Sadie traduction Espagnol
1,622 traduction parallèle
Böylece fazla sorumluluk almak zorunda kalmıyorum, Sadie.
Así yo no tengo que tener demasiadas responsabilidades, Sadie.
Sadie, erkekler hakkında öğreneceğin çok şey var.
Sadie, tienes mucho que aprender de los hombres.
Sadie'den Çiçekler, ben Sadie.
Flores de Sadie, habla Sadie.
- Sadie'nin babası... Sempatik.
- El papá de Sadie es extrovertido, es realmente...
Sadie'ye bak ve şu cümleyi tamamla :
Mira a Sadie y completa esta oración :
Sadie.
Sadie.
Sen rahat konuşamıyorsun, nasıl konuşulur ona gösterelim haydi.
No te sientes cómodo. Déjame mostrarle cómo se hace, Sadie.
- Hayır. Hayır.
- No, Sadie.
Sadie. Egzersiz diye şınav çekmeye denir.
Las flexiones son un ejercicio.
Yani, bu adam hasta ve Sadie'ye anlatmak için dayanamıyorum. - Duyunca çıldıracaktır.
Ese tipo es un enfermo, y me muero por decírselo a Sadie porque se va a enfurecer.
- Sadie'ye söyleyemezsin.
Espera. No puedes decírselo a Sadie.
Sadie, benim evliliğim kötüye gitti.
Sadie, mi matrimonio fracasó.
O araba kullanırken sen de Sadie'nin gözleri olacaksın.
Tú lo harás. Serás los ojos de Sadie mientras maneja por la ciudad.
Harika, Sadie.
Excelente, Sadie.
Gazla, Sadie.
Acelera, Sadie.
- Carlisle'ın her şeyle ilgisi var.
¿ De qué estás hablando? - Carlisle tiene todo que ver, Sadie.
İçinde olduğun durumu göstermek için Sadie ile arandaki iletişim bağlarını yaratmaya çok gayret ettim.
He trabajado muy duro para crear líneas de comunicación entre Sadie y tú para que sepan lo que les espera.
Bak, yanlış anlama çünkü Sadie iyi biridir, onu severim ama denizde bir sürü balık var.
No tomes esto a mal, porque Sadie es linda, me gusta mucho pero hay muchos peces en el mar.
- Sadie, benim.
- Sadie, soy yo.
- Anlamıyorsun.
Sadie. No entiendes. Estoy...
Sadie?
¿ Sadie?
- Sadie?
- ¿ Sadie?
Ve sen, Benjamin Fitzpatrick Murphy... Sadie Wilhelmina Jones'u yasalara uygun olarak nikâhlı karın olarak kabul ediyor musun?
Y tú, Benjamin Fitzpatrick Murphy ¿ aceptas a Sadie Wilhelmina Jones como tu esposa?
Joel'e Sadie'nin balık olmadığını söylediğin an hazır olduğun anlamına geldiğini biliyordum.
Lo supe cuando le dijiste a Joel que Sadie no era un pez.
Şerif, sen ve Sadie geceyi burada geçirmek isterseniz, sizin için bedava yatağım var.
Eh, alguacil, si usted y Sadie quieren pasar la noche aquí, hay una cama gratis para ustedes.
Ama benim bayan Sadie'm geceleri kendi yatağını tercih eder.
Pero mi pequeña Sadie prefiere su propia cama en las noches.
Kasabamda silahlarından tek bir mermi çıkarsa, sen, ben, ve Sadie kendimizi bir sohbetin içinde bulacağız.
Si dispara una sola bala de esas armas en mi pueblo, usted, yo y Sadie vamos a tener una conversación.
Ve Sadie'nin sevmediği bir şey varsa, o da insanların bu kuralları çiğnemesidir.
Y si hay algo que a Sadie no le gusta es que la gente las rompa.
Sadie'yi kızdırmamanı söylemiştim.
Te dije que no hicieras enojar a Sadie.
Al, Sadie'yi götür.
Toma, inténtalo con Sadie.
Sadie Keller 28.
Vivia en Chevy Chase.
Sadie Keller'ın kocasıyla konuşacağım. Sen de ofisine git ve hayran mektuplarını ele.
¿ Porque no regresas a tu oficina y ordenas el correo de los fans?
Ama Sadie Keller kafese konduğunda kurşun hâlâ içinde idiyse..?
Pero si la bala seguia dentro de Sadie Keller cuando su cuerpo fue arrojado a la jaula... Necesitamos rayos X
Benden şüphelenmenize şaşmamalıyım ama Sadie'nin ortadan kaybolduğu akşam şehir dışında golf turnuvasındaydım.
Creo que no debe sorprenderme que me consideren sospechoso. Pero estaba fuera de la ciudad cuando Sadie desaparecio. en un torneo de Golf.
İkinci kurbandan çıkan yumuşak doku örneği mi?
¿ Esa es la muestra de tejido de la segunda victima? Sadie Keller.
Ashton Keller'ın eski iş telefonu.
El número del antiguo trabajo de Ashton Keller, el esposo de Sadie Keller.
- Sadie Keller'ın kocası. - 3. kurbanımız, ikinci kurbanımızın kocasını mı tanıyormuş?
Espera, ¿ nuestra tercera víctima conocía... al esposo de la segunda?
Sadie Keller'ı tanıyor muydu?
¿ Conocía a Sadie Keller? ¿ La otra víctima?
Alnından, infaz şeklinde. İkinci kurban Sadie Keller,.. ... hiç karşı koymamış sanki uyuşturucu almış.
Y la segunda víctima, Sadie Keller no muestra ningún signo de lucha mientras era drogada.
Ellen Laskow, Ashton Keller'a yazmış. Sadie'yle olan ilişkisini yazıyor. - Ashton çıldırıyor.
Ellen Laskow le escribe a AShton Keller le confiesa lo de ella y Sadie, Ashton se enfurece...
Ashton, Jim'i öldürdüyse, Hank de Sadie'yi öldürmüş demektir.
Asi que, si Ashton hubiera matado a Jim eso significaría que Hank mató a Sadie.
Katil Sadie'ye aşırı derecede insülin vererek onu bayıltmış.
El asesino injectó a Sadie con una cantidad excesiva de insulina para dejarla incosciente.
burayı da seveceksin, Sade.
Te encantará este lugar, Sadie.
hayır. okulda bir kaç defa karşılaştım. Sadie'nin sınıfını organize ediyor.
Me encontré con ella un par de veces en la escuela cuando organizaba las clases de Sadie.
Hey Sadie.
Hola Sadie.
DÜŞÜNMEK İÇİN ZAMANA İHTİYACIM VAR.
NECESITO PENSAR - SADIE
Evet, Sadie Keller.
Sadie Keller... casada recientemente con Aston Keller, de 29.
İnan baba.
Ire a hablar con el esposo de Sadie Keller.
- Evet.
Sadie significaba todo para mi, Agente Booth
Sadie benim için her şey demekti Ajan Booth.
Y se que ella me amaba.
Sadie Keller. Sıra dışı bir şey buldum.
Encontre algo irregular.