Oyuncagı traduction Espagnol
3,586 traduction parallèle
The British Columbia Askerî Erkek Okulu'nda çocuk oyuncağı derdik ona.
En la Academia militar para chicos British Columbia... lo llamábamos "preparar la comida".
Çocuk oyuncağı yani.
Peces en un barril.
Zarfı bulup ele geçiremezsen tüm işkencenin Lily'den olmasını dilersin çocuk oyuncağı gibi görünecektir...
Si no lo encuentras y lo entregas, toda la tortura que deseaste para Lily, parecerá un juego de niños.
Sen çocuk oyuncağı olursun.
Serás como un juego para niños.
Bunu söylediğim için üzgünüm ama senin David'in çabuk güvenen bir adamdı ve bu da işleri çocuk oyuncağı yaptı.
Y... lamento decir que tu David era un hombre muy confiado, lo cual hizo que el asunto fuera casi un juego de niños.
Bir zalimin oyuncağı olmaktansa ölene kadar böyle kalmayı tercih ederim!
¡ Prefiero estar así para siempre, que ser una marioneta de un tirano!
Stan'den daha iyi bir patron olmak çocuk oyuncağı.
Ser mejor jefe que Stan será coser y cantar.
Çocuğun biri Renco Frogman oyuncağını alamıyor ama Noel Baba'yı suçlayamıyorsun.
Algún niño no consigue su Renco Frogman, pero no puedes echarle la culpa a Santa.
Görünüşe göre çok pahalı bir oyuncağı harap etmişler.
Al parecer, acaban de romper un juguete carísimo.
Bu rakipleri yenmek çocuk oyuncağı olacak.
estos rivales no serán gran cosa.
Şeytanın en etkili oyuncağıdır!
La más potente arma de reclutamiento de Satanás!
Ölebildiğin bir oyun çocuk oyuncağı gibi bir şey.
es un juego de niños
Şeytanın en etkili oyuncağıdır!
La mejor herramienta de reclutamiento de Satanás.
Favori oyuncağı olan asistanı Bay O'Brien'ın karısıyla ilişki yaşadığını öğrendiğini hayal edin.
Ahora imagina que él descubre que su juguete / saco de boxeo favorito, está teniendo un romance con su ayudante, el Sr. O'Brien.
Çocuk oyuncağı olduğunu söyledi.
Dice que está hecho, como un paseo por el campo.
Yahudi See Say oyuncağı gibi çıktı sesim.
Sueno como un Ver y Decir judío.
Bu yüzden ben istediğim oyuncağı hiç alamadım.
con una panda de perros ricos y secuestrar a Papá Noel para que nunca recibiera el juguete que siempre quise.
Sonrası zaten çocuk oyuncağı.
Después de eso, es trabajo de obreros.
Bu büyük büyük çocuk oyuncağı.
Éste es un juguete grande, grande, de muchacho.
Bu oyuncağın piyasaya çıkmasına izin vermeyin lütfen, Bay Ford.
No deje que esto llegue al mercado, Sr. Ford... por favor.
Bu oyuncağın piyasaya sürülmesine izin vermeyeceğiz.
No dejaremos que ese juguete sea lanzado.
Peki niye adama söz verdin? Çünkü o oyuncağın piyasaya sürülmesine izin vermeyeceğiz.
Porque no dejaremos que ese juguete sea lanzado.
Ama oyuncağın piyasaya sürülmesine sadece üç gün var.
Pero el lanzamiento es en 3 días.
Şuna bakın, Ulaşım Güvenliği İdaresi güvenlik detektörü oyuncağı Whirlie-Glee-Glee, evsiz anne-kız oyuncak bebek seti.
Miren esto... tienen el sello de seguridad de la TSA, El Whirlie-Glee-Glee... Un juego de muñecas madre e hija sin hogar.
Parker'in hangi oyuncağı seçtiği hiç önemli değil.
Chicos, no importa el juguete que elija Parker.
Amerikalı çocuklara, istemedikleri bir oyuncağı sevdirmemiz gerek.
Hacer que los niños de EUA amen el juguete que nunca quisieron.
- Satıcı lisansı alıp oyuncağı satarız.
- Tengo licencia para vender el juguete.
Çiftçi pazarına evet, oyuncağı orada satmaya hayır.
