Ose traduction Espagnol
42 traduction parallèle
Bir gıcırtı çıkaran ilk kişiyi tek kişilik hücreye kapatacağım.
El primero que ose hablar... se verá incomunicado en una celda.
Aşağı yukarı yürümek ve taslakları sermek için bol yer yemeğin hazır olduğunu söyleyip duranları dağlamak için kızgın kerpetenler yayıncılarımdan gelen çek yığınları ve...
Mucho espacio para caminar de un lado a otro, partituras por todo el suelo. Tenazas calientes para arrancar la carne de quien ose venir a decir que ya está almuerzo. Montones de cheques de mis editores y...
Ne yaptım ki böyle konuşuyorsun benimle, kırbaç şaklatır gibi yüzüme?
¿ Qué he hecho para que tu lengua ose tratarme así?
Daha kudretli bir hami bulursam, değişikliği göze alabilirim.
Si encontrara un protector fuerte quizás ose cambiar.
- Kızdığım zaman, tehlikeli olurum.
Per ose lo advierto, cuando me enfado soy peligroso.
Tanrı'nın temsilcisine "ama" deme cüretini gösteren birinin kafası derhâl parçalanıp boynu koparılır ve Tanrı'ya hemen kavuşması sağlanır!
Y quien ose ponerle peros al representante personal de Dios... se encontrará sin cabeza y con el cuello alargado... y se reunirá con Dios muy pronto.
Buraya giren hırsızı kana bulanmış, acı ve keder bekler.
Una muerte terrible y un gran pesar bañarán en sangre a quien me ose perturbar ".
Unut gitsin, olur mu?
Olvídelo. N ose molesten, ¿ verdad?
Cesedimi çiğnemeleri gerekecek!
Quienquiera que ose robar mi arroz, antes habrá de matarme.
Konuşmaya cesaret eden herkesi.
A cualquiera que ose manifestarse.
O yüzden hadi, en iyi vuruşunuzu yapın. Beni geçirmemeye cüret edecek salağı gösterin bana.
Muéstreme al idiota que ose no aprobarme.
Canına susamış demektir yasaları çiğneyen. Hareket eden ölür.
El primero que ose blandir el hierro o dar un paso, pagará con su vida, su osadía.
Elmo burun ordusu!
Elmo-o no-o-ose ejército.
Sakın arkanı dönüp gideyim deme!
¡ Ni siquiera ose alejarse de mí!
"ölüm ona hemen gelecek."
"sobre aquel que ose abrir esta arca."
Gökyüzü mum ışığıyla alevlendi. Bu bebek doğduğu gün her yer aydınlandı. O benim ilk çocuğum.
Juro por las estrellas que brillaban cuando este niño fue concebido que morirá bajo mi cimitarra quien ose tocar a mi primogénito y heredero.
Paris, Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Doug Ose'yi tanıyor musun?
¿ París, conoces al congresista Doug Ose de California?
- Ose, değil mi?
- ¿ Vale?
Bunlar Bay Andrews, Bay Ose, Bay Leipzig Charlie'yi tanıyorsunuz zaten.
Este es el Sr. Andrews, el es el Sr. Arm. Sr. Leipzig... Charlie, que tu conoces...
Ve bana bana göre, Parma ya da İspanya'nın veya Avrupa'daki herhangi bir prensliğin ülkemin sınırlarına tecavüz etmeye cesaret etmesi iğrenç bir küçümsemeden başka bir şey değildir!
Y yo considero que es una muestra de desprecio que Parma, o España, o cualquier príncipe europeo ose invadir las fronteras de mi reino.
Bu kutsal rüyaya girmeye çalışan bu basit insanı nasıl bir ceza bekliyor acaba?
Me pregunto qué clase de castigo caerá sobre el ignorante plebeyo que ose entrar en este sueño sagrado.
Binbaşı Ose, Ekselansları.
El mayor Ose, Su Alteza Real.
Ve her kim benim güzelim ayaklarıma dokunmaya cüret ederse ülkemden sürülecek.
Y aquel que ose tocar mis hermosos pies, será expulsado de mi Reino.
ÖPB ne?
¿ OSE? Oficina de Proyectos Especiales. NCIS encubierto.
Barış uğruna bu kutsal olayın yoluna çıkan herşeyi ezeceğim.
En nombre de la paz, aplastaré a cualquiera que.. se ose impedir este esperado evento.
"Ölüm mumyanın... "... huzurunu bozanı ansızın yakalayacaktır. "
"La muerte vendrá a buscar a quien ose perturbar la paz de la momia".
Yaşamına değer veren kimse de beni rahatsız etmeye kalkmasın!
Y que quien valore su vida no ose perturbar mi soledad.
Yeni devletin sırlarını kırmaya çalışan herkes şiddetle cezalandırılacaktır!
¡ Cualquiera que ose desafiar las fronteras del nuevo estado será severamente castigado!
Bugün bile her kim karanlık sihirbazın mezarını rahatsız ederse mezarı korumak için ortaya çıkar.
Y sin embargo desde entonces, el espíritu custodia su tumba preparados para atacar a cualquiera que ose perturbar el sueño del mago oscuro.
Bugünden itibaren Spartacus ismini fısıldamaya cüret eden her köle idam edilecektir.
De este día en adelante, cualquier esclavo que ose susurrar el nombre de Spartacus será condenado a muerte.
Sizin akşam üstü birlikte olduğunuzu ve kendisinin akşam olmadan buradan ayrıldığını söyledi.
Dice que ose separaron antes de hacerse de noche.
Allah muhafaza, kimse kıkır mı kıkır Kıkırtılar'ımı almasın.
Jones Sombrerodecopa y que nadie ose quitarme a mis sonrientes cerditos. mis Smiggles.
Ve birçok kez o aşüftenin hak ettiğini bulduğunu ifade ettiğim zamanlarda da resmen bağırdı çağırdı.
Y varias veces, cuando osé sugerir que ella se lo merecía, casi me arranca la cabeza.
Ona, midemin yalnızca kuru ekmeği kabul ettiğini söylemeye cesaret edemedim.
No osé decirle que mi estómago sólo tolera el pan seco.
Evet ama kendimi Maggy'ye davet ettirmiştim. Bundan kurtulamam.
Sí, pero después de la invitación a casa de Maggy no osé cancelar.
Halâ umudum var.
Aun así, osé tener esperanzas.
Söylemeye cesaret edemedim...
No osé decírselo
Yorgun olduğunuzu düşünüp sormaya cüret edememiştim ama şimdii görüyorum ki, Tanrı gibi güçlüsünüz
Temía que aún hubierais de reposar, así que no osé preguntar. Ahora veo que sois poderoso como un dios.
Kim Er Kardeş'e ilişirse, öldürürüm!
¡ Acabaré con cualquiera que osé tocar a Er-Hu!
Ve güzelliğinizi yücelten birkaç dize yazmak istedim.
Así que osé componer unos versos a la gloria de tu belleza.
Affedilmeyi senden isteyen ben olmalıyım!
¡ Soy yo quien debo pedirle perdón! ... ¡ Pensar que osé!
Prens John'a karşı çıkmaya cüret ettim.
Osé hablar contra el príncipe John.