English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Ne vardı

Ne vardı traduction Espagnol

7,839 traduction parallèle
Evet ortaklarından biriyim, ne vardı?
Sí, soy uno de ellos. ¿ Por qué?
İmparatorluğa çomak sokmaya varım fakat o konvoyda ne vardı?
Apoyo lo de desquitarnos con el Imperio, pero ¿ qué eran esos convoyes?
Şikago Hastanesi'ne vardıklarında yanında biri olsun.
Quiero a alguien con ese tipo cuando lleguen al Chicago Med.
"ve uğruna öldüğü dosyanın içinde ne vardı?"
¿ por el que la asesinaron?
Ama bir isimde ne vardır, Bay Palmer?
¿ Pero por qué se preocupa tanto por el nombre, Sr. Palmer?
Neyse, bu sunucularda artık her ne vardıysa birinin bu kadar zahmete girmesi için yeterli olduğu belli.
Sea lo que fuera lo que había en estos ordenadores obviamente era lo suficientemente malo como para que alguien se molestase tanto.
Fiziksel olarak onunla baş edemezdiniz ama gitmesine de izin veremezdiniz. Peki işe yarar ne vardı?
Físicamente usted no era rival para él... pero no podía dejarlo ir, así que, ¿ qué tenía a mano?
Öyleyse Izzy'nin arabasındaki film değildi. - Bantlarda ne vardı?
Entonces no había film en el auto de Izzy.
ıçeride başka ne vardı?
¿ Qué más había allí?
- Zarfta ne vardı?
- ¿ Qué había en el sobre?
Lance'in görüşmeye yanında getirdiği çantanın içinde ne vardı? 200 bin dolar mı?
¿ Qué ocurrió con el maletín con los $ 200.000 que trajo Lance?
- Evet, ne vardı?
- Sí, ¿ qué?
- Ne huysuz robotlar ne de kokan Lasat vardı...
No hay robots malhumorados, ni lasats con mal olor...
Ne kadar bu şarap vardı?
¿ Cuánto vino han bebido?
Orada ne işin vardı?
¿ Qué hacía allí?
Sen ne yapılacağını bilirsin. Sende de vardı bir tane.
Bueno, tú sabrás qué hacer.
Onun söyledikleri hakkında düşünmek için çok az zamanım vardı ya da ne hissettiklerim konusunda.
Apenas tuve tiempo de procesar lo que él estaba diciendo o cómo me sentía al respecto.
Elbette buna karşı çıkan çok kişi vardı ama bakın ne elde ettik.
Por supuesto, hubo muchos negadores, pero miren lo que tenemos.
Askeri bir insansız hava uçağını hacklemek için ne paraları ne de bağlantıları vardı.
No tenían ni el dinero ni las conexiones... como para piratear un dron militar.
Çok yetenekli müzisyenlerdi. Ama sound'larının ne olacağı konusunda kendi fikirleri vardı.
y ellos eran músicos consumados, pero tenían su propia ida de como querían su que fuera su sonido.
Hong Kong Cafe diye ne akla hizmetse punk rock gruplarının konser vermesine izin veren bir Çin lokantası vardı.
El café Hong Kong era un restaurant chino que por alguna loca razón dejaba tocar a algunas bandas de punk rock.
- Evet. Bir planın vardı ama kimseye ne yapacağını söylememiştin. Daha sonra hatırladığım ilk şey senin ölümün.
Tú tenías un plan, pero no dijiste a nadie lo que estabas haciendo, y lo siguiente que recuerdo, es que estabas muerto.
Mezarlıkta ne işin vardı?
¿ qué estabas haciendo en el cementerio?
Ama sayılarla ne kadar oynarsam oynayayım dönüp dolaşıp sana vardım ve bunu istemedim.
Pero no importa cómo calcule los números, siguen sumándote a ti, y no quería.
Her kraterin üstünde başka bir krater vardı. Ve ne kadar yakından bakarsanız bakın büyük kraterlerin üstünde daha küçüklerini buluyordunuz.
Solo era un cráter sobre otro cráter y no importaba que tan de cerca miraras, solo ibas a encontrar cráteres más y más pequeños encima de los grandes.
Ne düşündüğü pekte umrumda değildi.. .. çünkü banka hesabında 30.000 falan vardı.
