Running traduction Espagnol
134 traduction parallèle
Koşan Kurt...
Running Wolf...
Koşan Kurt adlı çocuk...
Queremos comprar a un chico llamado Running Wolf.
Şimdi daha büyük bir hayal kırıklığı yaratıyorsun Koşan Kurt Wringle'ın oğlu diyorsun... -... ama hiç kanıt yok.
Y ahora quiere hacer pasar a Running Wolf por el hijo de la señora Wringle cuando no hay pruebas de que sea su hijo.
Koşan Kurt'u bir ata bağlayıp getirdiler.
Running Wolf vino atado a un caballo.
Deve yarışındaki Dean Martin'e benzemekten ibaret.
Es solo para parecer Dean Martin en "Some Came Running".
O aptal tipiyle isterse kendini uçurumdan aşağı atsın.
She can go take a running jump, with that stupid look of hers.
"No use in your running or screaming and crying..."
"No use in your running or screaming and crying..."
Marathoners Are Running The Honorary Round
Subtítulos : Vozidar
Evrenin icinden gelin elektrikli testere calisiyor vahsice cennete gelin final icin iste davetiyeniz
Come across the cosmos Chainsaw running wild Come into the heavens
And it ceases to interest the masses... when citizens can no longer take part... in the running of the state.
Y deja de interesar a las masas... cuando los ciudadanos han dejado de participar... en la gestión del Estado.
Ben defanstaydım.
Yo era running back. Nos teníais amargados.
Koşu, bilek güreşi, box...
Running, wrestling, boxing...
We're running low.
Nos quedan pocas limpias.
Sonra flaş royal ( running flush? ), kent ( run? ), flaş ve sonra da döper ( pair?
Después la escalera real, la común, color y un par.
- Hayır o defanstaydı.
- Él es un running back.
Washington'ın koşucusu Malcolm Lamont konuştu.
Ese era Malcolm Lamont, el running back de Washington.
Şef Koşan Benekli At. Ve diğeri de Carlos Ramirez.
Jefe Running Pinto y Carlos Ramirez.
Running around naked?
Corriendo desnudo?
Running the bypass.
Ejecutando el puente.
Demek istediğim, o.j. Is no less of a running back, right?
OJ no es menos jugador de fútbol, ¿ no?
Hafta sonu 2 dolarlık sinemada "Silent Running" oynuyormuş.
Han echado "Las naves misteriosas" este fin de semana.
- "Silent Running" filmini bildiğimi sanmıyorum.
- Creo que no sé cuál es.
"Silent Running" filmini aldım.
He alquilado "Las naves misteriosas".
ILM'yi John Dykstra denetliyor kamera efektlerini de "Silent Running" gibi projelerde çalışmış Douglas Trumbull ve ekibi idare ediyordu.
El supervisor de ILM era John Dykstra... un cámara de efectos que trabajó con Douglas Trumbull... en películas como Naves misteriosas.
Kızıl Mızrak'ı arıyorum. Beyaz Karga'nın oğlu, Koşan Tilki'nin torunu.
Busco a Red Lance, hijo de White Crow, nieto de Running Fox.
Köpek Yıldızı'nın kardeşi Koşan Tilki savaş çağrısına yanıt verdi Ve büyük savaşçıyı köyünde konuşmaya davet etti.
El hermano de Dog Star, Running Fox, respondió el llamado a la lucha e invitó a los grandes guerreros a hablar a sus pueblos.
Kardeşimiz Koşan Tilki kabileyi terk etti. Çünkü beyaz adamın yöntemlerini öğrenmezsek onlara direnemeyeceğimize inanıyor.
Running Fox, nuestro hermano, dejó la tribu ya que cree que si no aprendemos las costumbres de los blancos, no seremos capaces de resistirlas.
Koşan Tilki'nin cesaretleri ve yetenekleri için seçildiğini biliyordu.
