Nota traduction Espagnol
14,854 traduction parallèle
Tetkiklerini tamamlamak için hastaneye gittiği konusunda bize karşı dürüst olmadığına dair bir not bırakmış.
Dejó una nota disculpándose por no ser honesto con nosotros, que iba a la sala de emergencias a terminar su búsqueda.
Bir not yazsam, ona verir misin?
Si le escribo una nota, ¿ se la darás?
Çünkü seni şimdi de görmüyor.
Porque ni siquiera te nota ahora.
Yara izi bile belli değil.
Apenas se nota la cicatriz.
Bir video, bir basın açıklaması.
Un video, una nota de prensa.
- Bana tek bıraktığı bir nottu.
Todo lo que me dejó fue una nota.
- Sen, sana bir not bırakır mıydın?
¿ Le dejaste una nota? En cierto modo.
Bir not ya da herhangi bir şey?
Una nota o algo?
Sana bir not bıraktım Alicia.
Te dejé una nota, Alicia.
Notu onu vermen gerekiyor.
Es necesario darle la nota.
Ona notu vermelisin.
Es necesario darle la nota.
Benim aldığım tüm notlardan daha iyi bu.
Yo nunca saqué una nota tan alta.
- Not bırakmamış diye tahmin ediyorum.
Bueno, supongo que no ha dejado ninguna nota.
Bazen sadece kendimin fark ettiğini düşünüyorum.
A veces creo que soy la única que lo nota.
Savunmanda, vücut çalışıyorum, burpee yapıyordum, ve bu her şeyi gösteriyor.
En tu defensa, he estado haciendo ejercicio, haciendo Burpees y se nota.
Yaptığınız şey rehine öldükten sonra fidye mektubu yollamaya benziyor.
Se parece a la nota de rescate que se entrega cuando la víctima ya ha muerto.
Ek olarak kötü çocuk bakışının sana yakışığını da söylemeliyim.
Y como nota al margen, esa mirada de chico malo te queda muy bien.
Tıpkı eski günlerdeki gibi. Okulumdan almak için bana not yazma zorunluluğun haricinde.
Es como los viejos tiempos, excepto que no tuviste que escribir una nota para sacarme de la escuela.
Gönderdiğin not Denker'in başına iş açıyordu, biliyor musun?
¿ Sabe qué su nota casi fue fatal para la pobre Denker?
- Evet, bir not bırakmış.
- Sí, dejó una nota.
Ona teşekkür etmek için bir not.
- Una nota de agradecimiento.
- Bu da güya benim yazdığım intihar mektubu.
Y esta es la nota de suicidio que supuestamente falsifiqué.
El yazısını biraz değiştirerek iyi ama mükemmel olmayan bir taklit yapılmış havası verdi.
Alteró su escritura lo suficiente para hacer su nota de suicidio parecer como una buena pero no genial falsificación.
Not bırakmış.
Dejó una nota.
Giderken not bıraktı.
Ha dejado una nota.
Daha yüksek not almasını istemiyorum.
No quiero que consiga la nota más alta.
Randolph ise bunu yapamayacak, sınav sonuçları ne olursa olsun.
Randolph no lo hará, cualquiera que sea su nota.
Buraya bir not bırak, lazım olur diye.
Y dejar una nota aquí, por si acaso.
- Notumu aldın mı?
- ¡ ¿ Leíste mi nota?
- Konuşma mı? Eğer bu mekanı açmakla ilgili düşüncelerimi duymak istiyorsan intihar notumun bir örneğini sana da yollarım.
¿ Un discurso? te copiaré mi nota de suicidio.
Katile mi ait doktora mı bilmem ama burada bir not var.
No sé si son del agresor o del doctor muerto, pero parece que hay una nota.
Bir de buruşturulmuş bir not var, midesinden çıkardım.
Y tenía esta nota arrugada en el estómago.
Yapılacaklar listesinin katil tarafından yazıldığını varsayarsak midesinde bulduğumuz not bir başkası tarafından yazılmış.
Asumí que la lista fue escrita por el asesino, pero la nota en el estómago fue escrita por alguien más.
Müvekkiliniz ölmeden önce, Dr. Henson'ı öldürmesi için verilen paranın karısının eline geçeceğinden emin olmak amacıyla bir not yuttu.
Antes de morir, en un esfuerzo para que su esposa mantuviera el dinero... que le pagaron por matar al Dr. Henson, su cliente se tragó una nota.
- Ne notu? - İşte bu.
¿ Qué nota?
Kızımızın adını bir bombanın dipnotunda ölümsüzleştirdin.
Inmortalizar a tu hija en una nota a pie de página de una bomba...
Kısa bir not bırakmış.
Dejó un nota.
Notta hapları içer gibi yapıp uzun süredir biriktirdiğini yazmış.
En la nota, dice las fue guardando por mucho tiempo, fingiendo que las tomaba.
Not edildi.
Tomo nota.
- Bir zamanlar senin de öyle olduğunu bir vurgun için erekte olduğunu söyleyebilirim.
Se nota que este trabajo te excita.
Bu not benim için.
Esta nota es para mí.
- Yaptıklarından dolayı pişman olduğunu söyleyen bir not bırakmış.
Suicidio. Dejó una nota diciendo que lamentaba lo que había hecho.
Devon'la birkaç tane ortak dersleri varmış. Pişmanlık dolu intihar notu düşünülürse...
Ella y Devon compartían varias clases juntos, y dada su nota de suicidio llena de remordimiento...
Konumuza dalabiliriz, sen konuşursun, ben yazarım.
Podemos ir directamente, tú hablas y yo tomo nota.
"Kendime not... Hastanın söylemlerine göre her zaman kendisiyle konuşuyor..."
"Nota para mí misma... el paciente comenta que siempre habla solo...".
Ufak bir not, dizinin adını şuna değiştirmeliler : "O Herif Kimdi Yahu?"
Nota al margen, se debe cambiar el nombre de ese programa a : "Uh, espere, ¿ quién es ese chico, otra vez?"
Annem bir not yazmamı istedi.
Ella me dijo que escribiera una nota.
- Apandisitime ne yazdım biliyor musun?
¿ Sabes lo que nota a mi apéndice dijo?
Hayır ama Hollywood'daki en çirkin 10 baldırla ilgili harika bir yazı var.
No, hay una nota genial sobre las diez pantorrillas más feas de Hollywood.
Sen ona notu ver.
- Sólo dale la nota.
- Otelime not bırakmış.
Me dejó una nota en el hotel.