Quebrada traduction Espagnol
352 traduction parallèle
Paula, babasının şu tepedeki ağaçlardan birini devirdiğini, ağacın uçurum boyunca devrildiğini ve bir köprü oluştuğunu söylüyor.
" Paula dice que su padre tumbó uno de los árboles en ese montículo para que cayera sobre la quebrada y formara un puente.
Neredeyse ikiye ayrılmış.
Está quebrada.
- meteliksizim ve evde tutuklu kaldım.
- Quebrada, en bancarrota.
Pyramid Creek'te yolun kenarında yer alan ufak bir kulübede buluşmayı kararlaştırmıştık.
Habíamos acordado reunirnos en una casita de la quebrada.
Dışarıdan gelen... ilk rüzgarın dokunuşunu hissetmek Yükseklerden aşağı doğru gelen... şu karyağışının habercisi.
Te quedas fueras y... sientes el mordisco del primer viento que baja de lo alto de la quebrada... prometiendo nieve.
Yaşlı Pete ile bir kere ayrılmıştık birbirimizden kışın.
Pasé el invierno con el viejo Pete arriba en la quebrada. Un tipo intratable.
Kertenkele kuyrukları, domuz kulakları, salamura edilmiş tavuk taşlıkları, şimdi senin gözlerinle benimkiler birbirine dolanacak, seninkiler bozulacak, sen benimsin!
Más hondo... Colas de lagartos, orejas de cerdo, cogotes de pollos en salmuera, tus ojos y los míos entrelazados, tu voluntad quebrada, ¡ Eres mío!
Keşke belim kırık olarak cehennemde koşsaydım.
Desearía estar en el infierno con la espalda quebrada. Lo siento.
- Nasıl yardım edebilirim?
La i la idea mi pierna está quebrada. ¡ Oye, Ricardo!
Sizi mahvetmeye çalışmıyoruz.
Y ahora él está confinado en cama Con una pierna quebrada.
Mutluluk çizginiz çok parçalanmış görünüyor.
Su línea de la felicidad está muy quebrada.
Daha sonra Quebrada Oscura denilen sıradağlara yakın bir yerde bulundum.
Después otro me llevó hasta cerca de la Quebrada Oscura en la cordillera...
Meteliksizim.
Estoy quebrada.
Onurlu bir kadın dizini kırar, evde oturur!
"La mujer honrada : pierna quebrada y en casa."
Bileğiniz kırıldı mı yoksa burkuldu mu?
¿ Fue una torcedura, una muñeca quebrada?
Onun bileğini kırdığı film.
Es buena. Es aquella donde él tiene la muñeca quebrada.
Dallas'lı bir kadın yargıç... heyecandan titreyen bir sesle, yeni başkana yeminini tekrarlattı.
Con voz quebrada por la emoción, una juez de Dallas le ha tomado juramento oficial.
- Kırılmadı ya?
No está quebrada, ¿ o sí?
Sanırım burnum kırıldı ama sorun değil.
Está bien. Está quebrada, no importa.
Bir halt göremedim. Ölü bir adam ve kafasında koca bir yarık.
Yo no vi nada, solo un hombre muerto y su cabeza quebrada.
Jaspers ve Baker'ı alarak vadinin batısındaki Solomon Geçidi'ne git.
Lleva a Jaspers y a Baker al lado oeste de la quebrada del Paso de Solomon.
... Birtakım kişler bizden sızdırılan bilgilerin Kaynağını burdan almış olabileceğini söylediler.
Me han dicho que mi seguridad puede estar siendo quebrada desde aquí.
3 çocuğu ve fabrikası kaybedip ailesinin yanına dönmek zorunda kalan ve açlıktan ölen şu dul adam için çıldıran kadını düşünsene.
Vos sabés que las mujeres... se matan por un viudo muerto de hambre, con la fábrica quebrada con 3 hijos... que tuvo que volver a vivir a la casita de los viejos
Atlayıp bir ağaca veya deliğe düşecektim Bütün kemiklerim kırılacak ve bir çukurun başında..... kırık bir boyunla aynasızların gelmesini bekleyecektim.
Quiero decir, fue mejor que saltar y darme contra un árbol o un poste... y terminar destripado en una cuneta... con la cadera quebrada esperando a la tira.
Haydi ama meteliksizim, İhtiyacım var. 15 pound.
Vamos, estoy quebrada. Necesito 5 libras.
Param kalmadı.
Estoy quebrada.
Yeni bir şiir yazdım.
Escribí un nuevo poema. Lo llamé "Luna Quebrada."
Merhaba, adım Rebecca size servis yapmak benim için bir zevktir.
Hola. Mi nombre es Rebecca... ( voz quebrada ) : y será un placer servirle.
- Evet, çok güzel kırılmış.
- Si, muy quebrada.
Öylece duruyordu hiçbir şey söylemiyordu çökmüş gibi görünüyordu!
Aquí estaba, no decía nada, parecía una mujer quebrada!
Ruhum dipsiz, kara bir uçurum... beynim karmakarışık bir labirent gibi.
Mi alma es una quebrada negra sin fondo mi cerebro como un laberinto desordenado.
Sanat öğrencileri, iflastan sonraki satışlar.
Clases de arte, subasta de masa quebrada.
- Çarpıldın mı?
Mi pantalla estaba quebrada, intenté reparar los cables sueltos, pero cuando la conecté se iluminó como un árbol de Navidad. ¿ Tomaste un choque?
Ben Yahudiyim, boşandım, kalçam kırık ve kanserden ölüyorum.
Soy judía y divorciada. Estoy quebrada y muriendo de cáncer.
Bence iflastayken almalıyız.
Compramos una empresa quebrada.
En azından Fugate'in zamazingosunun kırık parçaları elimide.
Bueno, al menos tenemos los pedazos de la cosa quebrada de Fugate.
- Kırık cam.
- La ventana quebrada.
Bay Zimm'in çenesi kırık ve boynunda zedelenme var.
Bien, aquí vamos. Parece que el Sr. Zimm tiene quebrada la mandíbula, traumatismo cervical y fracturas en las manos.
Eğer kırılırsa yok olmuş olurlar.
Una vez que esté quebrada... estarán acabados.
Kırık bir baston gibi.
¡ Es como una ramita quebrada!
Kesilmiş, parçalara ayrılmış ve bir kutuya doldurulmuş.
Fue quebrada, cortada en pedazos y empacada en una pequeña caja.
Basınç dayanma bölmeleri kırılıyor.
Armadura Anti-presión quebrada.
Dereye gitmek ister misin Marty? - Tabii.
Marty, que desea bajar a la quebrada?
Yeni evli Dennis Hasset'in aklından o an birçok şey geçti... bu bir mucizeydi... kırılmış bir şey, bir trajediydi... bir rüyaydı.
El recién casado Dennis Hasset pensó varias cosas a la vez : Que era un milagro... una cosa quebrada... una tragedia... un sueño.
Fabrikalar kapanıyor İyi işler nereye gitti?
Con la fábrica quebrada Los buenos trabajos se acaban
Parası yok.
- Mami está quebrada.
Hayır, kolum kırıldı... Dokunma!
No, mi pierna está quebrada- - No, no la toquen.
Kırık bir ODN hattı... kayıp bazı şahsi eşyalar... hasarlı bir tarayıcı rölesi.
Una línea quebrada de ODN, algunos artículos que se extraviaron... daños en los exploradores.
Cow Creek'in orada!
¡ Por la quebrada!
Yok mu?
¿ Quebrada?
Ve en müflisi.
Y la más quebrada.