Sayılır traduction Espagnol
12,522 traduction parallèle
Kendimi kovdum sayılır.
En cierto modo, me despedí a mí mismo.
Dünyanın diğer tarafında ünlü sayılır bu herif.
Este hombre es una celebridad menor del otro lado del mundo.
İyi sayılırım.
La mayor parte.
O adam düşmanın avucunda sayılır artık!
Ya estará rodeado de enemigos.
Son günlerde epey uyum sağladı sayılır ama.
Aunque en estos días, encaja perfectamente.
Sayılır.
Más o menos.
Bu ufak birlik beni korkuyor sayılır.
Me estáis... me estáis asustando con este pequeño círculo.
Bak, durum şu basın ve müşterilerimiz arasında ofiste battık sayılır.
Así que, aquí está el tema... entre la prensa y nuestros clientes, estamos algo agobiados en la oficina.
Hatrı sayılır hiçbir şekilde geri gelmediği gibi beni hemen yatılı okula gönderdi.
Nunca volvió a mí. Al menos no como padre. Sólo me envió a un internado.
Yazar kadın da Ignacio'ya demiş ki çete gazeteciliğinin patronu sayılırım.
Y la escritora le dice a Ignacio... " Oye, soy famosa en el mundo del periodismo ciudadano...
- Sayılır.
Supongo.
90'lara doğru geldim sayılır.
Yo estoy viendo las de los años noventa ahora.
Carmarthen Parşömeni'ni neredeyse çevirdim sayılır.
Ya casi traduje el Pergamino de Carmarthen.
Çünkü Kral Arthur'un düşmanı, benim dostum sayılır.
Porque un enemigo del Rey Arturo es probablemente un amigo mío.
Ayrıca evlilikler konusunda hatırı sayılır bir geçmişim var.
Y si hablamos de bodas, ya tengo bastante experiencia.
Şimdi de babama yapılan bir saldırı bana da yapılmış sayılır ve bunu yapan da sensin.
Bueno, atacar a mi padre es un ataque hacia mí, y tú eres quien lo hace.
Yaralı sayılır ama yine de geceyi geçirecek şekilde saklanabilir.
Probablemente está herido, pero aún podría cubrir algo de terreno durante la noche.
Onun da saç kesim zamanı geldi sayılır.
Casi es la hora de su corte de pelo.
Çizik sayılır.Deriye zehir bulaşmadı.
Apenas un arañazo. El veneno no alcanzó mi piel.
Senin gibi bir yaratık da bu gariplikler arasında sayılır.
Una criatura como que es sin duda uno de ellos.
Ya emrini yerine getiririz, ya da o mumunu üfler ve bizi kurda dönüştürürsün yani senin kölen sayılırız.
O acatamos tus órdenes o apagas esa vela tuya y nos conviertes en lobos otra vez, así que somos como tus esclavos.
Bu da bir ilerleme sayılır.
Es un avance.
Bu da bir ilerleme sayılır.
Uh. Ese es un ascenso.
Yani, Robert, aile sayılırız.
Ves, Robert, somos casi familia.
6 yaşında sayılırım.
Tengo casi seis.
Yaşadıklarımızdan sonra tarzını çözdüm sayılır.
Conozco tu "estilo" para ahora.
- Bu normal sayılır mı?
¿ Eso califica como normal?
Evet, ben burada büyüdüm sayılır.
Sí. Casi me crié aquí.
Bir başlangıç sayılır.
Eso es un comienzo.
Bir saat önce iki dakika falan dalmıştım. Sayılır mı?
Cabeceé unos dos minutos hace como una hora, ¿ eso cuenta?
Merak etme, yakışıklısın ama diğer takım için çalışıyorsun, hem ben de nişanlı sayılırım.
No te preocupes, eres guapo, pero juegas para el otro equipo yo estoy prácticamente prometida.
Nişanlı sayılır derken nişanlı falan değilim yani.
Y con prácticamente prometida, quiero decir que no estoy prometida en absoluto.
Akıllıca sayılır.
Un poco... inteligente.
Seni öldürmek kötü sayılır mı?
¿ Matarte es malo?
Bu da sayılır mı?
¿ Ese es uno?
Bu da sayılır mı?
¿ Es una de esas?
Öğle molası neredeyse bitti sayılır.
El tiempo de almuerzo casi se terminó.
Artık güvende sayılırız.
Debería ser seguro por ahora.
Artık güvende sayılırız.
Deberíamos estar a salvo por ahora.
Doğru, ama yine de dürtü kontrol bozukluğu sayılır.
Cierto, pero sigue siendo considerado un trastorno de control de impulsos.
Ben iyi sayılırım ama başımdan yaralandım.
Yo me siento bien, aunque me lastimaron la cabeza.
- Sayılır.
Poquito.
Sayılır.
Algo así...
Neredeyse gitti sayılır.
- No, Kate.
422 sefer sayılı Juneau uçağına binişler başlamıştır.
El vuelo 422 a Juneau se encuentra abordando.
Cordovia Havayolları 57 sefer sayılı uçuşa binişler başlamıştır.
Vuelo 57, Cordovian Airlines, abordando.
- Sayılır.
- Algo parecido.
Kılıçla cevap vermeye hazırım. Sizden sayıca üstünüz, kalabalığız ve tehlikeliyiz. Ancak barış yapmayı tercih ederim.
Estoy preparado para devolver la espada... los superamos en número, somos muchos y somos peligrosos... pero preferiría establecer la paz.
Bebek sayılır.
Casi un niño.
- Sayılır.
- Más o menos.
Kaçırılıp yaralanan kişi sayısı düşünülürse o noktada durum gerçekten çok korkunçtu.
Con toda la gente que fue secuestrada y herida, a esa altura, daba mucho miedo.