English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Satıyorum

Satıyorum traduction Espagnol

2,316 traduction parallèle
1.500 dolar. Satıyorum, satıyorum- -
A la una, a las dos...
Bay Charles Fairweather hayatının anlaşmasını bekliyor. Ne satıyorum peki?
El Sr. Charles Fairweather está esperando el negocio de su vida.
Evet, Baraga'dan, Bunu 500 Euroya satıyorum....
Sí, soy el tipo de Braga, sí. Se lo dejo por 500 Euros.
Sokakta iki katına satıyorum.
Doblaría el precio en la calle.
Sokakta iki katına satıyorum.
Doblo ese precio en la calle.
Dane'ye birkaç şey satıyorum sadece.
Lam debo hacer una venta para un Danés.
Kendim için satıyorum.
Los vendo para mí mismo.
Kahrolası domates mi satıyorum?
¿ Estoy vendiendo semillas para plantas?
Dondurulmuş yemek yiyorum, Oyuncak Dünyası 2'yi izleyip ağlıyorum, küresel ısınmaya neden olan güç kaynakları satıyorum.
Como comida congelada, lloro con Toy Story 2 y vendo centrales que aceleran el calentamiento global.
Ama siz Amerikalıların almak istediği bu ben de satıyorum.
Pero eso es lo que a los Estadounidenses les gusta comprar, así que es lo que vendo.
"Okumaya devam edebilmek için şeker satıyorum, böylece sokaklara düşüp uyuşturucu satmayacağım."
"Vendo chocolates para poder estar en el colegio y no acabar en la calle vendiendo drogas"
Şeker satıyorum!
¡ Se venden chocolatinas!
On yıldır şarap satıyorum...
Llevo 10 años en este trabajo.
Satıyorum.
A la una...
Satıyorum, satıyorum... siyahlı beyefendiye sattım!
A las dos... Vendido al caballero de atrás.
Bu uyuşturucu satıyorum demek olmuyor
# Eso no significa que salga a vender droga #
Taze su satıyorum taze su Bir tadına bakın ne kadar leziz!
¡ Agua fresca es lo que vendo. bébela y te sentirás bien fresco!
Çiçek satıyorum.
Soy florista.
Sandviç satıyorum. Ekmek değil.
Vendo sándwiches, no pan.
Tekne evimi satıyorum.
Voy a vender la casa barco.
Poplar'ın oradaki Brown Hırdavatçısı'nda bahçe aksesuarları satıyorum.
Trabajo en accesorios para el aire libre construcciones de álamo.
Buy More'un satılacağına inanamıyorum.
No puedo creer que esten vendiendo el Buy More.
Ben motor ticareti yapıyorum ve iyi satıcıyım, ama İtalyan olduğum için pek fazla güven veremiyorum.
Estoy en el negocio de autos, soy un buen vendedor, pero cuesta que confíen cuando se es italiano.
Dennis York'un tekrar hayatımıza girdiğine ve Holly'nin hisselerini neredeyse satın alacağına inanamıyorum.
No puedo creer que Dennis York haya vuelto a nuestras vidas y Holly casi le vende sus acciones de "Ojai Foods".
peki... sanmıyorum... sanmıyorum... onlardan uzun süredir satın almadım.
Bueno. No creo... No creo...
Yani kısacası ben de hayallerimi satın alıyorum.
Así que me pago mis fantasías.
Tamam, şat saati yapıyorum.
es momento de un trago.
Ben şat saati yapıyorum.
yo si quiero.
Şu var ki, bütün Kuzey Amerika'nın haklarını satın alıyorum.
Pero me quedaré con todos los derechos de Norteamérica.
Bay Kennedy, Teague Holding adına arazi satışınız hakkında arıyorum.
Señor Kennedy, le llamo de parte de Empresas Teague, en relación a la venta de su terreno.
Arazi satışınız ile ilgili bir gecikme olmuş sanıyorum ki.
Entiendo que hay alguna clase de retraso con la venta de su terreno.
Ben şuan yatırımımı içerden satın alabileceğim bilgi kadar yapıyorum.
Ahora yo hago mi inversión basada en cuanta información de dentro puedo comprar.
- Oynamak istiyorum. - Kahvaltımı yapıyorum! - Satış bölümü.
Departamento de ventas.
Satıcıyı tanımıyorum.
No conozco al vendedor.
# Neden bir sonraki satırı yazmakta bu kadar zorlanıyorum #
Why do I find it hard to write the next line
Son bir aydır Jasper'dan uyuşturucu satın alıyorum.
Le he estado comprando a Jasper los últimos meses.
"Gossip Girl" e uyuşturucu satıcı olduğumu yolladığına inanamıyorum.
No puedo creer que hayas publicado en "Gossip Girl" - que soy una traficante.
Firmamızı bir uyuşturucu satıcısına pazarlıyorum.
Estoy lanzando nuestro despacho a este traficante de drogas.
Güney Kaliforniya'nın en çok kazanan üçüncü satış elemanı Josie May'inin peşine takılmış olabileceğini beklediğini hiç sanmıyorum.
Bueno, dudo que espere a la segunda mejor vendedora del sur de California de Josie May persiguiendolo.
Şu sıralar satın almak için arazi bakıyorum sanırım aileniz kasabanın çoğu arazisine sahip durumda.
Estoy en proceso de adquirir alguna propiedad. Entiendo que su familia posee el mayor número de propiedades en la ciudad.
Satıyorum.
A las dos.
Bakıyorum da Yıldız Savaşları kartları satın almışsınız.
¿ Compró las cartas de Star Wars?
Çoğu satışımı böyle yapıyorum.
- Así es como vendo la mayor parte de estas cosas.
Evet, bir uyuşturucu satıcısını içeri tıkmaya çalışıyorum.
Sí, trato de quitar de la calle a un traficante.
Yanlış siparişler verip kartımla bedavaya satın alıyorum.
Encargo pasteles estropeados y los consigo gratis con mi tarjeta.
Seni satın almaya çalışmıyorum..
No estoy intentando comprarte.
İki domuz satıcısını birbirine kırıyorum.
Estoy enfrentando a dos vendedores de cerdos.
Onun affını satın almaya çalışmıyorum.
No intento comprar su perdón
İnan bana, kahraman olmaya falan çalışmıyorum ama bu eşkıyalar mahallenin her yerinde eroin satıyorlar.
Y créeme, no estoy intentando ser un héroe aquí, pero esos bastardos están vendiendo heroína en todo el barrio.
- Onları satın alıyorum.
- Oye, eso lo estoy comprando.
- Onları satın alıyorum!
- ¡ Esos los estoy comprando!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]