English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ P ] / Peor

Peor traduction Espagnol

39,138 traduction parallèle
Eğlenceli bir tatil olacağını düşünmüştük ama en berbatı buydu.
Pensamos que serían unas vacaciones divertidas, pero... fue lo peor.
- Daha kötü olmamıştım.
Nunca peor.
Irkçılıktan daha beter.
Es peor que la segregación.
İşlerin daha kötüye gitmeyeceğini nasıl bilebiliriz?
Entonces, ¿ cómo podemos saber si las cosas van a estar cada vez peor?
- Bence işler daha kötü oldu.
Creo que las cosas acaba de conseguir peor,
Anılarını deşip onları kurcalaman, onu suya çarpmasından daha kötü yaralayacak.
Usted desenterrar estas memorias y jugar un poco con ellas va a hacerle daño peor que cuando él golpeó el agua,
- Kulağa olduğundan daha kötü geliyor.
Suena peor de lo que es.
- Sargı bezini değişeceğim.
Podría ser mucho peor. Cambiaré el vendaje de presión.
Kampüsteki en kötü yurt odasında olmanın tek iyi yanı ne biliyor musun?
¿ Sabes? , una cosa buena de tener la peor habitación del campus...
Bizi hapsetmek için daha iyi bir yer olamazdı.
No puedo imaginarme un lugar peor para dejarnos tirados.
Aslında en kötü buluşmam bu değil.
En realidad no es la peor cita en la que he estado.
Evet, kabadayılık en kötüsü.
Sí, el abuso es lo peor.
Yani diyorsun Ki ben olmak ölü olmaktan beter?
Dices que es peor ser yo que estar muerto.
Ağzımı her açtığımda benim için daha kötü oluyor. Meghan.
Cada vez que abro la boca, es peor para mí.
Kanıt olmadan daha kötü göstermek istemedim.
No quería hacerla parecer peor sin pruebas. ¿ Y qué?
Onları daha kötü bir yere gönderecek başka bir dilek dilemesine ne engel olacak?
¿ Cómo evitamos que con otro deseo la envíe a un lugar peor?
Ne kadar vakte? Tüm milisleri kontrol etmek için en kötü ihtimalle 72 saat.
- En el peor de los casos... 72 horas para asegurar a todos los miembros de la milicia.
- Olduğundan kötü görünüyor.
Parece mucho peor de lo que es, señor.
İnsanlar hakkında iyi düşünmek istiyoruz ama bazen çare bırakmıyorlar.
Podemos no querer pensar lo peor de las personas, pero algunas veces no nos dejan opción.
Belki de sen en kötü mülakatçısındır.
Quizá tú eres el peor entrevistador que hay.
Ya da daha kötüsü.
O algo peor.
Sen düşündüğümden daha da kötüsün.
Eres mucho peor de lo que pensaba.
Fakat onun ve diğer avlanan ebeveynler için yolculuğun en zor kısmı hala önlerinde.
Pero para él, y para el resto de padres aquí, lo peor del viaje está por llegar.
Daha da kötüleşecek, çabucak.
Irá a peor... rápidamente.
En kötüsü de ne biliyor musun?
¿ Sabes la peor parte?
Bishop Correctional kötünün de kötüsü.
La penitenciaria Bishop alberga a lo peor de lo peor.
İyi, daha da kötü oluyor.
Dios, se pone peor.
Evet, bazı veliler berbat.
Sí, esos padres son de lo peor.
Hayır, çünkü kontrolümü kaybettim, Emme, o berbat sınıfta tıkılıp kaldı.
No, digo, solo porque perdí el control, ahora Emme está estancada en la peor clase de inicial.
Veya beterinden.
O peor.
-... riski alıyorsun ama.
- y hacer las cosas aún peor.
Ya da o sana daha beter bir şey yaptı ve keyifli bir anını kolluyor.
O ha hecho algo incluso peor que tú y quiere que estés de buen humor.
Durum düşündüğünden daha vahim.
Es peor de lo que crees.
Tanrı şahidimdir ki, ona inandım ve... Daha kötüsünü yaptığını düşünmeliymişim. O kızları sinsice izlediğini diğer sapıklarla buluştuğunu ya da kızların resimlerini paylaştığını...
Dios me asista, le creí y... tengo que pensar que hacía algo mucho peor, que acosaba a estas chicas o preparaba encuentros con otros pervertidos e intercambiaba fotografías...
Burası berbat bir yer.
Este lugar es de lo peor.
Novak içlerindeki en kötü avcıydı.
Novak era el peor agresor de todos ellos.
Ev arkadaşları dost canlısı değilse otostopçular onlardan da beter.
Si los compañeros son hostiles, los autoestopistas son aún peor.
Ama bu yaptıklarından sonra, eğer o astronotların başına bunun gelmesine izin veriyorsa, o zaman onu hiç tanımıyormuşum.
Pero después de lo que tuvo que pasar, si está dispuesto a hacerles algo incluso peor a esos astronautas, es que no le conozco en absoluto.
En az altı defadır bunu yapıyorsun.
Tal vez algo peor. ¿ Cómplice de qué?
Bu, Eğlendirici Cedric'in eğlendirici oluşunu kabul ettiğim zamandan bile daha kötü.
Esto es peor que cuando tuve que admitir que Cedric el animador es realmente entretenido.
Şu an kendimin en azılı düşmanıyım.
Y ahora mismo, soy mi peor enemigo.
En kötü olasılıkla, bu sinsi hastalığı iyileştirmeye yönelik büyük bir adım atmış oluruz.
En el peor de los casos, este es un gran salto hacia la cura de esta enfermedad insidiosa.
Flynn mi daha kötü Rittenhouse mu bilmiyorum.
Mira, no sé qué es peor, Flynn o Rittenhouse.
Durum daha ne kadar kötüye gidebilir ki?
¿ Se puede poner peor el día?
Kardeşini hatırlıyor olmak senin için çok zor, benim için en kötüsüyse, annenin hiç hatırlamıyor olması.
Por duro que resulte para ti recordar a tu hermana, lo que a mí me parece peor... es que tu madre no lo haga.
Belki de daha kötüsü, batmayaklık.
O incluso peor, arenas quietas.
Zarar görmesini hiç istemem. Ya da daha kötü bir şey olmasını.
Y no quiero verle herido, o algo peor.
Onu zaten denedik. Şimdi daha kötü görünüyor!
Hice eso. ¡ Hizo que se vea peor!
- Bu durumu ucuz atlattık.
Es un alivio que no haya sido peor. Tiene razón.
O zaman bu daha da kötü, değil mi?
Eso es aún peor, ¿ verdad?
Ya da daha kötüsü olabilir.
- O peor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]