Nis traduction Espagnol
162 traduction parallèle
Gelmeseydim, Nis'i görememiş mi olacaktın?
Y si no hubiera venido, ¿ no habrías visto Niza?
Nis'de görüsmüstük.
- Ya nos vimos en Niza.
Üç hafta önce Nis'te tanistik.
Le conocí hace tres semanas en Niza.
ko-yaa-nis-qatsi ( Hopi dilinden ), i.
ko.yaa.nis.qatsi ( de la lengua Hopi ), ahora.
- Neden Nis'e gitti?
- ¿ Por qué se ha ido a Nis?
- Nis'te.
En Niza. - ¿ Has ido a Niza?
Eminim o da seni Nis salatasından dolayı hatırlıyordur.
Seguro que también se acuerda de ti. Pidiendo una ensalada Niza.
Is-to ko-hee-nis. Hayır. Teşekkür ederim.
No... gracias.
idari vergi, eğitim vergisi, ve sağlık sigortası vergisi.
Me descontaron para el impuesto para la educación, NIS, NHT... y para la seguridad social...
Nis trah Jarren.
Nistra Jarren.
SD-5 geçen ay, Triad'ın Fransa, Nis'teki Ar-Ge laboratuarlarına bir keşif operasyonu düzenledi.
El mes pasado, el SD-5 reunió un equipo de agentes para hacer un reconocimiento del laboratorio de RD de la Triada en Niza, Francia.
İki giriş de Nis kaynaklı.
Los dos ataques provenían de Niza.
Az önce Milli İstihbarat'ın Sofya'daki adamıyla konuştum.
Acabo de colgar el teléfono a nuestro enlace NIS en Sofía.
"Patinaj" ya da "kızak" deniyor.
Les dicen "nis" o "tines".
Nis'e hafta sonu gezisi için.
Es para un viaje a Niza.
Seninle seve seve Nis'e giderim, Jason.
Me encantaría ir a Niza, Jason.
Evet, Nis'de yaşayan yaşlı bir adam satıyordu.
Sí, un tipo en Niza lo estaba subastando.
Hiç bilmemesi gereken biri.
Alguien que nis siquiera conociamos
Hayır ama bir kadınla seks bile yapmamışsın. Bu zenci olup ta... Jackson Kardeşleri dinlememek gibi birşey... ya da Yahudi olup ta niş yememiş olmak gibi... ya da Hintli olup köri yememek gibi... ya da İskoç olup ta sürekli konuşmak gibi birşey.
No, pero no has tenido sexo con una mujer y, tú sabes, es como ser negro y no haber oído a los Jackson Five o ser judío y nunca haber comido un knish o ser indio y nunca haber probado el curry o ser- -
Bana Nis usulü salata, beyaz soslu.
Una ensalada "Nicoisee" con aderezo cremoso.
Oğlu Nis en gençleri olmasına karşın ahlaksız ve mopedli bir zorba.
Su hijo Nis maneja un ruidoso ciclomotor, a pesar de su edad.
Büyüdüğünde babasının dükkanını Nis devralacak.
Nis heredará la tienda de su padre cuando crezca.
Nis gün boyunca hep uygunsuz zamanlarda gelir.
Nis viene en las horas más irregulares del día.
Dün gece, Bakkal Budde'nin oğlu Nis mopet sürerken, ansızın bir kamyonun altında kalmıştır.
Anoche, el hijo del almacenero Budde, Nis... Fue golpeado por un camión cuando viajaba en su ciclomotor.
Ellerimizi birleştirip gözlerimizi yumalım ve Nis Budde için dua edelim.
Junten sus manos, cierren sus ojos y recen por Nis Budde.
Efendimiz, Nis'i kabul etmenizi ve bu üzüntülü anlarında Budde ailesini korumanı istiyoruz.
Te pedimos, Señor, que recibas a Nis... cuida a la familia Budde en este tiempo de pena.
- Nis'e olanlar benim suçum.
- Lo que le pasó a Nis es mi culpa. - ¿ Por qué?
- Nis de ölsün diye içimden geçirdim.
- Pero con la esperanza de que Nis también.
İkiniz de susun.
Papá no puede decir el panegírico para Nis... porque Budde no se lo ha pedido. Basta, ustedes dos.
Nis ile vedalaşmadan önce, birisi bir şeyler söylemek istiyor.
Antes de despedirnos de Nis, alguien quiere decir unas palabras.
Bu hüzünlü günde ufak yavrumuz Nis'i toprağa vereceğimiz anda yanımızda.
Somos muy pequeños y el Señor es muy grande. Pero el Señor está con nosotros.
Efendimiz bizimle. Bundan eminiz.
Está con nosotros hoy, cuando debemos sepultar... a Nis.
Sevgili Nis.
Querido Nis...
Matem tutanlar kutsansın ve yüreği saf olanlar kutsansın çünkü onlar Tanrı'nın oğullarıdır.
Bienaventurados los afligidos y bienaventurados los puros de corazón. porque son los hijos de Dios, al igual que Nis, es un hijo de Dios.
Hoşça kal sevgili Nis.
Adiós, Nis. Adiós.
Nis usulü salata yaptım, ton balıklı.
Hice una ensalada niçoise. Tiene atún.
Benim de canım Nis usulü salata çekmişti.
Justo estaba pensando en una ensalada niçoise.
Nis şehrinde.
En Niza.
Şu Ni yakınındaki hastaneye.
A ese hospital cerca de Niš.
- Nis'e hiç gittin mi?
- No.
Doğru kimse niş'in içndeki falı okumaz.
Es verdad, nadie pone mensajes envueltos en los canelones.
Her niş halojenlerle aydınlatılıyor.
Cada hueco está iluminado con halógenos empotrados.
Slobodan Milosevic Nis'te.
"Politika", últimas noticias.
- Nis'e gidiyor.
Ya va camino a Niza.
- Selam Nis.
- Hola, Nis.
- Ama o ölmedi, Nis öldü.
- Pero él no lo hizo. Nis lo hizo.
Sevgili Nis.
Querido Nis.
Nis'i asla unutmayacağız.
No lo olvidará.
- Keskin niş... - Ne?
- El fusil de- - - ¿ Qué?
Ton balıklı sandviçi zehirlemiş. Ton balıklı ve Nis salatalı sandviç, şef.
Enveneno su sandwich.
Kısacası, çok niş bir sektör.
En pocas palabras, es una industria muy rentable.