Primordial traduction Espagnol
392 traduction parallèle
Güvenliğiniz çok önemli.
Tu seguridad es primordial.
- I'm betting an awful lot on that, Plank.
- Es primordial.
Su bu kamplarda hayatiydi ve giderek büyük bir problem haline geliyordu.
El agua es primordial en estos campamentos y empezaba a ser un gran problema.
Biz söz konusu olduğumuzda, fon müziği hep önce gelir.
En nuestro caso, la música de fondo siempre es lo primordial.
Ve öğrenciler, bir kez daha yineliyorum, en önemli gereklilik hızdır.
A los estudiantes les recalco la primordial necesidad... de la rapidez.
Ama benim ülkemde, yapılması gereken ilk şeydir.
Pero en mi país es una cuestión primordial.
İlk hedef :
Blanco primordial :
Eğer bu süratle yakıt kaybetmeye devam edersek, kalan 38 dakika bizi ana hedefimize dahi götürmeye yetmez.
Si continuamos perdiendo combustible a este ritmo, en los próximos 38 minutos no llegaremos ni al primordial.
Lordumuzun da fark edeceği gibi, çok önemli bir şey olmadı
Como Su Señoría notará, no hay nada primordial en la bandeja.
Merkezi Hafıza Alfa 60 ile olan mantık örgütleniminde başlangıçtan beri oynadığı rol neticesinde böylelikle adlandırılmış oldu.
La Memoria Central es llamada así a causa del papel primordial que juega en la organización-lógica dentro de Alpha 60.
Riemeck'in tüm sırlara haiz olacak şekilde genel sekreter olmasını tavsiye eden kimdi?
¿ Ese comité primordial que coordina todas nuestras medidas de seguridad? ¿ Quién propuso que Riemeck debía ser secretario del presídium con acceso a todos sus secretos?
Gordon... önce, en sonunda, ve hepsinden önce, sağ salim döneceksiniz.
Lo primordial es que regrese sano y salvo.
Bu şekilde, içimde saklı öz ortaya çıkıyor ve ilkel benliğimi sosyolojik tuzaklara düşmeden doğrudan tuvale yansıtıyorum.
De esta forma, mi esencia interior se revela... y quedo expuesto al lienzo... en relación directa con mi estado primordial... sin trampas sociológicas.
Kaptan Christopher'i geri göndermemiz gerekiyor ama birçok da sorun var, en önemlisi geriye döndüğünde bunu nasıl açıklayacak.
El retorno del capitán presenta varios problemas. El primordial es la explicación de su vuelta.
- Yapılacaklar listesinde öncelik bunun.
- Averiguarlo es primordial.
Otoriteyi, doğuştan gelen seks gücüyle sağlıyorlar.
Dotan la autoridad con el poder primordial del sexo.
Benim yaşımda, dinlenmeniz gerekir.
A mi edad, dormir es primordial.
Yoldaşlar, sorun raporlarda ve belgelerde ortaya konulmuştur.
Adelante, por favor. Camaradas, el núcleo... lo primordial del asunto... aparecía perfectamente explicado en la documentación de la comisión... y también en las declaraciones de los camaradas secretarios.
Başlangıç gibi.
Es casi primordial.
İlk derken, "çağlar öncesi" anlamında mı?
¿ La primera en el sentido de primordial?
Ama evet, bu doğru. Gelecek için çok iyimserim... ve Thorn'un bu konuda üstün bir rol oynamasını istiyorum.
Pero sí, es verdad, en realidad soy muy optimista con respecto al futuro y quiero que Thorn juegue un papel primordial para alcanzarlo.
Birincil önemi sembolik.
Su importancia primordial es simbólica.
Aslını söylemek gerekirse, ki elzem olan budur, teessür, büyük hedef düşünüldüğünde teferruat olarak kalır.
Pero, a decir verdad, que es primordial, lamentarse es una nimiedad si se considera el gran plan.
Zira masumiyet ve mutlak erdem halkın bekçiliğinden... kuşku duyamaz ve duymamalı.
