Niyetim traduction Espagnol
4,628 traduction parallèle
İnanın, konuşmaya hiç niyetim yok.
Créeme, tengo pocas cosas interesantes que contar.
Senden izin almaya niyetim yok.
No les estoy pidiendo permiso.
Tekrar ona yakalanmaya niyetim yok.
No voy a dejar que me atrape otra vez.
Karışmaya niyetim yoktu.
No fue para entablar conversación.
Ama ben görmedim. Ve görmeye de niyetim yok.
Bueno, yo no, y desde luego no es mi intención.
Kimseye hikayemi anlatmak gibi bir niyetim yok.
Bueno, no tengo ninguna intención de decirle a nadie mi historia.
Sen kakanı yaparken, yaptıklarım belki de bir hataydı, evet hataydı. Yanlış bir karar alarak hata yaptım ama niyetim çok iyi ve doğruydu.
El asunto de la cagada, quizá, no, fué un error de... fue un error de juicio por mi parte, pero mis intenciones eran honestas y nobles.
Niyetim kötü değildi!
¡ Mis intenciones eran ciertas!
Niyetim sizi aldatmak değildi lord Megatron.
No fue mi intención engañarlo, Lord Megatrón.
Bugün yasayı çiğnemeye hiç niyetim yok.
Hoy no tengo intenciones de quebrantar la ley.
- Böyle bir niyetim yoktu.
No quise decir eso. No te preocupes.
Niyetim o değildi!
¡ No era mi intención!
Niyetim o değildi. Çocuğun var mı?
- No fue mi intención. ¿ Tienes hijos?
- Riske girmeye niyetim yok.
No voy a correr el riesgo.
Burada hiçbir niyetim yok benim ama aradığın kelime "zenci" değil.
No tengo ningún motivo, pero creo que la palabra que buscas no es "negro".
Daha önce olduğum kişi için özür dilemedim şimdi başlamaya da hiç niyetim yok.
Nunca me he disculpado por ser quien soy, y no voy a empezar ahora.
Kesinlikle özür dilemeye niyetim yok. Ama ben buradayken keyfine bakmalısın çünkü ben gittiğimde ilgi de gidecek.
No tengo ninguna intención de disculparme, pero deberías disfrutar de mí mientras estoy aquí, porque en cuanto me vaya, también se va la atención.
Niyetim o değildi.
No era mi intención.
Kimseye zarar vermek gibi bir niyetim yoktu.
Nunca quise hacerle daño a nadie
- Niyetim öldürmek değildi.
No intentaba hacer eso.
Size akıl verdiğimi düşünmeyin, çünkü öyle bir niyetim yok ama FBI bunların sizde olduğunu öğrenirse- -
No creo que le esté diciendo qué hacer, porque no lo hago, pero si el FBI se entera sobre esto...
Bir sonuç elde etmekten başka hiçbir niyetim yoktu, efendim.
Solo estoy en esto para obtener resultados, Jefe.
Niyetim bu değildi.
Esa no era mi intención.
Tüh ya, niyetim bu değildi.
no quería hacer eso.
Çocuk sahibi olmak gibi bir niyetim yoktu.
No tenía nada que hacer con un niño.
İnan bana, seninle veya Conrad'la yeniden görüşmek gibi bir niyetim yok.
Confía en mí, no tenía intención de volverte a ver a ti o a Conrad otra vez.
Ölmeye niyetim yok!
¡ No quiero morir!
Kelime oyunu yapma niyetim yoktu.
No lo pretendo hacer.
Uzun süre rahatsız etmek gibi niyetim yok ama bir dakikalığına konuşabilir miyiz?
No te voy a molestar por mucho tiempo, pero ¿ tienes un minuto?
Benim de niyetim bu.
Eso es lo que iba a hacer.
Cinayetin Ezra Kleinfelter'in yanına kar kalmasına izin vermek gibi bir niyetim yok.
No tengo intención de dejar que Ezra Kleinfelter se salga con la suya con el asesinato.
Oz'dan kaçmak gibi bir niyetim yoktu.
No tengo la intención de escapar a Oz.
Niyetim sizi gücendirmek değil.
No era mi intención ofenderle.
- Seni öldürmek gibi bir niyetim yok.
No tengo intención de matarle.
Niyetim onu öldürmek değildi.
No me refiero a matarlo.
Karımı baloya davet edilmeden götürme niyetim yüzünden sinirliydi.
Estaba enfadado con mi plan de llevar a mi mujer al baile sin invitación.
Niyetim- -
Lo siento, no quise- -
Ve onlar tüm yaptıklarının hesabını verene kadar durmaya niyetim yok.
Y no me detendré hasta que todos hayan pagado.
Bu işin pisliğinin ortalığa saçılması için beklemeye niyetim yok.
Bueno, no me quedaré esperando las consecuencias.
Hayır efendim, niyetim...
No, lo intento, señor.
Niyetim sizi incitmek değildi.
No quise herirla.
Ama niyetim kötü değil.
Pero tengo buenas intenciones.
- Öyle bir niyetim yoktu...
- No tenía la intención...
Özel hayatına karışmak değildi niyetim.
No quise entrometerme.
Niyetim bu değil.
Esa no es mi intención.
Öyle bir niyetim de param da yok.
No tengo intención de hacerlo ni dinero para ello.
Ona dokunmak gibi bir niyetim yok.
No tengo intención de tocarla.
Bu adamla Camp David'e kapanmaya hiç niyetim yok.
No voy a estar atrapada con ese hombre en Camp David.
Son 12 yılımı bu emir-komutayı elde edebilmek için harcadım. Sen işini ciddiye almayı reddediyorsun diye de kaybetmeye niyetim yok.
Me he pasado los últimos 12 años peleándome por mi primer cargo de mando, y no voy a dejar que la fastidie porque se niega a tomarse su trabajo en serio.
Benim niyetim de buydu.
Lo intentaré.
Kurcalamaya niyetim yok.
No quiero curiosear.