Olurdum traduction Espagnol
5,287 traduction parallèle
İlk kabul eden ben olurdum.
Soy el primero en admitirlo.
Biliyorum, ama dolu olsaydı, Seni vurmuş olurdum.
Lo sé, pero de haber estado cargada... Te dispararía.
tetiği çekmiş olurdum.
Yo habría jalado el gatillo.
Bir maymun olmadığım için rencide olurdum.
Yo me ofendería, porque no soy un mono.
Bana gelince, eskiden çerçevenin kenarında olurdum.
En cuanto a mí, antes estaba al borde de la imagen.
Onu gerek yoktu, ben ölmüş olurdum,
Si ellos no le necesitaran, ya estaría muerto.
En azından iki kızıma da kavuşma umuduyla dolu olurdum.
Entonces tendría la esperanza de volver a ver a mis dos chicas de nuevo.
Evet, iyi olurdum.
Sí, estaré bien.
- Bilmem, öğretmen olurdum belki.
No lo sé. Profesor, quizá.
Öbür türlü, dövülmüş bir et parçası olurdum.
De otra forma sería un trozo de carne macerado.
Eğer o saçmalıklardan, biraz daha yeseydim kesin hasta olurdum.
Si hubiera comida una comida más allí, de seguro habría enfermado.
- Konuştuğumuz gibi direkt olarak sen gitseydin çok daha memnun olurdum.
- Lo mínimo. - Sería mucho más cómodo si lo hubieras hecho personalmente, como lo hablamos.
Ve yerinizde olsam çantama göz kulak olurdum.
Y... yo vigilaré en su bolsa si yo fuera usted.
Oturmak mı? Arenanın ortasında kavga ediyor olurdum.
Yo estaría peleando en el medio de la arena.
Eğer şu beraber zaman geçirip yazın aynı yatakta uyuyan... beraber yüzüp, büyükannemiz hakkında şakalar yapan ve aynı kişiye aşık olan... normal kuzenler gibi olsaydık çok mutlu olurdum ama öyle değiliz. İyi geçinemiyoruz.
Me gustaría que fuésemos el tipo de primas que pasan tiempo juntas y duermen en la misma cama en verano y, ya sabes, saltar al lago y tener bromas privadas sobre nuestra abuela y que nos molestara la misma persona, pero no lo somos.
Ben normalde sessiz olurdum.
Me encantaría callarme.
O zamanlar yaşasaydım senin yanında olurdum.
Si hubiese vivido en ese entonces, habría hecho lo mismo que tú.
Eğer Drew seninle iş yapmasaydı biz hala beraber olabilirdik. Ve belki o zaman John Ross'la yatmamış olurdum. belki Pamela'da kendisini öldürmeye çalışmazdı.
Tal vez si Drew nunca se hubiera involucrado contigo, entonces aún estaríamos juntos, y quizá no me hubiera acostado con John Ross, y quizá Pamela no hubiera intentando suicidarse.
Mutlu olurdum sanıyordum ama olmadım.
Pensé que me haría feliz pero no es así.
O resimde gülümsüyor ve bekliyor olurdum. "
Y ME DIBUJARA A MÍ DIBUJÁNDOTE, ESTARÍA SONRIENDO
Seninle olurdum.
Contigo sí.
Bunda başarılı olurdum. Usulüne uygun bir şekilde, Jay gibi değil.
Creo que yo podría ser bueno en eso, lo haría bien, no como Jay.
Seninle daha yakın olurdum.
Estaría, más cerca de ti.
Başka nerde olurdum bilmiyorum.
No puedo pensar en otro lugar en el que me gustaría estar.
Eğer beni itmiş olmasaydı ağacın altında ezilmiş olurdum
Si no me hubiera empujado, me habría aplastado el árbol.
Ben olurdum...
Yo lo estaría.
Aslında benim küçük leydim, ben Moonlighting'den David Addison olurdum bu da seni Maddie yapardı.
En realidad, mi señora, me gustaría ser más de un David Addison de pluriempleo, lo que haría que Maddie.
Sizinle iletişime geçmem istenmeseydi yakında ölecekleri çok belli olan bütün şu insanlar gibi uyuyor olurdum.
Se equivoca. Si no me hubieran pedido contactarlo esta mañana estaría durmiendo sin sospechar nada. Como toda esa gente que piensa matar muy pronto.
Sormasaydım işimi yapmıyor olurdum.
Si no te preguntara no estaría haciendo mi trabajo.
Küçükken bayramlarda melek olurdum.
Cuando yo era pequeña, yo solía ser un ángel... en las fiestas.
Ama içseydim beki seviştikten sonra sigara içenlerden olurdum.
Pero tal vez si lo hiciera... yo sería ela que quisiera darse la vuelta y fumar un cigarrillo.
- Hayır, çekseydim onlar gibi olurdum.
- No, si lo hiciera sería como ellos.
Evet, muhteşem bir parça. Aynamın olmadığı zamanlarda... krom çerçevesinin yansımasıyla... traş olurdum.
No tenía un espejo, así que me afeitaba en el reflejo del marco cromado.
Şöyle hissederdim : a ) servete kondukları için mutlu olurdum,
Debería sentirme A ) Feliz por su buena fortuna,
B ) zenginleri tanımaktan gurur duyardım, c ) hatadan ders çıkartma fırsatı için... minnettar olurdum.
B ) Orgulloso por conocer personas ricas, y C ) Agradecido por una oportunidad de aprender de un error.
Başka bir gün olsa seninle olurdum kardeşim.
Si fuera otro día estaría ahí contigo.
Olurdum tamam mı?
¿ De acuerdo?
Gerçekten modellik kariyerin olsaydı senin apartmanında oturmaz menajerin ile konuşuyor olurdum.
Si en realidad fueras modelo, estaría hablando con tu agencia y no estaría en tu departamento.
O olmasaydı, şimdi annenizin yanında olurdum.
Sin él, hubiera estado más con vuestra madre.
Zira orada da bir yabancı olurdum.
Allí sería también un extranjero.
Jill, gerçekten minnettar olurdum.
Jill. De verdad lo apreciaría.
Eğer olmasaydı, ilk ben işimden olurdum.
Si no lo fuera, yo, por ejemplo, no tendría trabajo.
Dr. Chilton'ın yerinde olsam çok endişeli olurdum.
Estaría muy nervioso si fuera el Dr. Chilton.
Jack sadece sesimi duymak istiyor ; aksi takdirde, burada yalnız olurdum. Değil mi?
Jack quiere que escuche mi voz, de lo contrario, estaría solo. ¿ Cierto?
İyi bir baba olurdum.
Seré un buen padre.
Sence dolapta mı saklanıyor olurdum?
Hola. ¿ Creíste que estaría escondida en un armario?
- Berbat bir ders vermiş olurdum.
- Esa es una lección terrible.
Tek başıma daha güvende olurdum.
Estaría más seguro solo.
Muhtemelen başarısız olurdum. Ki bu durumda beni öldürürdün ama sonrasında Hetty'nin beni buraya neden getirdiğini asla öğrenemezdin.
Probablemente sin éxito en cuyo caso... tendrías que matarme y entonces nunca lo sabrías... de dónde me trajo Hetty.
Ah, hayır, o aslında bir şey yapıyor meşgul olurdum çünkü.
No, porque siempre está ocupada haciendo algo.
Onu öpmüş olurdum.
La estaría besando.