Necesito traduction Espagnol
149,051 traduction parallèle
Otelde yiyecek yok, karbonhidrata ihtiyacım var.
El hotel no tiene comida y necesito carbohidratos.
Umurumda değil. Mekânı kaybetmemek için 9.000 dolara ihtiyacım var.
No me cuentes tu itinerario, necesito 9000 dólares para no perder el lugar.
Ve başladığım işi bitirmek için 9.000 dolara daha ihtiyacım var.
Y solo necesito nueve mil más para acabar lo que comencé.
Ayrıca Bill Buckley gelmeyeceği için beni anons etmeni istiyorum.
Y necesito que me presentes, Bill Buckley canceló.
Ama şunu bilmem gerekiyor... bu diyardaki diğer herşey gibi... o da mı bensiz daha iyi? "
Pero necesito saber si... Como todos los demás en este reino, ¿ está mejor sin mí? "
Senin yardımına ihtiyacım yok.
No necesito tu ayuda.
Kurtarılmaya ihtiyacım yok.
No necesito que me rescaten.
Eve gidince birine romu bıraktırmalıyım.
Sí que necesito llegar a casa y hacer que alguien deje el ron.
Hayır, ağacı oymak için büyüye ihtiyacım var.
No, ¡ necesito magia para tallar el árbol!
Senin yardımına ihtiyacım yok!
¡ No necesito tu ayuda!
Uygulanan bu şiddeti görüşmek üzere hemen şerifi aramanızı istiyorum.
Necesito que llames al alguacil por teléfono para discutir esta violación inmediatamente.
Yardıma ihtiyacım var.
Necesito ayuda.
Oksijen, vakum ve yenidoğan ısıtıcısı istiyorum Eldredge.
De acuerdo, necesito oxígeno, succión y una incubadora radiante, Eldredge.
Ona burada ihtiyacım var.
La necesito aquí.
Büyük bir ıkınma istiyorum Kristen.
Necesito un empujón grande, Kristen.
Net olmana, odaklanmana ihtiyacım var.
Necesito que estés tranquilo. Necesito que estés concentrado.
Onu oyalamanı istiyorum böylece onu inceleyebilirim.
Necesito que tomes el mando para que pueda escanearla.
30 ya da 40 dakikaya ihtiyacım var.
Necesito unos 30 o 40 minutos.
Ve benim bu hassaslığımla birlikte... Rutine ihtiyacım var, sakinliğe.
Y yo con mi sensibilidad... necesito la rutina, estar en tierra firme.
Dürüst olmak gerekirse senden ihtiyacım olan tek şey bedenin.
Y en realidad solo necesito tu cuerpo.
Yüz yüze görüşmem lâzım sadece.
Solo necesito una reunión, cara a cara. ¿ Por qué?
Pekâlâ, bu görüşme bitmiştir. Hayır, fikirlerini değiştirebilmek için onlarla görüşmem lâzım.
No, necesito una reunión para poder cambiar sus ideas...
Oliver, daha fazla güce ihtiyacım var.
Oliver, necesito más energía. Fallo detectado.
Laboratuvarıma götürmem lâzım seni.
Necesito llevarte a mi laboratorio.
Araba lazım.
Necesito un auto.
Karım da. Onları başka bir yere götürmem lazım.
A mi esposa también, y necesito llevarlas a otro sitio.
O bizim gibi değil ama kızımı yanıma almam lazım.
Ella no es como nosotros, pero... necesito tener a mi hija.
Bu geceyi geçirmek için güvenli bir yere ihtiyacım var sadece.
Solo necesito un lugar seguro para pasar la noche.
Çocukların eğitimine dair birkaç şey konuşmamız lazım.
Necesito conversar con usted sobre la educación de los niños.
Josephine teyze, eşarbınız lazım.
Tía Josephine, necesito su bufanda.
Asıl bana lazım.
Yo la necesito más.
Partnere falan ihtiyacım yok benim.
No necesito un socio.
Tek gereken ağır bir şey ve devasa bir kaşık.
Necesito una palanca, un contrapeso y una cuchara muy grande.
Yeni bir kabuk soyucu alacağım.
Necesito otro descortezador.
- Bana yeni bir kabuk soyucu lazım.
- Necesito otro descortezador.
Ama bunun için tarih kitaplarında popüler olmam gerekiyor.
La gente adora la magia. ¡ Pero necesito que esto tenga éxito!
Şüphesiz Bay Ramse yaman bir avcı. Ama kimin kimi yakaladığını bilmemiz gerekiyor.
Sin duda, el Sr. Ramse es un muy buen cazador, pero necesito saber quién atrapó a quién.
Sana güvenmeme gerek yok. Sana kardeşim diyen adam için imkânsız bu.
Necesito poder no creerle y eso es imposible para un hombre que le llama "hermano".
Bu olanların yanlış olduğunu görebilmek için üçüncü göze gerek yok.
- No. No, no necesito un tercer ojo para poder ver que todo esto es un error.
Eve gelmen gerekiyor Cassie.
Necesito que vuelvas a casa, Cassie.
Dr. Adler, veri tabanında bir tarama yapmanız gerekiyor.
Dr. Adler, necesito que haga un escaneo de la base de datos.
Jones, beni 1953 yılına göndermelisin.
Jones, necesito que me envíes a 1953.
Karışık, çok hassas. ve benim için onu tam olarak yeniden yapmanız gerekli.
Intricate, precisa, y necesito volver a crear para mí exactamente.
Sana lazım olan tıbbi malzemelerin listesini gönderiyorum.
Voy a enviarte un correo con una lista de ingredientes que necesito de la tienda de suministros médicos que está cerca de tu apartamento.
Tüm gün suç şeyleri yapıyorum ve ekstra malzemeli ve moleküllü suya ihtiyacım var.
Llevo todo el día investigando el asesinato y, de verdad, necesito agua con cosas extra y moléculas.
Mendil lazım, mendilin var mı?
Necesito una toallita. ¿ Tienes toallitas?
Galiba hepimiz tehdit altındayız.
Necesito saber que no está coaccionada. Creo que todos lo estamos.
Güvenli bir hat lazım.
Necesito una línea segura.
Sana ihtiyacımız var. Sana ihtiyacım var.
Yo te necesito.
Lütfen, hanımefendi.
Necesito que baje del auto. Por favor, señora.
Bram, ne olduğunu bilmem lazım.
Bram, necesito saber qué pasó.