English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ O ] / Ogretmen

Ogretmen traduction Espagnol

5,572 traduction parallèle
Öğretmen Kim ile görüştük ve Kaebong-dong'a gittik.
Nos encontramos con el señor KIM y fuimos a Kaebong-dong.
Öğretmen Kim hükümeti devirmek için devrim çağrısında bulundu sen ve ben başımızı salladık.
El señor KIM nos invitaba a una revolución para derrocar al gobierno, y usted y yo aceptamos.
Ertesi gün Öğretmen Kim bize para verdi. Busan'a gitmek için trene bindik.
El señor KIM nos dio dinero el siguiente día, y en el tren de vuelta a Busan...
Anadili İngilizce olan öğretmen tutmaya değdi cidden!
Aprender de un hablante nativo te ayudó mucho.
Bazen Majesteleri kimin öğrenci kimin öğretmen olduğunu düşünüyorum.
A veces, Su Majestad, me pregunto quién es el mentor y quien el estudiante.
- Annem öğretmen de.
- Mi mamá enseña.
Cesur kolluk kuvveti yok öğretmen yok, doktor yok... Amerika'nın uyuşturucu sorununun ne kadar zor ve acımasız hale geldiğinin söylenmesi gerekir.
Ningún valiente oficial de la ley ningún maestro, ningún doctor, es necesario que nos digan lo duro y cruel que el problema de las drogas en los Estados Unidos se ha convertido.
- Ben basit bir öğretmen değilim ben kral ailesindenim.
Soy un cortesano del rey... No soy un simple maestro...
Eskiden öğretmen olduğumu biliyor. Neden bıraktığımı soruyor bazen. Biliyorsun...
Sabe que yo solía enseñar y a veces pregunta por qué ya no lo hago, pero...
Öğretmen mi?
¿ Un maestro?
Öğretmen nedir?
¿ Qué es un maestro?
Öğretmen gecenin bir vaktinde yüzdüğünü söyledi.
Tú profesor me dijo que nadaste en la mitad de la noche.
Annem öğretmen.
Mi mamá es maestra.
- Şimdi de senin bana sörf yapmayı öğretmen gerek.
Ahora sólo tienes que enseñarme a surfear.
Bir öğretmen tutarız, korkmana gerek yok.
# Te conseguiremos un maestro, no tienes por qué temer
Ona öğretmen tutmalıyız.
- Tenemos que buscarle un tutor.
O, Washington D.C.'de. Bir öğretmen olarak emekli olacak.
Ella está en DC Ella va a retirarse como maestro de escuela, así que...
Geçen hafta rehber öğretmen ailelerle görüşüyordu...
La semana pasada el de orientación hablaba con los padres.
Ögretmen?
¿ Profesora?
Öğretmen çok güzel.
Profesora muy hermosa.
Öf, öğretmen.
El maestro, uf.
Tanrı aşkına, o bir öğretmen.
Es maestro de escuela.
Sanırım bugün öğretmen toplantısı vardı ama notlarımı çöpe atmışım.
Hoy tenemos la reunión de padres y maestros pero deseché la nota.
Bir dostum senin ögretmen oldugunu söyledi.
Un amigo me dice que eres maestro.
Senin gibi bir ögretmen o kadar parayi nereden buldu?
¿ De dónde sacó un profe tanto dinero?
Öğretmen, mühendis, bir avuç öğrenci.
Un maestro, un ingeniero un puñado de estudiantes.
Bir daha asla ne çalışman ne de öğretmen mümkün olmayacaktır.
Nunca podrás volver a trabajar, nunca podrás volver a enseñar.
Üniversitedeki herhangi bir öğretmen yeteneğinin beşte birine sahip olsa öğretmen olmazdı zaten.
Porque si alguno de los profesores en esta Universidad... tuvieran una quinta parte de tu talento, ellos ni siquiera estarían allí.
Babasının değerli bir öğretmen olduğunu gösterir.
- Sí. Para probar a papá los méritos como maestro.
Rehber öğretmen ile karar verdik. Onun için bir gözlemci atayacağız.
Tomamos una decisión con el consejero, tendremos que contratar un supervisor para él.
Bu yüzden beni takip ettiysen, söyleyeyim ben öğretmen değilim.
Si me sigues por eso, no soy una maestra.
Örneğin, Tamil brahmanları ( din adamı ve öğretmen soylu ) vejetaryen olmayanı yemezler...
Por ejemplo, los Tamil Rahmanes no comen carne...
- Sınıfta dans ediyordum, öğretmen vurdu.
Bailar en el aula. El profesor me golpeó.
Ve bizim için o sadece bir öğretmen.
Y para nosotros, ella es sólo una maestra.
Artık bir öğretmen misin?
Entonces, ¿ ahora eres maestro?
Biri yedek öğretmen mi çağırdı?
¿ Alguien pidió un suplente?
Yedek öğretmen olabilirim ama ayrıca dostunuzum.
Sé que soy el suplente, pero también soy un amigo.
Gerçek öğretmen değilim.
En realidad no soy maestro.
Dinleyin, yedek öğretmen dolapta kalacak.
Escuchen, el suplente se queda encerrado en el armario.
Öğretmen değil, yazarım.
No soy maestro. Soy escritor.
Burada öğretmen olduğunu biliyordum.
Sabía que enseñabas aquí.
Bir öğretmen olmadığımı söylemiştim ya?
¿ Recuerdas cuando dije que no era maestro?
Öğretmen olduğunuzu söylerseniz size sanki başka hayalleriniz varmış gibi bakarlar.
Le dices a la gente que eres maestro y te miran como si hubieses querido hacer otra cosa y no pudiste.
Margaret çok iyi bir öğretmen.
Margaret es una gran maestra.
Ögretmen bir keresinde birisinin ilaç kullandigini söylemisti. Herkes ondan uzak durmaya baslamisti.
Cuando nos reveló mi maestro que un compañero estaba metido en las drogas, todo el mundo le evitaba.
Öğretmen mi?
¿ Cuál es, enseñar?
Öğretmen değil, öğrenciyim.
No, yo no enseño. Aprendo.
Yaratıcı bir öğretmen yazar için enteresan bir savunma.
Oh, posición interesante para un profesor de escritura creativa a tomar.
Bir öğretmen gibi davranmanız için size bir şans daha vereceğim.
Así que te voy a dar una oportunidad más para comportarse como un maestro.
Belki bize neden Binghamton'a gelip öğretmen olmaya karar verdiğinizi anlatabilirsiniz.
Tal vez usted podría decirnos un poco acerca de por qué decidió venir a Binghamton y enseñar?
Birincisi bunu beceremiyorum ikincisi artık öğretmen değilim.
¿ Te refieres a la enseñanza? Número uno, yo no soy bueno en eso, y el número dos, yo no tengo nada más, así que...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]