No es que me importe lo que él piense porque solo tiene 30 mil dólares en su cuenta bancaria.
Ee, eşcinsel olduğunuzun ne zaman ayırdına vardınız?
¿ Cuándo descubrieron que eran gais?
Eşcinsel olduğunun ayırdına ne zaman vardın?
¿ Cuándo supiste que eras gay?
Domuzun salonda ne işi vardı acaba?
Debemos hablar el por qué esa cerda estaba en el living.
Ve oraya vardığımız zaman bizi ne bekliyor olacak, biliyor musun?
Una enfermería nueva. Una casa nueva.
- Burada ne işi vardı acaba?
Pero Lance vivía en Los Ángeles, ¿ qué haría en la ciudad?
Dün gece 11 : 30 sularında Doğu Yakasında ne işi vardı biliyor musunuz?
¿ Sabe qué hacía en Lower East Side anoche a las 23 : 30?
Diyelim ki mikrofonu takıp elinde de para dolu çanta vardı. Böyle ne yapıyordu ki?
Digamos que llevaba uno y un maletín con dinero. ¿ Qué diablos hacía?
Herkesin içinde iyi olmak için potansiyeli vardır. Yaptıkları seçimler ne olursa olsun.
Todo el mundo, sin importar sus circunstancias, tiene el potencial para el bien.
- Fotoğrafların içinde ne işin vardı?
¿ Qué hacías allí? ¿ Entonces qué?
Belki de arka bahçemizde uzak yıldız sisteminden gelen bir nano gemi vardır. Ve siz bunu bilmiyor olabilirsiniz. Rüzgar nereye eserse ve sonuçta ne olursa olsun şimdi hayatta kalabilmek için bu plana başlamanın zamanı.
desde mi sistema estelar distancia y que sería nunca se sabe donde terminamos y lo que nos en última instancia, convertirse el tiempo para comenzar a planificar para nuestro supervivencia es en este momento la imaginación humana nos está llevando en algunos caminos realmente sorprendentes
Hikaye ne kadar gerçek olursa olsun - her şeyin bir yeri bir zamanı vardır.
Incluso si lo que estabas diciendo era la verdad, tienes que hacer distinción en el momento y el lugar.
- Çünkü şu an birlikteyiz. Bir işi vardı, şu an burada değil. Ne istiyorsun?
lo que dijiste sobre resolver tus sentimientos por In Ha, sigue siendo válido, ¿ verdad?
- Ne vardı?
¿ Sí?
Sabah 6'da burada ne işin vardı?
¿ Qué hacía usted en ese funicular a las seis de la mañana?
Tüm bu başarı ve pragmatizmin ortasında tüm bunların ne manaya geldiği konusunda endişe duyan çok az insan vardı.
y por sobre todo este éxito y pragmatismo, había pocos que todavía se preocupaban por el significado de todo esto.
Başka ne şansım vardı?
¿ Qué opción tenia?
Başka ne şansım vardı?
¿ Que opción tenía?
Japonya'da ne işin vardı?
¿ Qué hiciste en Japón?
Ne kadar mal lazımsa torbacıda vardır fazlasıyla
Si quieres a la policía El hombre droga la atrae
Yani, Pete, gidiyoruz vardırBu adamı, ya da ne duymak?
Por lo tanto, Pete, vamos para conocer de este tipo, o qué?
Sahtekârlığı bulma konusunda müthiş bir yeteneği vardı. Kimin, ne zaman, nerede sahtekârlık yaptığını söylemekten korkmuyordu.
Tenía un gran olfato para patrañas y no titubeaba en sacarlas a la luz.
Ne... Ne güneş vardı.
No había... no había sol.
Ne yağmur vardı.
No había lluvia.
Ne gökyüzü vardı.
No había cielo.
Eskiden bu güzel bayanla tanıştığımda işimde ne yapmak istediğim konusunda çok iyi bir fikrim vardı ama yetişkin olduğumda bir erkek olarak ne yapmak istediğimi gerçekten bilmiyordum.
Cuando conocí a esta encantadora dama en los viejos tiempos tenía una idea clara de lo que quería hacer en mi trabajo pero en realidad no sabía lo que quería ser...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]