Mısır traduction Espagnol
100,386 traduction parallèle
Mısır Piramitleri Floransa Katedrali, ki öyle bir şey olduğunu şimdi öğrendim.
Las pirámides puntiagudas de Egipto, el Duomo, que sé que es alguna cosa.
Buranın doğusunda yaklaşık iki kilometre ileride mısır tarlası var.Orası kime ait?
Hay un campo de maíz a 1,6 Km al este de aquí. ¿ A quién le pertenece?
- Gitmeye hazır mısın?
- ¿ Listo para irte?
Bart'ın bıyığı çıkmış mıdır acaba?
Me pregunto si Bart tiene un bigote.
Sanırım gerçekten travma yaşamışım.
Supongo que realmente estaba traumatizado.
Belki de ayağımı yerden kesecek zengin bir bekarla tanışırım.
Quizá conozca a un soltero rico que me estremezca.
Bu ısırık hiç iyileşmez umarım.
Espero que esta mordida nunca sane.
Bu rüküş kasabada vitrin gezmesi yapmaktan sıkılırım sanmıştım ama öyle olmadı.
Pensé que me cansaría de mirar vidrieras en este pequeño pueblo elegante, pero no está sucediendo.
Sizce bay Burns tüm bunlardan ders almış mıdır?
¿ Crees que el Sr. Burns aprendió algo de todo esto?
Sanırım bir çeşit yorumlu bakış açısı istersiniz.
Supongo que quisieran algún comentario o perspectiva.
Sanırım buraya kadarmış. Başarısızlıkla biten bir otoyol kovalamacası daha.
Supongo que se acabó... la única persecución de autopista que termina en fracaso.
Kim, plajda bir gün geçirmek ister? Anzio * Plaj Saldırısı *, tüm plaj ihtiyacımı gideriyor.
Mire, puedo sentarme con la silla al revés, igual que usted.
Korkarım dostane yaklaşan biri dahi itaat etmediğimiz takdirde havamızı kesmiş, suyumuzu karneye bağlamış, uzaya salmış ya da hayvan misali kullanılmak üzere odalara sürmüş olacaktır.
Incluso una amigable, temerosos de que si desobedecemos, nos cortarán nuestro aire, racionarán nuestra agua, nos lanzarán al espacio o seremos arreados a compartimientos para ser usados como animales.
- Onu tanır mısın?
¿ Lo conoces?
Fred için çalışırım.
Trabajo para Fred.
Sanırım barış adına bir şans yakalamak için içimizden biri salim kafayla düşünmeli.
Creo que uno de nosotros tiene que tener la mente despejada para que de verdad la paz tenga oportunidad.
Şu et parçası espri anlayışını kimyasal işlemle aldırmış sanırım.
Y a este pedazo de carne... creo que le quitaron el sentido de humor químicamente.
Beni rahat bırakır mısınız lütfen?
¿ Podríais todos dejarme en paz?
Doktor, bir hikaye duymaya hazır mısın?
Doc, ¿ estás lista para escuchar una historia?
- Doğum gününekli hikayen için hazır mısın?
¿ Listo para tu?
- Başlamaya hazır mısın, Jack?
¿ Estás listo para empezar, Jack?
Çünkü şiddete şiddetle cevap verdiğimizde Ve ölüm için ticari ölüm, Tek yaptığımız, kısır döngüyü devam ettirmek.
Porque cuando respondemos a la violencia con violencia y negociamos muerte por muerte... todo lo que estamos haciendo es perpetuar un ciclo vicioso.
Bay Talbot Singapur'un düşüşünde alınmış, Burma Demiryollarının yapımında çalıştırılmış.
El Sr. Talbot fue tomado en la caída de Singapur y puesto a trabajar en el ferrocarril de Birmania.
Oraya çok sık gelirdin sanırım.
Supongo que estuviste allí con suficiente frecuencia.
Sanırım bir kere nişanlanmış, ama...
Creo que ella puede haber estado comprometida una vez, pero...
Ama..... Ama ne olduğunu bilmediğim bir şeyi düzeltemem. Düzeltmeye çalışırım.
Pero no puedo arreglar algo si no sé qué es lo que estoy tratando de arreglar.
- Hayır, hayır. Uyuyakalmışım.
Completamente dormido.
Tamam, bayanlar ve beyler.Bir sonraki soru için hazır mısınız?
OK, señoras y señores. ¿ Listos para la próxima pregunta? A pensar todos, por favor.
Biraz bizim baş müfettişe benziyor, sanırım havlaması ısırmasından daha kötü.
Perro que ladra no muerde. Señor.
Sanırım satış vekâletini bize verecekler.
Creo que nos la van a dar para vender.
Bahse varım şerif yardımcısı olarak seninle böyle konuşan insanlara pek rastlamıyorsundur çünkü bu şüphe yaratır. Şüpheye yer yokken.
Como jefe de policía, me imagino que nadie te habla así porque crearía sospechas donde no debería haber ninguna.
Hazır mısın?
¿ Estás listo?
- Sanırım... ikinci bir kalp atışı var.
- Creo... bueno, que hay un segundo latido.
Elbiseleri araştırdık, kirli çocuk tişörtü dışında paçavra ve avcı elbisesi dışında... onlar da sanırım özelini kapatıyor hepsi bu.
Hicimos una búsqueda de la ropa, pero aparte de la camiseta sucia de un niño, una pila de trapos y un guante de cátcher... lo que supongo que podría haber cubierto sus partes íntimas... Esto es todo.
Çalıların altına konmuş, ama sanırım bir süredir oradalarmış.
Escondidas bajos unos arbustos, pero creo que han estado aquí durante un tiempo.
Yemek için hazır mısın?
¿ Estás lista para comer?
Bu gerçek mi, kafayı mı sıyırıyorum onu bilmek istiyorum.
Solo quiero saber si es verdad o estoy volviéndome loco.
- Hazır mısın?
- ¿ Preparado?
Onu davet etmene izin vermezsen, o ışığı kapatır mısın?
Bueno, a menos que pienses en invitarlo aquí, ¿ apagarías esa luz?
İlk görüşte aşka inanır mısın?
¿ Crees en el amor a primera vista?
- Umarım haklısındır.
Espero que tengas razón.
Şey, ben, uh... Sanırım biraz uyumalısın.
Bueno, yo... creo que deberías dormir un poco.
Ona bir battaniye alıyordum ve bir sonraki şey biliyordum, Bir çeşit canavarın saldırısına uğramıştım.
Le estaba buscando una manta y lo siguiente que recuerdo es que estaba siendo atacado por una especie de monstruo.
Bir dava açmasına yardım etmeliyiz. Bayan Cutler'ın saldırısı çok beklenmedik Tepkisi çok şiddetliydi,
Tendremos que ayudarlo a preparar un caso donde el ataque de la Sra. Cutler fue tan inesperado y tan violento que su respuesta no podría haber sido otra cosa que defensa propia.
Yapmam gereken şey için hazır mısın?
¿ Está preparada para lo que debo hacer?
Sanırım beni başkası için yanlış anlıyorsun.
Creo que me confunde con otra persona.
Hazır mısın?
¿ Está preparada?
Tamam, sanırım haklısın.
Bien, creo que tienes razón.
Hazır mısın?
¿ Listo?
Sizce kurul, sırf hapise girdi diye beni sevdiğim adamdan ayırır mı?
Pensas que el Comite hace que corte con el hombre que amo solo porque el fue a la carcel?
Sınıfı kendim alırım.
Dare la clase yo mismo