English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Nın babası

Nın babası traduction Espagnol

20,603 traduction parallèle
- Yani sen ona kocasının, çocuklarının babasının,... para için insanları öldürmeye çalışırken öldüğünü mü söyleyeceksin?
- ¿ Así que quieres explicarle que a su marido, el padre de sus hijos, se lo cargaron mientras mataba a gente por dinero?
Bir kartel ayakçısının babasının kim olduğunu sormak için buradayım.
Vine a interrogar al mensajero de un cartel sobre su jefe.
Kia'nın babasından sonra yakışıklı arkadaş, ondan daha yakışıklı.
Despues de la muerte del padre de Kia Y antes de este amigo guapo, cuántos amigos guapos...
Emma'nın babasıyla yaşamaktan korkuyordum.
Me dio miedo quedarme con el padre de Emma.
Bay Stearn genç bayanın babasıyla tanıştı ümitsiz sağlık sorununu öğrendi hastanın hayatını kurtaracak kaynaklara sahipti ve harekete geçti.
El Sr. Stearn conoció al padre de la joven, supo de su condición médica desesperante, tenía los recursos a su disposición para salvar su vida, y fue impulsado a actuar.
Pat'in kızının babasıyım.
Engendré una hija con Pat.
Anne olmaktan bıktın, bü yüzden de bıraktın ve tuhaf, yeni arkadaşlarınla birlikte parti vermeye başladın. İşten kaytarmaya başladın ve evet... Lori Harkness'in babasıyla seviştin.
Estabas harta de ser mamá así que renunciaste y empezaste a salir de fiesta con tus nuevas amigas raras, y dejaste de ir a trabajar y, ah sí, tener sexo con el papá de Lori Harkness.
Kendi babasını görmesine bile izin vermedin.
¡ ¿ Ni siquiera dejarle ver a su propio padre? !
Bu sabah babasını gördüm.
Vi a su padre esta mañana.
Joe sürekli daha fazla zaman harcamak istediğini söyler. Babasının kabını kaldırıp, Küllerini göle serpeceğim.
Joe siempre dijo que él quería pasar más tiempo en la cabaña de su papá y pensé que debía... echar sus cenizas al lago.
Sırf yaşlı babasını gıcık etmek için.
Quería simplemente provocar a su padre.
Babasını durdurmaya gitmişti.
Fue a tratar de detener a su padre.
Babasının milyar dolarlık at yarışı imparatorluğunun varisi.
Es la heredera del imperio multimillonario de carreras de caballos de su padre.
Anlaşılan protestocular yıllardır babasının peşinde.
Parece que los manifestantes van tras su padre desde hace años.
Prairie babasının ölmediğine ve düşlerinde ona yeriyle ilgili mesajlar gönderdiğine inanıyor.
Prairie cree que su padre está vivo y que le envía mensajes en sus sueños sobre dónde encontrarlo.
Babası izi bulunmasın diye silmiş olabilir.
Era una niña. Tal vez su padre lo borró para que no la encontraran.
Babasının madeni varmış, değil mi?
Dijo que su padre tenía una mina, ¿ no?
Peyton'ın babası.
El padre de Peyton.
- Babasının ölümüne ben sebep oldum.
Soy la razón por la que su padre está muerto.
Peki sen ne zamandır harika bir babasın?
¿ Desde cuándo eres el "Padre del año"?
Kimmiş babasının meleği?
¿ Quién es el ángel de papá?
Babası senin yaşadığın yerden gelme.
Su padre originalmente era del mismo lugar del mundo que tú.
Decker'ın anne babası biri emekli öğretmen, diğeri tezgahtar. Toplam varlıkları ise sekiz haneli.
Los padres de Decker... un maestro y una dependienta jubilados... su capital es de decenas de millones.
Yılın... Babası.
Padre... del... año.
Büyük olan ağlıyor ama nasıl ağlıyor..... polisler gelip babasını götürene kadar durmadan ağladı.
Y el mayor estaba llorando, y él... siguió llorando incluso cuando los policías llegaron y se llevaron a su padre.
Bay Pickles'ın babası, bize ilk orijinal rap şarkısını burada sergileyecek.
Interpretando su primera canción original de rap, El papá de Mr. Pickles,
Yani... Onların babası gibi mi olacağım?
¿ Quieres decir que sería como... como su padre?
Bir oğul nasıl erkek olacağını babasından öğrenir. Öyle değil mi?
Los hijos aprenden de sus padres a ser hombres. ¿ Correcto?
Eğer babasını öğrenecek olursa, babasının Valentine olduğunu öğrenecek olursa...
