English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ M ] / Mş

traduction Espagnol

14,896 traduction parallèle
- "Donanımsız" mı? Gerçekten mi?
¿ "Sin preparación"?
Kucağına çıkıp ona sımsıkı sarıldım.
Me subí a su regazo y lo abracé muy fuerte.
- Ve bağımsızlar. - Örneklendirme ne kadar geniş?
- Y los independientes. - ¿ Qué tan grande un muestreo?
Kahramanımsın.
Mi héroe.
Ne demek istiyorsunuz? Tehlikeli atıklardan kurtulmak için bağımsız bir yüklenici ile anlaşmışlardı.
Contrataron a un contratista independiente para disponer de sus residuos peligrosos.
Geç kalarak bağımsızlığımı sergiliyorum.
Muestro mi independencia al llegar tarde.
Sakin ol yakışıklımsı.
Cálmate, guap... etón.
İki tarafın iddialarından da bağımsız olarak.
Sin importar a qué lado mire ni qué argumento oiga.
Seni hiç tanımayan iki bağımsız dedektif.
Sí. Dos oficiales independientes que no te conocen.
Concertino'msun sen benim, birinci kemanımsın.
Eres mi - mi concertino, mi primer violín.
Ms. Windsor?
¿ Srta. Windsor?
Şimdi sen benim en eski arkadaşımsın.
Ahora eres mi amiga más antigua.
- Artık benim acil çalışanımsın, Dr. Rorish.
Usted está ahora en mi sala de emergencias, Dra. Rorish.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
Ana, qué tontería.
Sen benim en iyi arkadaşımsın!
Nunca te dejaría.
Bir tanesi, bağımsız bir tanık tarafından doğrudan doğruya kurbanın en son görüldüğü o kritik zaman konusunda yalanlanmıştı.
Un testigo independiente los contradijo directamente... acerca de este momento crítico en la que supuestamente se la vio por última vez.
Birinci ve altıncı bölümlerin... ~ SAKIN VAZ GEÇME ~... mitolojik olduğunu, ortadakilerin ise bağımsız olduğunu biliyorsunuz.
Usted sabía el primero y el sexto eran episodios mitología, Y luego los de la media serían stand-alones.
Konunun mitolojik yönünü tatmin etmek istiyoruz, sonra da bağımsız bölümler gelecek.
Queremos satisfacer la mitología de ella, y luego está Va a ser stand-alones.
Bu bağımsız bölümler de, diğerlerinden daha eğlenceli olacak.
Y esos stand-alones, Va a haber uno que sea más divertido que los otros.
Sadece, bağımsız ayrı ayrı bölümler çekmiyoruz.
No sólo estamos haciendo independiente episodios separados.
Bağımsız bir bölümde bile, ilerleyen bir hikaye var.
Incluso en un episodio independiente, hay algo de historia para avanzar.
Ancak daha sonra, sette boy gösterip kendimi hayli Mulder'ımsı hissettim. - Dinle beni. - Hayır, asıl sen beni dinle Mulder.
Pero después de eso, me sentí bastante Mulder-como, a aparecer en el set.
Karımsın artık.
Ahora eres mi esposa.
En iyi arkadaşım değilsin. Sadece sağdıcımsın.
No eres mi mejor amigo, eres mi Padrino.
Ruhun bedenden bağımsız olarak var olduğu bir yer.
Un lugar donde existe el espíritu separado del cuerpo.
Karımsın sen!
Tú eres mi esposa.
Ben, çünkü sen benim arkadaşımsın.
¡ A mí, porque eres mi amiga!
Demek istediğim, ben fermuarımı açarken senin etrafta olmanı istiyorum. Çünkü sen benim en iyi arkadaşımsın.
Lo que quise decir es que quiero bajarme el cierre yo sola, y que tú estés cerca, porque eres mi mejor amiga.
Hazımsızlık, ya da benim safra kesem, ya da bişeyler. iyiyim.
Es como indigestión, o la vesícula, o algo. Estoy bien.
Sen en iyi arkadaşımsın.
Eres mi mejor amiga.
Dinle, sen bu yakışıklı aygıra ikramımsın!
Escucha, ¡ eres mi obsequio para este gigante apuesto!
Sen de arkadaşımsın.
Tú también eres mi amigo.
Kahramanımsın.
Eres mi héroe.
Sen canlıyken lazımsın. Canlıyken!
Te necesito vivo. ¡ Vivo!
Ne olursa olsun, işime sımsıkı tutunmam ve faşist patronuma bekâr bir anne olsam da tuhaf bıyıklı hipster'lara katlanacağımı göstermem lazım.
Pase lo que pase ahora, debo mantener mi trabajo. Puedo probar a la jefa fascista, que podré ser madre soltera... pero estoy dispuesta a enrolarme... con los hípsters con barba irónicas.
Kalmak ve bu daha uzun süre araştırmak isterdim, ms talben, Ama ailemin bir dakika daha acı çekmesine izin veremem.
Me encantaría quedarme, y ahondar en esto más, Srta. Talben, pero, no puedo permitir que mi familia sufra un momento más.
Adieu, ms Talben.
Adiós, Srta. Talben.
Taktikler, arkadaşımsın.
Son tácticas, amigo.
Tüm bu acınası dünyadaki tek arkadaşımsın.
Eres mi único amigo en todo este miserable mundo.
O ada yaratığı. Canavarımsı ve biçimsiz Caliban.
Esa criatura de la isla, monstruosa y deforme.
Bu oyunun can damarları olan bağımsız menajerler ve gerçekten hırslı boksörler gözden kayboldu.
Los promotores independientes perdieron interés igual que los verdaderos boxeadores hambrientos, el alma de este deporte.
Sen benim kaltağımsın.
¡ Te tengo dominado!
Artık benim arkadaşımsın.
Que seas mi amigo... ¡ ya!
Bağımsız test laboratuarı Sonuçları tekrarlayamamışlar
El tasador independiente, no pudieron reproducir los hallazgos de Mike.
- O şeyini sımsıkı tut benim için!
¡ Ciérrala bien!
Daha çok kırmızımsı mor.
Más bien magneta.
Kırmızımsı mor rengi bir petrol kulesindeki en kötü şeydir.
La alarma magneta es una plataforma petrolífera es la peor situación posible.
Kırmızımsı mor. Kırmızımsı mor alarmı.
Magneta. ¡ Alarmas magneta!
Bak, sen en iyi arkadaşımsın ve seni seviyorum.
Mira, eres mi mejor amiga y te amo.
Biz, savaş benim arkadaşımsın.
Bueno, estamos yendo a la guerra, amigo mío.
Onlar bırakın, aşkımsın.
La gente que amas siempre te abandona.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]