Naaş traduction Espagnol
271 traduction parallèle
Bize, pek çok köyde mezarlık olmadığı için naaş taşımanın zor olduğunu anlatıyorlar.
Nos han explicado las complicaciones al transportar un cadáver, debido a que, en muchos pueblos, no hay cementerio.
Gerçek tamamen ortaya çıksın. Yapman gereken merhumun naaşına elini koyup yemin etmek.
Para que se haga luz en este asunto, ordeno que prestes juramento con la mano sobre el muerto.
O iğrenç banliyö mezarlığında, zavallı annemin naaşı başında dururken ailesinin ona çektirdiklerinin intikamını almaya yemin ettim.
Sobre la pobre tumba de mi madre, en aquel horrible cementerio... hice el juramento de vengar las afrentas que su familia le había hecho.
Naaşı arabadan çıkarıp yukarı götürün.
Saquen el cuerpo fuera del coche y ponganlo allí arriba.
Şu andaki kocamla karşılaştığımız o gün ben Edward'ın naaşının ardından yürürken o melek kocamın, o sevgili evliyanın kanı ellerinde daha kurumamışken, yanıma geldiğinde kısacık bir sürede şu kadın yüreğim aptalca, onun ağzından dökülen tatlı sözlere tutsak düştü.
Cuando el que ahora es mi esposo... vino a mí cuando seguía el cadáver de Eduardo, cuando tintas aún sus manos estaban de la sangre... de aquel ángel que fue mi otro esposo, en tan corto espacio de tiempo, mi corazón de mujer... se dejaba cautivar por sus palabras.
Merhumun ruhunun onu yaratan Rabbine dönmesi hasebiyle naaşını toprağa veriyoruz.
Porque el espíritu de los que han partido tiene que volver a Dios que le dio la vida, entregamos su cuerpo a la tierra.
Söz veriyorum Tanrım günahlarıma karşılık kızımın naaş'ının yanına bir kilise yapacağım.
Te lo prometo Dios junto al cuerpo de mi hija, te lo prometo en castigo por mi pecado debo construir una Iglesia.
şuanda burjuvalar, proleter kardeşleriyle aristokrat papanın naaşının önünde boyun eğiliyorlar sanki büyük bir meydanda gibi kocaman ve karanlık bir ülkede.
En este momento, los burgueses se inclinan con sus hermanos subproletarios, delante del féretro del Papa aristócrata, juntos en una gran plaza de un grande y fúnebre país.
Babamın naaşı kilisenin bodrumunda ve babamın iyi bir amaç için bir kaç tel almama bir şey diyeceğini sanmıyorum.
Mi padre está en la cripta familiar... y no creo que le importe... si le saco un pedacito... por una buena causa.
Kennedy'nin tabutu, Franklin Delano Roosevelt'in de naaşını taşımış topçu arabasının üzerinde ilerliyor.
El féretro de Kennedy descansa en el mismo arcón que transportó el cadáver de Franklin Delano Roosevelt.
Mahkeme öncelikle vakti gelene kadar... hapishanede bir süre kalmanıza... oradan da asılarak... idam edilmenize... naaşınızın idamdan önce kalacağınız hapishanenin mezarlığına..
La condena de la corte para usted es que se lo traslade de aquí a una prisión y de ahí a un lugar de ejecución, y allí usted será ahorcado hasta morir, y su cuerpo será enterrado dentro los confines de la prisión
Morg açılır açılmaz naaşı alalım ve gerekli düzenlemeleri yapalım.
En cuanto abra la morgue... iremos a reclamar el cadáver, y haremos arreglos...
Arabayla uçurumdan uçarak öldü ya. Naaşın, uygun şekilde dezenfekte edildiğini gösteren belge.
Necesitaremos un certificado que lo embalsamaron correctamente.
Naaşın olmamasının nasıl görüneceğini düşünsene.
¿ Cómo se vería si no hubiera un cadáver? Se vería mal.
Peki ama neden naaş olmasın ki?
¿ Pero por qué no habría un cadáver?
Daha naaşı toprağa verilmeden, Hitler ordu üzerindeki tüm kontrolü de ele geçirdi.
Y antes que su cadáver fuera enterrado, Hitler le usurpo el mando del Ejercito.
Pilot'un naaşı, askeri kuralların gerektirdiği şekilde toprağa verildi.
Los muertos de la Luftwaffe, fueron enterrados con todos los honores.
Komiser Goitreau'nun naaşı polis morguna kaldırıldı.
El cuerpo de Goitreau fue trasladado a la morgue.
Babamın naaşını Almanya'ya götürmeme yardım edecekler.
Me van a ayudar a traer el cuerpo de papá a Alemania.
Naaşı Roma'ya götürüp, ona muhteşem bir cenaze töreni yapacağız!
Llevaremos el cadáver a Roma y le daremos un funeral magnífico!
Çünkü onun naaşını gördün. Yaşamana izin veremeyiz.
Ahora que has visto su cadáver, no podemos dejarte con vida.
