English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ P ] / Parkta

Parkta traduction Espagnol

2,749 traduction parallèle
Bizler kılıksız bir şekilde parkta dolaşırken sizler topuklu ayakkabı giyip bütün gün iyi görünüyorsunuz.
Pueden ponerse tacones y estar arregladas todo el día. Nosotras andamos desaliñadas por el parque.
Bugün parkta oyun buluşması var, tamam mı?
Se verán para jugar en el parque, ¿ no?
Parkta sevgililerinden birini daha ölü bulduk.
Otro más de los gilipollas que la amaron.
Bir Terrakopolus'un Trench Parkta kaybolduğunu bildirdiler.
Tenemos un informe de que un Terrakopolus anda suelto en Trench Park.
Bir keresinde bu parkta kendini John Lennon olarak ifşa eden biriyle tanışmıştım.
Aquí conocí a un hombre que decía ser John Lennon.
Parkta mı yaşıyorsun?
vives en el parque
Neden sokak sanatçıları parkta ya da spada resim yapmıyorlar?
¿ Por qué no pueden los artistas callejeros pintar en el parque o en el spa?
Ama o parkta çeşme de vardı.
Pero esta tenía una fuente.
Parkta hiçbir ipucu bulamadık.
No hay rastros en el estacionamiento.
Evet bize parkta rastladı.
Sí, ella nos vio en el parque.
Basın olayı için beşte parkta olmamız gerekiyor.
Debemos estar en el parque a las 5 : 00 para ese asunto de la prensa.
All-Star programı şehirdeki 35 parkta uygulanıyor. Temel amaç Meclis Üyesi Richmond'ın çete karşıtı mücadelesine destek vermek.
Este programa para adolescentes está en 35 parques de la ciudad y es un componente clave en la iniciativa antipandillas del concejal Richmond.
Bakın, iki kadında aynı parkta, aynı tribünde bileklerinden asılmış olarak bulundu.
Ambas mujeres fueron encontradas en el mismo parque, atadas por las muñecas en las mismas gradas.
Brian parkta konuştuklarımızı düşündüm ve haklı olduğuna karar verdim.
Bueno, Brian, pensé en lo que dijiste en el parque, y he decidido que tienes razón.
Aslinda onunla parkta tanistim.
De hecho, le conocí en el parque.
Aslında onunla parkta tanıştım.
En realidad, lo conocí en el parque.
Ama bazen parkta satranç oynarım.
Pero, a veces, juego al ajedrez en el parque.
Ve size Todd ve Liz'in öğlen, parkta eğlendiğini söyleyebilirim.
Y puedo decirle que Todd y Liz han disfrutado de una tarde en el parque.
Parkta arabamı bulmak otobana çıkma Las Vegas'a kadar çölde 435km sürmek Bellagio Otel'in Fontana barındaki finiş çizgisine kadar Rutledge'ı yenmek zorundaydım.
Yo tenía que encontrar mi auto en el estacionamiento, Ir hacia la autopista, Conducir 272 millas por el desierto hacia Las Vegas,
Bisikletler parkta.
Las bicicletas están en el parque.
Kızın kaybolduğu gece parkta bir partidelerdi.
La noche que ella desapareció, estaban en una fiesta en el parque.
- Parkta ölen madenci var ya hani.
- ¿ El minero que murió en el parque?
Aslında, bugün biraz sıkışığım ama yarın sabah erkenden parkta buluşmaya ne dersin, mesela saat 8?
Sabes, estoy complicado hoy, pero... ¿ Qué tal si nos vemos en el estacionamiento bien temprano en la mañana? Digamos...
Lucky'yi parkta gördüğüm an aşkı ilk hissettiğim andı.
y fue cuando conocí a Lucky en el parque. Fue amor a primera vista.
Barrows Lyle'ın arabasını Molly ve Gail'inkilerle aynı parkta buldu.
Barrows encontró el auto de Lyle en el mismo estacionamiento donde fueron encontrados los autos de Molly y Gail.
