English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ O ] / Olacağını

Olacağını traduction Espagnol

50,537 traduction parallèle
- Kostüm olacağını biliyordum.
Tenemos armadura.
Bugün, sizin koruyucular olacağınız gün.
¡ Hoy es el día que se convierten en Rangers!
Bir şey olacağını düşünüyorsun diye...
No vamos a dejar de vivir nuestras vidas...
İhtiyacım olacağını düşünmemiştim.
Sólo no pensé que lo necesitaría.
Bu gece ne olacağını bile söyleyemem.
No puedo decirte lo que pasará esta noche.
Seyirciler nasıl çıldırır merak ediyorsanız, bu adam vurursa neler olacağını izleyin.
Si quieren ver enloquecer a todos vean lo que pasa si este tipo le pega bien.
Neler olacağını bilmiyoruz.
No sabemos qué puede pasar.
Özür dilerim, burada olacağını bilmiyordum.
Lo siento, no sabía que estarías aquí.
Ben öldükten sonra yeni bir terapistin olacağını biliyordu çünkü her şeyi değiştirmen gerekecekti.
Sabía que contratarías a otro psicólogo cuando yo muriera, porque necesitas cambiarlo todo.
- Ne olacağını bilmiyordun yani?
¿ Así que no sabías lo que iba a pasar?
Charles Magnussen'i suratından vurmasının üzerinden çok geçmemişti bunun olacağını biliyorduk.
No hace mucho le disparó a Charles Magnussen en la cara, lo vimos venir.
Bana söylemek üzere olduğun şeyin harika olacağını şimdiden biliyorum!
Me digas lo que me digas ya sé que será alucinante.
Adını verdiğin adama ne olacağını bilerek onu suçla.
Condénalo sabiendo lo que le pasará a la persona que nombres.
İhtiyacın olacağını söyledim çünkü sıradaki oyunu sadece iki kişi oynayabilir.
Como te he dicho, la necesitas, porque solo pueden jugar dos.
Rudi Amca'nın başlattığına devam etmenin en iyisi olacağını düşündüm.
Lo que empezó el tío Rudi, me pareció mejor continuarlo.
Neler olacağını biliyorum.
Sé lo que va a suceder.
Erken satışların güçlü olacağını garanti ederim.
Las primeras ventas serán fuertes. Lo garantizo.
Buraya da vaftiz babama saygılarımı sunmaya ve oldukça hızlı ve acısız olacağını umduğum tedavisi için iyi dileklerimi iletmeye geldim.
Vine a presentar mis respetos a mi padrino. Y extender mis mejores deseos para su recuperación, que espero sea rápida e indolora.
Nelere sebep olacağının farkında mısın acaba?
¿ Te das cuenta de lo que costará esto?
Bunun olacağını düşünüyorsun, ama C olacak.
Piensas que sería eso, pero será el C.
Bay Rand'in de yaptıklarına bir açıklama getirmek için burada olacağını ummuştum ama kendisinde hâlâ mesai saati mefhumu yok.
Esperaba que el Sr. Rand estuviera aquí para explicar sus actos, pero el concepto de horas laborales aún le es ajeno.
Kurulun diğer üyelerine karşı biraz sözünden dönmüş gibi olacağının farkındayım.
Me doy cuenta de que tendrá que humillarse un poco con el resto de la junta.
Neler olacağını bilmiyorum ama anne babamın ölümünde Gao'nun parmağı varsa onu parçalayacağım.
No sé bien qué pasará, pero si Gao tuvo algo que ver con la muerte de mis padres, voy a destrozarla.
Evet tatlım, sana 2 saat önce kamyonun hazır olacağını söylemiştim ama sen hayır dedin.
Sí, cariño. Te dije que la camioneta estuviera lista hace dos horas, - pero dijiste que no.
Ben hep zaten sizin ikinizin çok iyi bir şey olacağını düşünmüşümdür...
Siempre pensé que ustedes dos harían una buena...
