English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ O ] / Olav

Olav traduction Espagnol

110 traduction parallèle
" Küçük Olav, benden sonra tekrar et :
" Pequeño Olav, repite después de mí :
Aynı zamanda Munch'un Norveç Kraliyet Ailesi tarafından şövalye ilan edildiği bildirildi.
En esa misma época, Munch será notificado que ha sido nombrado Caballero... de la Real Orden Noruega de San Olav.
Gisborne olavı olmasaydı barış olabileceği, doğru muydu?
¿ Es cierto? ¿ Que habría paz sino fuera por Gisborne?
Ne çok saldırganlar, ne de çok ürkekler.
OLAV T. OFTEDAL Ecologista nutricional No son muy agresivas ni muy tímidas.
Olav Christensen...
Olav Christensen...
Peki ya şu Olav denen adam?
¿ Y ese tipo, Olav? Tiene que ser él.
Olav'la konuşmalıyız.
Tenemos que hablar con Olav.
Olav ne zaman geliyor?
- ¿ Cuándo viene Olav?
Olav Christensen'ı mı diyorsunuz?
¿ Te refieres a Olav Christensen?
Olav Christensen'ın şahidi var. Tamam mı?
Olav Christensen tiene coartada.
Olav'ı kullananlar da...
Son los que Olav... ¿ Qué?
- Tamam. - Ama Olav'ı tekrar kontrol et.
Pero vuelve a comprobar a Olav.
Olav Christensen'le ilgili daha çok bilgi edin.
Consigue más de Olav Christensen.
Bremer'la Olav arasında bağ kuracak bir şey olmalı. Konferans, seyahat...
Algo tiene que relacionar a Bremer y a Olav, conferencias o viajes...
Olav'ın bilgisayar şifresini buldum.
He encontrado la contraseña del ordenador de Olav.
Olav bir şey yaptıysan, bunu konuşalım.
Olav... si has hecho algo, hablemos.
Olav...
Olav...
Olav!
¡ Olav!
Olav Christensen bordrolarıyla ilgili biriyle telefonda konuşurken kulak misafiri olmuş.
Ha escuchado a Olav Christensen hablar con alguien sobre sus nóminas.
Polis, Olav'ın peşinde.
La policía está buscando a Olav.
Olav'ın evini aradım.
He llamado a casa de Olav.
Olav, Nanna'nın yanında kim vardı biliyor.
Olav sabe quién estaba con Nanna.
- Olav'ı o zamana dek bulurlar.
- Encontrarán a Olav antes de eso. - Esperemos.
Tüm gün size ulaşmaya çalıştım.
He intentado llamarte todo el día. Soy Olav.
Ben Olav. Olav mı?
¿ Olav?
- Olav'ı bulduk.
- Hemos encontrado a Olav.
- Ne Olav?
- ¿ Qué, Olav?
Olav Christensen'ı mı diyorsunuz?
¿ Olav Christensen? Tiene coartada.
Tüm gün size ulaşmaya çalıştım.
Le he estado llamando todo el día. Soy Olav.
Ben Olav.
- ¿ Olav?
- Alo. - Evet?
Hemos encontrado a Olav.
- Olav'ı bulduk.
- ¿ Dónde?
Olav'ın ofisini arayıp bilgisayarını Adli Tıbba verin.
Registra la oficina de Olav y llévales el ordenador a los forenses.
Park görevlisi kazadan hemen önce Bremer'i Olav'la konuşurken görmüş.
El guarda del aparcamiento vio hablar a Bremer con Olav justo antes del accidente.
Daha çok personeli sorguya çektiler ve Olav'ın ofisini arıyorlar.
Han interrogado a más miembros del personal y están registrando la oficina de Olav.
- Ne oldu? Birkaç meslektaşı Olav'ın aklının karışık olduğunun farkındaymış.
Varios compañeros se dieron cuenta de que Olav parecía distraído.
- Evet, Olav Chirstensen'a parayı gönderen yetkiliyi buldum.
- He encontrado quién autorizó el dinero... para Olav Christensen.
Anlaşılan o ki bu kişi,.. ... Belediyenin ödeme ofisi üzerinden hizmetleri ve sessiz kalması karşılığında Olav Christensen'ı satın almış.
Parece que una persona de aquí... compró los servicios y el silencio de Olav Christensen con fondos municipales a través de la oficina de pago.
Olav Christensen'ın aldığı paranın izini bulduk.
Hemos seguido el dinero que recibió Olav Christensen.
Olav Christensen sana Teknoloji ve Çevre Biriminden geldiği için kendi ofisin özellikle onu tayin etmiş.
Tu propia oficina se dirigió específicamente a Olav Christensen porque vino a ti desde Tecnología y Medio Ambiente.
Olav'a parayı gönderen o muymuş?
- ¿ Autorizó el dinero para Olav? - Sí.
Geçiş kapısındaki bilgilere göre, araçlardan biri Olav, Bremer'le konuştuktan hemen sonra çıkmış. Yani Olav'a araba çarpmadan birkaç dakika önce.
Los datos de la puerta principal muestran que uno de ellos se fue justo después de que Olav hablara con Bremer, eso es, pocos minutos antes de que le atropellaran.
Park görevlisi kazadan hemen önce Bremer'i Olav'la konuşurken görmüş.
Bremer fue visto hablando con Olav justo antes del accidente.
Olav Chirstensen'a parayı gönderen yetkiliyi buldum.
He averiguado quién autorizó los pagos a Olav Christensen.
- Cinayet zanlısısın ama sen Bremer'le Olav'dan bahsedip duruyorsun?
¿ Eres sospechoso de un asesinato y hablas de Bremer y de Olav?
Olav daireyi kimin kullandığını biliyor.
Olav sabe quién usó el piso.
O Olav işte.
Ese Olav.
Olav'ı tekrar kontrol et.
Comprueba otra vez a Olav.
- Olav mı?
- Le ayudé.
Olav olduğuna eminler mi?
- ¿ Están seguros de que es Olav?
Olav'dan haberi var.
Sabe lo de Olav.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]