Alex'i ara ve bizimle parkta buluşsun.
Haddie, por favor, llama a Alex y dile que se reuna con nosotros en el parque.
- August'la parkta buluşması.
- El encuentro con August en el parque.
Dersler bittikten sonra doğruca kantine iner,.. ... çay içer, yemekler yer, parkta gezmeye çıkardık.
Cuando terminábamos las clases íbamos a la cantina, tomábamos té, comíamos y nos íbamos a sentar al parque.
Belki parkta yürür ya da romantik bir fayton sefası yaparız diyordum.
Pensé que podíamos caminar por el parque. o dar un romantico paseo en carruaje
- Geceleri bazı kediler parkta toplanıyor.
¿ Viste que en la plaza se reúnen varios gatos a la noche?
Tahsilat acentasının parkta bir ofisleri olduğunu sanmıyorum.
No creo que la empresa de cobros tenga una oficina en el parque.
Parkta, pek çok soru işaretinin yanında.
En el parque, justo al lado de una gran montón de preguntas.
Ki bu parkta yaşayan bir bağımlı için biraz garip.
Lo que es bastante sorprendente para un yonqui sin techo, viviendo en un parque.
Burada yaşamakla pis bir parkta yaşamanın arasındaki fark nedir?
Que es diferente aqui que, digamos, vivir en un sucio parque estatal?
- Şimdiyse, Morgan Campbell parkta soyguna uğradığını anlatmıyor ama herkesin onu sevmediğini anlatıyor.
Entonces, eso no hace que lo hayan robado en el parque, pero nos dice que no todos querían a Morgan Campbell.
Yani parkta biriyle mi görüşecekti? Parkta değil.
¿ Así que crees que se supone que iba a reunirse con alguien en el parque?
Moyers, Campbell'in kilisede parayı kutsadığını bilseydi büyük olasılıkla parkta beklerdi. Çantayı alıp, kaçmayı akıl ederdi.
Quiero decir, mira, si Moyers sabía que Campbell estaba en la iglesia bendiciendo el dinero, probablemente estaría esperando en el parque.
Haberlerde gördüğüm şu zengin adamla mı alakalı? Parkta ölü olan adamla?
¿ Esto es sobre ese tío rico que vi en las noticias? ¿ El que encontraron muerto en el parque?
Yedi gün önce polisin ve endişeli aile üyelerinin yaptığı kapsamlı bir araştırma sonrasında genç bir kızın cesedi bu parkta bulundu. - Mitch!
Hace siete días luego de una búsqueda exhaustiva de la policía y miembros de la familia afectados se halló el cuerpo de una adolescente local en este parque.
Cesetle birlikte Griffith parkta nereye geleceğimizi söylüyor.
Esta es la parte donde me dicen que vaya al parque Griffith con el cuerpo...
Seni parkta köpek gibi dolaştıracağım zaman kullanmak için yeni bir tasma.
Es una nueva correa para cuando pasee por el parque como un perro.
Parkta oynarken düştüm.
Yo... me caí de los tubos.
Parkta da yardım etmiş miydin?
¿ Es lo que hacías en los tubos?
Uyuşturucu satıcısını parkta söyledikleri yerde buldum.
El traficante de drogas estaba donde dijeron.
Fakat parkta yaşananlardan sonra notu dışarıya çıkarmaya korkuyor.
Pero después de lo que sucedió en el parque, él teme sacarlo fuera de la oficina.
- Parkta oynuyoruz. Hayvanat bahçesine gidiyoruz. Resim yapıyoruz.
Vamos a jugar al parque, vamos al zoológico, pintamos.
Bir parkta.
En un parque.
Halka açık bir parkta.
En un parque público.
Oto parkta sarhoş olabiliriz, eski günlerin hatırına!
¡ Podríamos emborracharnos en el aparcamiento. por los viejos tiempos!
- Ve bir de neden bu parkta?
¿ Y por qué está en este parque?
Parkta.
En el parque.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]