Ben, buraya geldiğimizde bunların olacağını düşünmedim Benim hatam.
Yo, no pensé que si te trajera aquí... todo esto sucedería.
Ne olacağını sanıyordun?
¿ Qué se supone que debía hacer?
Dinle, Kate. Bununla ilgili bir sorunun varsa, sadece söyle, Ama, rose, tamam olacağını sordu.
Escucha, Kate, si tienes un problema con esto, solo dílo, pero, Rose preguntó si estaría bien.
Ne olacağını biliyorsun.
Ya sabes cómo es esto.
Şimdiden geleceğinin ne kadar iç karartıcı olacağını görebiliyorum.
Esto es un atisbo decepcionante de tu futuro.
Bonnie'nin ziyaretçisi olacağını bilmiyordum. Yoksa ellerimi giyerdim.
No sabia que Bonnie fuese a tener compañía.
Ama o günün bu kadar rüzgarlı olacağını bilmiyordum.
Pero no sabía que iba a hacer tanto viento aquella tarde.
Ama siz yufka yürekliler her şeyi konuşmak istiyorsunuz illa. Ben de bunun iyi bir yol olacağını düşündüm.
Pero como vosotros sois unos flojos y os gusta hablarlo todo, supongo que esto será buena idea.
Joe bunun büyük bir ayak olacağını düşünüyor.
- Joe cree que puede ser Pie Grande.
- Farklı olacağını bilmiyordum.
No sabía que serías diferente. ¿ Diferente?
Evet beni etkilemesine izin verdiğim için üzgünüm çünkü zor olacağını biliyordum. Ama sadece, bazen doğru yerde miyim bilmiyorum.
Me siento mal por dejar que me afectara, porque sabía que sería difícil, pero, es que, a veces, no sé si esto está hecho para mí.
Uyanık olacağını umarak geldim.
Esperaba que estuvieras despierto.
Sizi buna zorlayamam ama yarın saat 4'te ben burada olacağım.
No puedo hacerlos volver aquí, pero mañana a las 4 p.m. en punto... yo voy a estar aquí.
Ama Albay Packard'ın helikopteriyle, oraya gidebilen ilk kişiler biz olacağız.
Pero con el transporte en helicóptero del coronel Packard seremos los primeros en pasar al otro lado.
Duymak üzere olacağın ayak sesleri sana çok tanıdık gelecek ikiden ziyade üç darbe olacağı için.
Los pasos que oirá le serán muy familiares, más que nada porque son tres golpes y no dos.
Acaba bunun olacağını görmemiz mümkün müydü?
Me sigo preguntando si deberíamos haberlo visto venir.
Nazar değsin istemem ama bu Fantom Bölgesi Projektörü kilit altına alınınca daha mutlu olacağım.
No quiero ser gafe, pero me alegraré cuando el Proyector de la Zona Fantasma esté a buen recaudo.
İşte bu, yarın bizim orada olacağız.
Eso es todo. Mañana vamos a estar ahí.
Bana göz kulak olacağına göre, aç mısın?
Mientras me cuidas, ¿ tienes hambre?
Ve burası da geri kalanının olacağı yer.
Y ahí es donde estará el resto.
Yarın ki toplantı da bende olacağım.
Estaré allí en la reunión del Kingdom Concept mañana.
Bunun bana nasıl bir etkisi olacağını açıklayabilir misin?
¿ Explíquenme cómo va a funcionar eso?
Bana ihtiyacınız olursa tavan arasında eşyaları karıştırıyor olacağım.
Estaré arriba en el ático animándome como sea, por si alguien me necesita.
Onların babasıyım ben. Nasıl senin baban olacağım?
Soy el padre de ellas. ¿ Cómo voy a ser también el tuyo?
Yakında orada olacağız, tamam mı? - Rahatlayın.
- Estaremos allí pronto, ¿ de acuerdo?
Bir şeye ihtiyacın olursa müsait olacağım.
Si necesitas algo, estaré disponible.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]