Lo del mercado sí. Lo de vender el juguete allí, no.
Şimdi oyuncağı, modayı yaratan insanlara ulaştırmalıyız.
Ahora debemos hacer llegar el juguete a una experta en medios.
- Oyuncağı.
- El juguete.
- Benimle konuştu. - Seninle konuştu mu? Evet, bana sosyal hizmet görevlisinin alıştırma yaptırdığı oyuncağı anımsattı.
- Sí, me recordó un juguete que usaba mi trabajadora social para que hiciera ejercicios.
Bu sitelerden birinin, seni desteklemesini sağlarsan oyuncağın kulaktan kulağa yayılır, güven bana.
Hablan de paternidad, escuelas, vida doméstica. Mira, si consigues que de esos sitios te avale, tu juguete se vuelve algo "viral"... créeme.
Oyuncağın popülaritesi ne durumda?
- ¿ Y la popularidad del juguete?
Oyuncağın dedikodusu o kadar yayılmış ki Tüketici Piyasa Araştırması grafiklerine göre internetten verilen ön siparişleriyle beşinci sıraya çıkmış.
El juguete generó tanto ruido que está en 5o. lugar de las listas de consumo en preventa por internet.
Oyuncağıma olan bu ani ilgiden dolayı şaşırmış ve ilgiden memnun kalmış olsam da Çok Hisli Bebek'i para için tasarlamadım.
Bueno, mientras estoy perplejo... Encantado por el interés repentino en mi juguete, no es por el dinero que diseñé a Bebé Sentimientos. No.
Peki ama içimdeki çocuk bana Nestor'un oyuncağını Çin'e yollayıp onu duygusal bir yaratığa çevireceğinizi söylüyor.
Sí, pero, pero mi niño interior está diciendo que lo que tratan de hacer es enviar el juguete de Nestor para la China y convertirlo en una especie de abominación emocional. No ha oído mi oferta.
- Güvenlik raporunu sadece oyuncağın özelliklerini öğrenmek için istedim.
- ¿ Para qué?
Hükümet, bu sabah oyuncağın güvenlik testini geçemediğini duyurduktan sonra toplatılacağı kesin.
¿ De qué habla? Seguro lo retirará luego del estudio de seguridad del gobierno de esta mañana.
- Seks oyuncağıyla masaj yapmam gerekliydi kapanmaması için. Onlar da bunu verdiler.
Tuve que darme masajes con dilatadores para mantener la forma.
Bu partiyi kendi evimde, köleliliğe sınır koyan muhafazakar bir parti olması için kurdum, radikal özgürlükçülerin oyuncağı haline gelsin diye değil.
Fundé este partido en mi propia casa para que fuera conservador y antiesclavista, no un juguete de abolicionistas radicales.
... radikal Cumhuriyetçilerin fanatik özgürlükçülüğünün oyuncağı haline getirdi.
¡... un instrumento del fanatismo abolicionista republicano radical!
Çocuk oyuncağı.
Una pavada.
Theon değerli bir rehineydi, oyuncağın değildi.
Theon era un rehén valioso, no tu juguete.
Çünkü eğer aklındakileri düzeltmemi istiyorsan, çocuk oyuncağı ama yalnızca sen, yalnızca sen kendi kalbine ulaşabilirsin.
Porque, si quieres que arregle su cabeza, facil de peasy Japanesey, pero solo usted... solo usted puede ponerse en contacto con su corazon.
Elimizde insan oyuncağı bulunmuyor. Ama üniversitenin Biyoloji Bölümü sayesinde oyuncağa yakın bir şey bulduk!
No tenemos juguetes humanos pero el Departamento de Biología, ha construido algo parecido :
Çocuk oyuncağı.
Un juego de niños.
Bu sizin için çocuk oyuncağı olmalı.
- Esto debería ser muy facíl.
Kızlarıma bir karaoke oyuncağı aldım ve sabahlara kadar şarkı söylemeye bayılıyorlar.
Compré a mis hijas una máquina de karaoke y les encanta cantar en ella, por toda la noche.
Bu sayılmaz hem! Karaoke oyuncağından bahsetmemiştin hem!
No me dijiste de la máquina de karaoke.
Bizlerse oyuncağız.
Nosotros somos de juguete.
- Çocuk oyuncağı.
- Supongo que será algo facil.