English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Note

Note traduction Espagnol

3,155 traduction parallèle
Kimsenin haberi olmadan bunu okulda giyebilirim.
Puedo llevarlo a la escuela sin que nadie lo note.
Yanlış hatırlamıyorsam, önce misyoner, sonra dört ayak üstünde hemen arkasından da kovboyculuğa geçmiştik.
Según recuerdo, fue misionero, siguió en perrito y casi sin que se note, se convirtió en una vaquera.
- Fark ettim.
Lo note.
Bende Birşey Fark Ettim ki.
Note algo también.
Ben buraya ona göz kulak olmaya ve gözümün öyle kolay korkmadığını anlamasını sağlamaya geldim.
Estoy aquí para vigilarla y asegurarme de que note que no me intimida fácilmente.
Umarım o hatun beni farketmemiştir.
Espero que la chica hermosa no note mi presencia.
Aşama 4 başlıyor. Belki fark etmez.
Fase 4, Puede que no lo note.
Sonra farkına vardım ki tek hissettiği paranızı aldığı için içindeki suçluluk duygusu.
Despues note... se sentia culpable, por tener tú dinero.
- "A" bizde olduğunu anlamadan herhangi bir şey.
- Algo antes de que A lo note. - Quédate quieta.
Evet, bunu fark ettim.
Si, lo note.
Lulu, bu evde yalnız hissettirmiyor.
Lulú estando aquí hace que esta casa ya no se note tan solitaria.
Gerçek şu ki,.. ... canımı sıkması bir yana, Laura'nın güzelliğini fark etmedim bile.
La verdad es, apenas note la belleza de Laura, mucho menos me molesto.
Oğlunun çok önemli bir amacı var ve inan bana bunu tek fark eden sen olmayacaksın.
Su hijo tiene un alto propósito y créame, usted no será el único que lo note.
Ayrıca, babanın hapishanesine gizlice girmek, yapabileceğim en kolay şeydir.
Además, entrar en la prisión de tu padre sin que lo note, es algo que puedo hacer fácilmente.
Mührün açılmadığına dikkatinizi çekerim.
Por favor, note que el sello está intacto.
Bir silahınız olduğunu fark ettim, Doktor Powers.
Noté que tiene un arma, Dra. Powers.
Ancak mezuniyet sonrası anormal bir şey fark ettim.
Sin embargo... noté algo anormal... después de la graduación.
Bilginiz olsun, kavga ettiğimde bir çok kişinin uyuduğunu fark ettim.
Para vuestra información, noté un montón de sueño mientras estaba peleando.
Bana toplattığınız bilgileri derliyordum ve her şeyi bir araya getirmeye başladığımda bağlantıyı gördüm, oldukça açıktı.
Yo estaba compilando los datos que usted me pidió y cuando empecé a reunirlos en un archivo legible... -... noté la relación, era evidente.
Mary, maddi durumunun epey düzeldiğini fark ettim.
Mary, noté que está mejor financieramente.
Onun Raf Üzerinde Toz Olmayan Tek Şişe Olduğu Bende Fark Ettim.
Noté que es la única botella en la anaquel que no tenía polvo en ella.
Bilginiz olsun, dövüşürken de çok uykuluydum.
Para vuestra información, noté un montón de sueño mientras estaba peleando.
Tamam.
Puede que realmente no lo note.
Bobby'nin bu sabah seni bırakmadığını farkettim?
Noté que Bobby no te trajo esta mañana.
Hayır, sadece birkaç şey gözüme takıldı.
No, solo lo noté.
- Fart ettim.
- Lo noté.
Seni ilk gün koridorda yürürken fark ettim.
Te noté desde el primer día, cuando caminaba por el pasillo con el director.
- Evet, bunu farkettim.
- Sí, ya lo noté.
Polis beni bulana kadar çıplak olduğumun farkında bile değildim.
Ni siquiera noté que estaba desnudo hasta que me halló la policía.
Fark etmedim.
No lo noté.
Fark ettim. Ayrıca parmak uçlarında barut kalıntısı olduğunu da fark ettim.
Lo hice, también noté el residuo de pólvora en la punta de sus dedos.
"Nasıl oldu da, ben bunu görürken diğer bir sürü insan görmedi?"
"¿ Cómo fue que yo lo noté y mucha gente no?"
Ve ben bunu görebiliyordum.
Noté eso.
Aa farketmemiştim
No noté nada cuando me fui.
Oh! Hissettim.
Lo noté.
Koridorlarda güvenlik kameranız olduğunu fark ettim. Çalışıyorlar mı?
Noté que tiene cámaras de seguridad en los pasillos, ¿ funcionan?
Kız kardeşin için çalışmaya başladığımda arabada midesinin bulandığını fark etmiştim.
Cuando comencé a trabajar para tu hermana noté que ella se mareaba.
Koridorda, ufak bir çakı ve ataçla bir ofisin kapısını açmaya çalışan bir kadın gördüm.
Y en el pasillo, noté a una mujer que intentaba abrir una cerradura con una llave inglesa y un clip.
İnternette konuşurken bir elektrik aldığımızı hissetmiştim.
Supongo que noté una vibración antes cuando estábamos hablando por internet.
Evet, fark ettim.
Sí, lo noté.
Fark etmemişim.
No lo noté.
Sonrasına kendimi onun donuyla ve bütün kıyafetlerim çıkarılmış hâlde dayanılmaz bir ıstırap içerisinde buldum.
Cuando volví en sí, noté que tenía puesto su short me había desnudado y me dolía todo el cuerpo.
Dr. Kaye Whitley'in duruşmaya gelmediğini fark ettim bu sabah ifade için gelmemesi sizin yönlendirmeniz midir?
Porque noté que el Dr. Kaye Whitley no está en su asiento. ¿ Fue por indicación suya que no se ha presentado para dar su testimonio? Sí, señor.
Aklımda tutarım.
Note a mí mismo.
Tenar boşluğunda hafif bir seğirme hissettim bunun anlamı -
Noté un ligero tic en su eminencia tenar, lo que significa que...
Bu sefer kalçanda bir hareketlilik sezdim.
Noté un movimiento inconsciente de tus caderas esta vez.
Ben bir şey fark etmedim.
No noté nada. No puedo creer que tú...
- Başka bir bahçe merkezinde deneriz demediğini farkındayım.
Noté que no estás diciendo que se haga otro jardín en el centro.
Ay sonuna yaklaşıyoruz ve birçoğunuzun hâlâ kapanmamış dosyalarla ilgilendiğini gördüm.
Ya casi llegamos a fin de mes y noté que siguen trabajando muchos casos abiertos.
Zaman geçtikçe Zoe büyüdü ve Eva'ya benzemeye başladı.
Luego, cuando Zoe creció... se parecía mucho a Eva. Noté que mi esposo la confundía con Eva.
Koridorun sonunda depo olarak kullandığın boş bir oda olduğunu fark ettim.
Y noté que tienes una oficina vacía al final del pasillo que usas como almacén.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]