Dog Star y Running Fox, fueron elegidos por su aptitud y valentía.
Bizon avcıları, Koşan Tilki ve Köpek Yıldızı iki kıza göz koymuştu. Ama kendilerini koşan bizonlardan çok daha tehlikeli birine kanıtlamaları gerekiyordu.
Los saltadores de búfalo, Running Fox y Dog Star, tenían los ojos puestos en dos hermanas, pero debieron demostrar su valor frente a un oponente más peligroso que espantar búfalos.
Onu Koşan Tilki'yi ve inançlı olanları tedavi etsin diye Bizonun Sevdiği'ne verdi.
Se la dio a Loved by the Buffalo para que curara a su hermano Running Fox y a cualquiera que creyera.
Koşan Tilki, nedir o?
Running Fox, ¿ qué es eso?
# We were running for the money and the flesh ( Peşindeydik paranın ve tenin ) #
# # Corríamos por el dinero y la carne # #
# I've been running through ( Tükettim ) #
# # He estado corriendo # #
Bu Andy Prather. Süvariler'in orta saha oyuncusu. Kesinlikle ateşlilerin ateşlisi.
Este es Andy Preeder, running back de los Chargers definitivamente el tío mas bueno entre los mas buenos.
RUNNING WILD
"CARRERA SALVAJE"
- "Running to Stand..." - U2.
- "Running to stand..."
- "Running with The - -" - Van Halen! "...
- "Running with the Devil".
Koç Taylor, Saracen'ın, topu etkileyici koşucuları Smash Williams'a geçirmesini ümit edecek. Tabii Pathers'ın maçı kazanmak için bir şansının olmasını istiyorsa.
El entrenador Taylor tiene la esperanza que Saracen pueda enviar la bola hacia las manos de su sobresaliente running back Smash Williams, si los Panthers quieren tener una oportunidad.
Bir "koşucu" gibi koşabiliyor ve çok iyi pasları var.
Tiene buenas piernas. Corre como un "running back". Y sabe lanzar el balón.
Yapacağım şey şu ; oyun kurucudan kurtulacağım ve dört "koşucu" oynatacağım.
Lo que voy a hacer es... Me voy a ver libre del quarterback, y voy a poner cuatro running backs, y hacer un montón de reversos.
Bu gördüğün çocuk, Teksas'ın en iyi "büyük koşucu" larından biri, tabii beni dinlediği zamanlar.
El es uno de los mejores running back del estado de Texas, cuando me presta atención... -...
- Yapma Koç. - Ama dinlediğinde, felaket bir "büyük koşucu". - Doğru mu bu?
- Es un tremendo de un running back - ¿ De verdad?
* so I'm running away * - Bu da ne böyle?
# entonces me escapo # - ¿ Qué significa eso?
* I'm running away *
# Estoy huyendo #
Oyun kurucu Matt Saracen, ligin en iyi koşucularından "Smash" Williams ve saldırgan büyük koşucu Tim Riggins.
El quarterback Matt Saracen, el running back anotador "Smash" Williams, y el implacable fullback Tim Riggins.
Gördüğüme eminim... Oyun kurumuzla, yıldız koşucumuzun geçen gece Daggon Sahasının ortasında yumruk yumruğa kavga ettiğini gördüğüme eminim.
Creo que vi... a nuestro quaterback y a nuestro running back estrella... dándose de puñetazos al terminar el partido... la otra noche en medio del jodido campo de football.
Böyle dikilip durursan, koşucunu öldürtürsün.
Si te quedas ahí parado vas a hacer que maten al running back.
Erkeklik yapıp kavgadan kaçtım.
# I've gone reputational # running from a fight
- l don't like running away.
- No me gusta huir.
Yeah i'm running out of friends Annem biliyor, öğrenmiş.
Lo sabe.
Running back olmasına rağmen aynı zamanda iyi bir receiver da!
¡ No podrás escapar!