Yarın Efendimizin naaşını vasiyetine uygun olarak Suwa Gölü'ne gömeceğiz.
Mañana, llegaremos a Suwa. Y enterraremos el cuerpo de nuestro señor en el Lago Suwa, tal como él deseaba.
Naaşının zırhıyla birlikte Suwa gölünde gömülmesini vasiyet etti.
Él quiso ser enterrado en el Lago Suwa con su armadura.
Kralımızın naaşına ayağım takıldı.
Me he tropezado con este cuerpo.
Babanızın naaşı morgda.
Su padre está en el depósito.
Sizden bir talimat gelmediği için babanızın naaşını yaktık.
Llevamos una semana intentando localizarle. Al no tener noticias suyas, estámos obligados a disponer del cuerpo.
Ana İmparatoriçe'nin naaşı paramparça edilmiş.
El cuerpo de la Emperatriz fue despedazado.
Amiral Mark Jameson'ın naaşı Mordan'da... dul eşinin talebi ve Karnas'ın da izniyle defnedildi.
El cuerpo de Mark Jameson ha sido enterrado en Mordan a petición de su viuda, y con permiso de Karnas.
Fakat bu bölge, sıkıyönetim altında, ve yetkililer Max Hartmann'nın naaşını uygun bir şekilde defnetmemize izin vermeyeceklerdir.
Pero este sector se encuentra en estado de excepción y las autoridades no nos permiten enterrar a Max como le corresponde.
Naaş'ın Hong Kong'a naklini çabuklaştırmak için buradayım.
Vine a tramitar el traslado de su cuerpo a Hong Kong.
Komiserin buraya gelmesi şart yoksa naaş Paris dışına çıkarılamaz.
El comisario tiene que estar aquí, o el cuerpo no puede irse de París.
Arkadaşımızın naaşını toprağa emanet ediyoruz.
Entregamos el cuerpo de nuestro amigo al refugio de la tierra.
Mary Jensen, naaşını eski hastahane kilisesi bahçesine defnediyoruz. Umarız acı çeken küçük ruhun huzura kavuşur.
Mary Jensen, soterraremos tus restos en un lugar junto a la capilla del hospital, y esperamos que tu pequeña alma atormentada encuentre al fin la paz.
Fırat Bölgesi'nden gezegenlerine kadar yol üzerindeki her Minbari'ye naaşını gösteriyorlar.
Mostrando su cadáver a todo minbari desde el Sector Éufrates hasta su planeta.
Shai Alit'in naaşının gösterildiği törene katılacak mısın?
Me gustaría que presenciase la ceremonia del Shai Alit.
Muhteşem bir savaşçı olduğu için naaşı bu şekilde gösterilecek.
Dado que era un gran guerrero, su cuerpo será mostrado de esta forma.
Naaş sergilenene kadar tüm diğer ırkları özellikle de insanları tören alanının dışında tutacaksınız.
Mantendrá a todas las razas, especialmente a los humanos alejadas de la zona hasta la ceremonia.
Shai Alit'in naaşı nerede?
¿ Dónde está el cuerpo del Shai Alit?
Kimse büyük generalin naaşının çalınması olayını üstlenmedi.
Nadie ha reclamado el robo del cadáver de este gran general.
Naaşın ortadan kaybolmasıyla ilgimiz olduğunu da nereden çıkardın?
¿ Crees que tenemos algo que ver con la desaparición?
Naaşı çalınmış.
- Su cadáver ha sido robado.
Branmer'in naaşı bulunmalı.
Hay que encontrar el cuerpo.
Kimsenin naaşı alelacele üsten çıkarmasını istemiyordum.
Quería asegurarme de que nadie estaba escondido para jugar una mala pasada.
Hemen bastırdı ama Minbari'nin naaşını kimin çaldığını biliyor.
Lo ocultó rápidamente pero ella sabe quién robó el cuerpo de ese minbari.
Branmer'in naaşını çalıp kimse fark etmeden yakmak.
Robar el cadáver de Branmer e incinerarlo sin que nadie se entere.
Neroon ve Yıldız Binicileri naaşı göstererek onun isteklerine karşı geldiler.
Neroon y sus Jinetes Estelares subvirtieron sus deseos al mostrar su cuerpo.
Shai Alit'in naaşına dokunmaya hiç hakkın yoktu.
¡ No tenía derecho a tocar el cuerpo del Shai Alit!
Muhteşem savaşçının naaşını herkese göstermeliydin.
¡ Tuvo que mostrar el cuerpo del gran guerrero!
Naaşı burada yok olduğu için Minbari halkına karşı sorumluluğum olduğunu hissediyorum.
Dado que su cuerpo desapareció aquí me siento responsable ante el pueblo de los minbari.
Victor Hugo'nun naaşı tüm gece Arch of Triumph anıtının altında katafalktta kaldı.
Su cuerpo estuvo expuesto toda la noche bajo el Arco de Triunfo.
Naas'indan istifade!
Su cadáver me servirá.