English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ O ] / Onlar iyi

Onlar iyi traduction Espagnol

5,683 traduction parallèle
Onlar iyi çocuklardır. Ama onların oynayıp gürültü yapacakları bir yere ihtiyaçları var.
Son buenos niños, pero ellos necesitan un lugar para jugar y hacer ruido.
Ben gorunuyor habersiz olsaydi, Ben onlar iyi degil farkindayim.
Me gustaría ser consciente de mi apariencia, se que no estoy bien
Onlar iyi çocuklar, Sean.
Son buenos chicos, Sean.
- Bak, onlar iyi.
- Están bien.
Onlar iyi ses getirdi. Evet. Evet.
Esos son un alboroto. ¿ Sabéis qué?
Onlar iyi insanlar.
Es buena gente.
İyi, ben de onları istiyorum.
Bueno, los prefiero a ellos.
onların senin gibi bir insanla gidilebilecek en iyi yer olduğunu düşünüyorum.
Porque me parece que un bar es el lugar indicado para ir con alguien como tú.
Bak, insanları bağlamaya ben de en az senin kadar karşıyım ama önce onları bir bulalım. Üsteki herkes için en iyi olanı yapmaya ikna edip edemeyeceğimize bir bakalım.
Muy bien, no estoy de acuerdo con arrestar personas más que tú, pero primero vamos a encontrarlos, y ver si podemos convencerlos de hacer lo mejor por la base entera.
Yani, onlar en iyi arkadaşlarımdı ve onları arayamadım. Bu berbat.
Eso es horrible.
Onlar yemek için yeterince iyi.
Digamos además que son monísimos.
Kamyon sahiplerinin tanımadığı birisine ihtiyacın var. İçerisi ile iyi anlaşan, doğru soruları soran, onları destekleyen ve olayının nedenini ortaya çıkartacak birisine.
Necesitas a alguien que los propietarios no conozcan, alguien que pueda entrar, hacer las preguntas correctas, alimentarse ellos mismos, y llegar al fondo de lo que sucedió.
İyi şanslar Bay Selfridge, halledin onları.
Bien, buena suerte, Sr. Selfridge y acabe con todos.
Ayrıldığımdan beri, öğrendiğim bir şey varsa, bu kendi arzularımızı kabullenmek, onları inkar etmekten daha iyi.
Si hay algo que he aprendido desde que me fui, es a aceptar Io que deseo. También mis contradicciones.
Onların da başarılı olabilmesi için iyi bir örneksin.
Los alienta a pensar que pueden ser mejores.
Sayılarla oynamak yerine onları yaratmak daha iyi.
mejor crear las probabilidaes que jugarlas.
Onlar yarattığım en iyi şeylerden biri.
son de mis mejores armas.
Bir köfteyi bir de suç romanlarını en iyi onlar yapıyor.
Por alguna razón, hacen albóndigas y novela negra mejor que nadie.
İyi olduğumuzu söylersin, olduğumuz yerde... onları nasıl sevdiğimizi.
Decirles que estamos bien, dónde estamos... Cuánto los queremos.
Bunlarda çok iyi. Hey, bekle! - Onları sevmez misin?
Coma galletas esta parte.
Ayrıca halkım, onları iyi ama çok konuşkan bir insan için riske attığımı öğrenirse bunun sonuçları olacaktır.
Y si mi gente descubriera que les he puesto en peligro para salvar a una humana agradable pero muy charlatana, habrá consecuencias.
Onları iyi tanırsın.
Tú los conoces bien.
Pek iyi değil ama, onların personelleri ile sıkı fıkıyımdır.
Pues, no tan bien, pero me llevo bien con su personal...
Şu anda bizden alt sıradalar, ama onlar ev sahibimiz ve biz de iyi niyetli olmalıyız.
Debajo de nosotros en los rankings, pero son nuestros anfitriones, por lo que debemos estar atentos.
İyi o zaman. En çok parayı da onlar toplamış, davet edin işte.
Bien, ellos han reunido la mayor cantidad de dinero.
- İyi misin? - Öldürün onları!
- ¿ Estás bien?
Onlar iyi polisler.
Son buenos policías.
Bak, insanları bağlamaya ben de en az senin kadar karşıyım ama önce onları bir bulalım. Üsteki herkes için en iyi olanı yapmaya ikna edip edemeyeceğimize bir bakalım.
Está bien, no me gusta retener a la gente más que a ti pero primero encontrémoslos, veamos si podemos convencerlos de hacer lo mejor para toda la base.
Annem onların insana iyi gelmediğini söyledi.
Mi mamá dijo que no son buenas para Ud.
Evlat edinme ajansı peki? Onları ne kadar iyi tanıyorsunuz?
