English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ P ] / Picnic

Picnic traduction Espagnol

1,671 traduction parallèle
Bir pikniğin kalıntılarını buldun ama Robin Hood'u bulamadın!
Encontró los restos de un picnic. - ¡ Pero nada de Robin Hood!
Komik olmaya çalışmıyorum fakat onu piknik yapmaya mı getirdin?
No intento ser gracioso pero... ¿ lo trajiste aquí para un picnic? Lo necesitamos.
Partide mi sanıyorsunuz kendinizi?
¿ Un maldito picnic?
- Kim pikniğe gidiyor?
- ¿ Quien tendrá un picnic? - Yo.
Uzun zamandır pikniğe gitmemiştim.
Ni recuerdo cuándo fue la última vez que tuve un picnic.
Ama şimdi karım pikniği yapamıyor.
Y ahora Kim no puede tener su picnic.
- Olmaz be. Pikniği yapabilmemiz sadece birkaç yüz dolara lazım bana. Önümüzdeki hafta gene para alacak, borcumuzu kapatacağız.
Mira, sólo necesito un par de cientos de dólares para poder tener el picnic la semana próxima le pagarán de nuevo, estaremos al día y no se enterará.
Kim'in pikniği ne oldu?
¿ Cómo salieron las cosas con el picnic de Kim?
Dinle, haftaya paramız gelecek Borcumu öderim.
Escucha, tendremos dinero la semana próxima. Sólo disfruta de tu picnic y de tu muñeco. Te lo devolveré.
Ama karşındaki sadece yalancı hayvanın teki. Güzelim pikniğini bir bebekle mahvetti.
Pero sólo hay un imbécil mentiroso con un muñeco que arruinó tu bonito picnic.
Hey Boo Boo. Bakalım sepetimizde neler var.
Oye, Bu Bu, veamos lo que tenemos en esta canasta de picnic.
13,000 dolarlık bir randevudan ne beklediğini tam olarak bilmiyorum. Ama piknik yaparız diye düşündüm.
No estoy seguro que clase de cita esperas por $ 13,000... pero estaba pensando en un picnic.
Bir piknik sepeti hazırladığıma inanamıyorum.
No puedo creer que llené una canasta de picnic.
Bir piknik sepeti satın aldığıma inanamıyorum.
No puedo creer que compré una canasta de picnic.
Bu onun ilk pikniği değil.
Este no es su primer picnic.
Bunun anlamı, hizmetliler yemeği masaya direk bırakmak yerine, masanın etrafında dönerek yemekleri dağıtacaklar. Piknik yapar gibi.
Todo esto significa que es el servicio quien pasará cada plato en vez de poner toda la comida en la mesa al mismo tiempo, como si fuera un picnic mukluk.
Ama Taylor bu işi kurcalamayacak mı sanıyorsunuz?
¿ Pero no creen que Taylor hará un picnic con esto?
Sıcak yorgunluğundan. 4 Temmuz pikniği.
- Golpe de calor, picnic del 4 de Julio.
En güzel randevusunun sahildeki piknik... olduğunu söylüyor.
Dice que esa fue la mejor cita. El picnic en la playa.
Orada piknik masaları var.
Hay unas mesas de picnic.
Bir keresinde kilise pikniğinde biri, altı acılı yumurtadan birer ısırık alıp tabağıma koymuştu.
En el picnic de la iglesia alguien mordió seis huevos duros y los puso de nuevo en la bandeja.
Eğer bir gün benimle mezarlığa gelmek istersen... belki dördümüz beraberce bir piknik yapabiliriz.
Si quieres venir conmigo al cementerio alguna vez... tal vez los cuatro podamos hacer un picnic.
Eğer Jellystone parkının civarında yaşasaydım, bir ayı kostumüm ve piknik sepetim olurdu.
Si viviera cerca del Parque Jellystone tendría un disfraz de oso y una canasta de picnic.
Çok güzel bir piknik sepeti.
Es una bonita cesta para picnic.
Bir piknik oluşturabiliriz.
Podríamos hacer un picnic con eso.
Fırında yengeç.
Picnic en la playa.
Sahilde güzel bir pikniğe gidiyoruz ve beni buraya ne için getiriyorsun, çeteye kabul için mi?
Vamos a un picnic en la playa encantador, y después me traes aquí ¿ a qué? ¿ Me vas a iniciar en una banda?
Beraber pikniğe, maçlara gideriz.
Hacemos picnic, vamos a partidos de béisbol.
Bak, bu karavanlı adam bir kaç tahtası eksik birine benziyor.
Mira, ese tío de la caravana parece como si le faltaran un par de sandwiches para su picnic.
Bak, önce boşanma gerçekleşti. Sonrasında bıçaklanmak da tuz biber ekti. Ve şimdi Doakes'in meselesi de olunca...
Mira, primero fue el divorcio, después de ser apuñalado no hubo picnic, y ahora esto de Doakes...
Geçen hafta piknik yapmak için durduğumuz yer.
Donde nos quedamos para un picnic la semana pasada.
Birkaç yıl önce bir piknikteydik.
Fue el picnic de hace unos años, ok?
Tanani, ya Amerikan yerlilerine uygulanan baskıcı politikayı protesto etti diye, ya da şirket pikniğinde patronunu bıçakladı diye... ... hapse girmişti. Cevap, sorduğunuz kişiye göre değişiyordu.
Dependiendo de a quién le preguntaras mi pareja, Tanani estaba en prisión ya sea por protestar contra el trato opresivo para con los americanos nativos o bien por apuñalar a su jefe en el picnic anual de la compañía.
Biraz piknik yaparız. Eğlenceli olacak!
Teniendo un hermoso y pequeño picnic.
Çünkü dün geceki plaj partisinde herkes ondan söz ediyordu.
-... en el picnic en la playa. - Somos fugitivas. harás que nos atrapen.
Dışarı çıktığında da orada bir piknik yaparız!
Y cuando salgas, podemos tener un picnic allí.
Yarın pikniğe gidiyoruz.
- Mañana vamos de picnic.
Oğlanlar yarın pikniğe gitmek istiyor.
Los niños quieren ir mañana de picnic.
- Hayır. Piknik iptal edildi.
El picnic se ha cancelado.
Siz pikniğe gitmiyor muydunuz?
- ¿ No ibais a un picnic?
O bir piknik sepeti kızarmış tavuk, bir şişe likör, ve şansım varsa Michael Bublie den bir imza...
No, es una canasta para picnic. Pollo frito, una botella de Merlot y un perrito para autógrafos por si tengo suerte.
Evet, piknik gibi.
Si, es como un picnic
- Manzanar piknik yeri değildi.
- El Menzanar no era un picnic.
Bethnal Green mezarlığında piknik yapıyor. Dahice!
Está en el Cementerio de Bethnal Green, haciendo un picnic. ¡ Genial!
Cumartesi aksami ailece piknik yapacagiz, katilmak istermisin?
¿ Quieres acompañarnos el sábado? Haremos un picnic familiar.
Kim piknik yapmak ister?
¿ Quién está listo para un picnic?
Pikniğe saldırmışlar.
Nos atacaron durante un picnic.
Çocukları bulan korucu deyim yerindeyse bütün piknik örtüsünü yıkamış.
El guardia que halló a los jóvenes juntó todo en una manta de picnic.
Ateş başında
Planeará un picnic íntimo...
Piknikteki Bayan Şey Şey'den bahsediyorum.
Hablo de la Srta. Culín Culín del picnic.
Sen de kolay birisi değilsin.
Usted no es un picnic, tampoco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]