Si alguna vez supiera sobre su padre... si alguna vez descubre que su padre es Valentine.
Yalnızca INM üyesi olan biri babasının işini devralmak yerine neden annesi gibi olmak istediğini merak ettim.
No es eso Tengo curiosidad de saber ¿ por que un Topper ( persona brillante ) En el lugar de tomar el negocio de su padre...
Güldüren gerçek ise babası, And Dağları'ndaki... *... uçak kazasından sonra takım arkadaşlarını yiyen futbol oyuncularından biriydi.
Sanchez batea a.269. Hecho divertido : Su padre era uno de esos futbolistas que se comieron a su compañero de equipo después de que el avión se estrellara en los Andes.
Okul gecesinde Spencer'ın babasını görmeliydin.
[Vehículo que pasa, perro ladrando en la distancia] Deberías haber visto al padre de Spencer en de nuevo a la escuela nocturna.
Tutucu tümseğe gider kaskını çıkarır, çocuk görür babasıyla kucaklaşırlar.
Y el atrapador va al montículo, se saca la máscara, el chico lo ve, y el padre lo envuelve en un abrazo.
Peki babasının hayatı bedeliyle ona verdiği ikinci şansı ne yapıyor?
Entonces, ¿ qué hace él con la segunda oportunidad por la que su padre dio su vida a cambio?
- Babasının kim olduğunu hatırla.
- Piensa en quién es su padre. - ¿ Sabes qué, Alec?
Babasının marketinde çalışıp yol yordam öğrenecek.
Va a trabajar en el supermercado para su padre. Aprender el negocio.
Finn'in öğrencilerinden 15 yaşında bir kızın babası eğitim programında, perspektif ve ışık tekerleğinden daha fazlası vardı diye düşünüp Finn'le tartışmış.
Al padre de una de las alumnas de Finn, una chica de 15 años, se le metió en la cabeza que había algo más en el currículo que la perspectiva y la paleta de colores.
Kızın babasını bulamıyoruz.
No encontramos al padre.
Nasıl bir babasın sen?
¿ Qué clase de padre eres tú?
Başkan Underwood, kendi memleketi Güney Carolina, Gaffney'de canlı konuşuyor. Babasının Ku Klux Klan'ı üyesi olduğu iddialarına cevap veriyor.
... el presidente, en directo, desde su ciudad natal Gaffney, respondiendo a alegaciones de que su padre era miembro del Ku Klux Klan.
Dün gece geç saatlerde konulan pankartta babasının Klan giysisi içinde olan bir adamla fotoğrafı bulunuyordu. "Underwood 2016." yazısıyla.
Anoche vandalizaron un cartel publicitario y colocaron una foto de su padre junto a un hombre vestido con la ropa del Klan con el pie de foto "Underwood 2016".
Az önce gördüğümüz üzere başkan babasının organizasyonla bağlantıları olduğu iddialarını inkar etmedi. Calvin Underwood'un ailesinin çiftliğini kurtarmak için son çare olarak bir toplantıya katıldığını açıkladı.
Como han visto, el presidente no ha negado que su padre tuviera conexión con la organización pero ha explicado que Calvin Underwood asistió a una reunión como último recurso para salvar la granja familiar.
Başkan bu sabah babasının Klan ile bağlantıları ortaya çıkınca eleştirilere maruz kalmıştı.
El presidente fue criticado por muchos al conocerse esta mañana la noticia de la presunta conexión con el Klan.
Gabi'yi de severim ama adamın hasını gözünden anlamak konusunda babasına senden daha çok benziyor.
Créeme, amo a Gabi, pero se parece mucho a tu padre para ser la primera en conseguir un hombre.
Çocuğumun babası, hayatımın ışığı.
Padre de mi hija, luz de mi vida,
Babasını tamamen kurtardı!
¡ Salvó a su papá!
Babasının gökteki bir saraydan hükmettiğini ve kardeşinin de kutsal bir hayalet olduğunu söyleyen bir adam değil.
No un hombre cuyo padre gobierna desde un palacio en el cielo - y cuyo hermano es un fantasma sagrado.
Babam hiçbir zaman yılın babası değildi. Ama en azından hiçbirimize elini kaldırmadı.
Mi padre nunca fue el padre del año, pero al menos nunca nos levantó la mano.
O ve babası, Olimpiyat altınını kazanmayı hayal ediyor.
Ella y su padre sueñan con ganar la medalla olímpica de oro.
Babasını tanıyorum.
Conozco a su padre.
Harry ve babasının arasında ne olduğuyla ilgili fiziksel bir kanıta ihtiyacımız var.
Necesitamos una prueba física de lo que ocurrió entre Harry y su padre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]