La inocencia, virtud primordial no debe ni puede temer a la vigilancia pública.
Hey, nasıl kestiğine dikkat et Bu iş kritik! Sakin ol.
Fijese como corta eso, es primordial
İnsan doğası hakkındaki en temel şeyden haberi yok.
No sabe qué es lo primordial en la naturaleza humana.
Bilim adına olabilecek en kötü şey sistemin en önemli şey olmaya başlamasıdır.
Lo peor que puede ocurrir en nombre de la ciencia... es cuando el sistema se convierte en lo primordial.
Senin başIıca algılaman, hayalini yaşatan, görmek.
El sentido primordial que alimenta tu sueño es la vista.
Wakefield hava üssüne sadece 4.5 mil uzaklıkta.
De la base aérea de Wakefield. Y seria un objetivo primordial.
Bizim esas gerçekliğimiz, tüm hayatla özdeşleşmemizde ve... bir olmamızda.
"Esto es lo primordial" Sientes eso. ¿ Te ha pasado? - Todas las veces.
Önce güvenlik.
- La seguridad es primordial.
Arından, bir insandan geriye sadece gri bir deniz kaldığında, tanrıların başı, belki bir hayvan belki de ağaç Yaratıcı korkunç rüzgarı içiyor ve uykuya dalıyor.
Entonces el Dios primordial, cuando sólo queda un mar gris sin hombres árboles o bestias el Creador bebe el viento atroz y se duerme.
... ilkel sürüngen.
... reptil primordial.
Ve bizle, Hong Kong'daki Kraliyet polisin bu temel önceliğimizdir.
Esta lucha es primordial para la Real Policía de Hong Kong.
Bizim ve diğer büyük stüdyoların topluma karsı bir sorumluluğu vardır... Sinema sanatının devamı için çalışmak... ilk görevimiz olmalıdır.
Nosotros, junto a los otros estudios, tenemos la responsabilidad... de mantener el arte del cine... como nuestro mandato primordial.
"İlkel anlayışımız olması gerekeni olmalı diye görür."
En la compasión primordial que siempre tiene que ser el haber sido.
Gerçek konuya dönelim ; çocuklar.
Ahora hablemos del asunto primordial...
Dağlardaki bu yerel toplumda zihinlerdeki soru şu :
En este pueblo sigue sin respuesta la pregunta primordial :
Cesur olmalı!
¡ Es primordial!
- Tanrım. David, anlamlı her şey açıklanamaz bir formdadır. Dilden çok daha öncelikli bir şey bu.
Lo trascendente suele ser inexplicable y más primordial que el mero lenguaje.
Halkınızdan sağlıklı birini muyane etmek bana yeni bilgiler verecek.
Examinar a uno de su gente en primordial condición me da una línea de fondo.
Evet ama sonuçta yine Al Bundy olarak kalacaksın.
Sí, pero lo primordial es que todavía serás Al Bundy.
Fakat bizim birincil sorumluluğumuzun konukçuya karşı olması gerektiğini söyleyecek ilk kişi Jadzia olacaktır.
Jadzia sería la primera en decirle que nuestra responsabilidad primordial debe ser para el simbionte.
Bir çeşit hızlı çalışan temel karışım.
Es como una sopa primordial instantánea.
Bu yüzden isminizi gizlemeniz çok mühim bir hale geldi.
Por eso era primordial para usted mantener su identidad en secreto.
Raporun hayati önem taşıyor..... çok önemli.
Su informe es vital... primordial.
Tepkisi çok ilkel.
Es primordial.
Şimdilik ana hedefimiz Sheridan değil.
Por ahora, Sheridan no es el objetivo primordial.
Korku, bilinen en ilkel biyolojik tepkidir.
El miedo es el mas primitivo y el más primordial de las respuesta biológicas.
Ama Nil asıl gerçek olan odur.
Pero el Nilo es el elemento primordial.
Bunlar onun göğüsleri.
Cumplen una función primordial en la crianza de los niños.