¿ Y la agencia de adopción?
Ve geri kalan takımların oluşturduğu daha büyük bir grup var onların da iyi bireysel yetenekleri var, birinci sınıf değiller ama iyi strateji ve takım oyunuyla kazanıyorlar.
Y hay otro gran conjunto de equipos que tienen un buen nivel de habilidad individual, nada extraordinario, pero que ganan mediante estrategia y trabajo en equipo.
Kore futbol takımını daha iyi oynamaları adına motive etmek için Starcraft Brood War profesyonel oyuncularını onlar maça çıkmadan önce soyunma odalarına getirdiler. böylece futbolcular kendi kahramanlarıyla tanışmış oldu.
Para motivarlos y que así jugasen mejor, metieron al equipo de jugadores profesionales de Starcraft Brood War en los vestuarios, antes de que salieran para que pudiesen conocer a los que eran sus héroes.
Eğer iyi oynamak istiyorsan Çin takımlarını davet etmemen gerekir çünkü onlar çok güçlüler.
Si alguna vez quieres jugar bien no invites a equipos chinos, porque son demasiado fuertes.
Onların en iyi silahı da buydu.
Esa era su mejor arma.
Onları FBI'ın hemen dibindeki bir yere bırakarak bizden daha iyi ve daha zeki olduğunu söylemeye çalışıyor.
Lo que les deja a la vuelta de la manzana del FBI, que dice que es mejor que nosotros, más inteligente que nosotros.
Diğer kızlar ne kadar iyi olduğunu anladıklarında onları sopayla dövmem gerekecek.
Cuando todas las otras chicas se enteren de lo bueno que eres, voy a tener que quitártelas de encima con un palo.
Onların birlikte iyi zaman geçirdiklerinden emin olmalıyım.
Me quedaré un rato y me aseguraré que la pasen bien.
Bak, onlar ya kavga eder ayrılır yada iyi anlaşırlar
Mira, quizás se vayan juntos o no.
Onları FBI'ın hemen dibindeki bir yere bırakarak bizden daha iyi ve daha zeki olduğunu söylemeye çalışıyor.
Lo que les deja... a la vuelta de la manzana del FBI... que dice que es mejor que nosotros, más inteligente que nosotros.
İyi kalp gerek. Ya onlar?
¿ Y ellos?
Belki daha iyi Buick gibi, bilirsin, ama yüksek etkili motocross iyi, onlar...
No... no... No diría que los encaje tan bien como un impacto grande con una moto pero, bueno, quizá como un Buik sí.
Çünkü Gabriel ve çipin onları tespit etmek ve yakalamak için en iyi şansımız olduğunu biliyorlardı.
Porque sabían que Gabriel y su chip sería nuestra mejor oportunidad para erradicarlos y detenerlos. De acuerdo.
Onlar öldükten sonra, Martin beni yanına aldı beni en iyi okullara yolladı bana ne istersem aldı ama asla, asla bir ebeveyn değildi.
Luego de que murieron, Martin se hizo cargo de mí me envió a los mejores colegios, me compró todo lo que deseaba pero nunca, nunca fue un padre.
Onların Elena'yla arası iyi değil miydi?
¿ No eran él y Elena amigos?
Onların izini sürmeye çalışacağız ve bulacağımızdan da eminim ama ne kadar çok bilgi verebilirseniz o kadar iyi olur.
- Bien, intentamos encontrarlas, seguro que lo haremos. pero cuanto más me digan, mejor.
Hayır, onların çoğu iyi halden dolayı buraya nakledildiler.
La mayoría fueron transferidas aquí por buen comportamiento de máxima seguridad.
Ne zamandan beri en iyi koltukları onlar alıyor?
¿ Desde cuándo tienen ellas los mejores sitios?
Ağzım iyi laf yapar ama sen bana bir şey vermedikçe onları bu saçmalığa razı edemem.
Sé convencer a las mías pero no puedo darte esta mierda sin nada a cambio.
Amerikan tarihini onların bakış açısıyla öğrenmek istemiyorum, bak burada üç farklı tarih cildi var, onları okurum daha iyi.
Puedo leer un libro de geometría y no necesito ir a este maestro a aprender su versión de la historia americana tengo tres antologías históricas aquí y puedo simplemente leerlas además no estoy interesado en eso.
Böylece, Gelincik Kulubü'nden, arkadaşlarıma iyi bir site sordum, onlar da SadeceBirisi.org.'u tavsiye ettiler.
Así que les pregunté a mis amigos del Club del Hurón por un buen sitio, y me recomendaron Soloalguien.org
- Çok iyi. Çok iyi. Onları nasıl ikna ettin?
Qué bueno. ¿ Cómo los convenciste?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]