Saçın traduction Espagnol
10,494 traduction parallèle
Saçın yakışmış.
Ese corte de pelo te sienta bien.
Saçın.
El pelo.
Saçın ardını.
Y el pelo.
Chika saçını değiştirmişsin.
Chika, has cambiado de peinado.
Siz sadece uzunluğunu ve ölçümlerini, göz rengini saçını, cilt tonunu, bronzluğunu... Asyalı, Afrikalı isteğinizi söylüyorsunuz.
Solo díganos la altura, las medidas, el color de ojos, de pelo, tono de piel claro, bronceado, asiático o africano.
Belki saçını değiştirebiliriz.
Tal vez si le cambiamos el pelo.
Saçın.
Tu pelo.
Saçın.
Tu cabello.
Saçını taramayı kes.
Deja de cepillarte el cabello.
- Sen saçını kime kestiriyorsun?
- ¿ Quién te corta el pelo?
Dinle beni. Bu adamın saçını keseceksin.
Solo escucha, le vas a cortar el pelo al tipo.
Saçını kaç paraya kestirdin bakayım?
¿ Cuánto le costó ese corte de pelo?
Ayrıca saçını uzatmışsın.
Además, te has cambiado el pelo.
Geceleri birinin atlayıp sen uyurken saçını koklaması çok kolay olur.
Sería muy fácil para alguien meterse dentro por la noche y oler tu pelo mientras duermes.
Hayır! Bu kahramanın seni elleriyle hızlıca bir yere gönderebilir, saçında da karate çubuğu var. Tom Cruise koşuşu!
El héroe que sabe que el camino más rápido a otro lugar es usar las manos para darle golpes de karate al aire. ¡ Tom Cruise corre!
Eğer saçının teline bile dokunursan...
Si llegas a tocarle un pelo...
Belki Lapon'dur, bu porselen ten rengi ve koyu saçını açıklar.
Tal vez de Laponia, del que heredó su tez de porcelana y su cabello oscuro.
"Saçını sevdim, çok marjinal."
Tienes un pelo muy bonito.
- Saçını sevdim. Çok marjinal.
Un peinado muy original.
Saçını gerçekten sevdim, çok marjinal.
Tienes un pelo muy bonito. Un peinado muy original.
Saçınız çok güzel bayan.
Tiene un cabello hermoso, señora.
Saçınız yapılmasın mı istiyorsunuz?
¿ No quieren que les arregle el pelo?
Sana elimle bastırırım, saçını çekerim belki de boynunu ısırırım.
Quizá te aplaste, jale el pelo, muerda el cuello.
- Dur biraz, bu saçın mı?
- Espera, ¿ eso es pelo?
Saçını yapmamı falan ister misin?
¿ Quieres que te peine un poco?
- Saçını kim yaptı?
¿ Quién te peinó?
En sonunda saçını kesebileceğim.
Al fin puedo cortarte el pelo.
Saçını boyamışsın.
Te has cambiado el pelo.
Uzay roketi parçalanabilir, ailem korkunç bir boşanmanın içinde, köpeğimin saçını kesen adam onu azdırdı!
La sonda espacial puede que haya sido destruída mis padres estan pasando por un horrible divorcio, ¡ el tipo que le corta el cabello a mi perro dañó su flequillo!
- Evet saçın berbat. Benimkisi de öyleydi.
Tu pelo es horrible, pero el mío también lo era.
Saçını aynaya arkanı dönüp tarıyorsun.
Te peinas el cabello de espaldas al espejo.
Gördüğünüz gibi, onu öldürmeye çalıştığınızda, saçınızın taranmasıyla son buluyor, kusursuz olarak.
Como puede ver, cuando intenta matarlo, termina la preparación de su cabello en su lugar - inmaculadamente.
Saçını mı kestirdin?
¿ Te has cortado el pelo? Ah.
Saçını kesebilirim istersen.
Podría hacerte un corte si quieres.
Karım saçını kesmiş.
Mi esposa cortó tu cabello.
- Saçın iyi olmuş.
Oye, me gusta tu nuevo pelo.
Hayır, annenin saçını bırakıyoruz. İşte böyle, evet.
Aquí vamos, sí.
- Saçını kestirmen lazım.
Sabes, necesitas un corte de pelo. Sí, lo sé.
Saçın bayağı tatlı olmuş aslında.
Tu corte de pelo realmente es muy mono.
Neden saçını kestin, adamım?
¿ Por qué te has cortado el pelo, tío?
Saçın.
El afro.
İkisinin de saçını fırçaladığını biliyorum.
Sé que los cepilla a ambos.
Planınız ise, buradaki canlı tavukları teslim aldığınız bifteklere sürtüp mikrop saçıp yeniden paketlemek.
Sabiendo que esta empresa de delivery reparte toda clase de productos animales, su plan era contaminar los filetes con plumas de gallina frotando las gallinas por todas partes.
Karpuz, martini, tuğla duvar, Keri Russell'ın saçı.
Sandía, martinis, ladrillo visto, el pelo de Keri Russell
Her hafta buraya farklı bir saç modeliyle geldin ve sınıfın sapma iltihaplanmış bir kuluçka makinesi.
¡ Vienes todas las semanas con un peinado distinto, y tu clase es una supurante incubadora de desviaciones!
Saçını tarayayım.
Déjame en tu cabello.
Sonra da koca kulaklı Mickey babamın beni saç tıraşına götürdüğünü duymuş.
Sí, dame un segundo. Así que entonces Mickey el de la oreja se entera de que mi abuelo me llevaba a cortar el pelo.
Muhafız, en iyi gününde bile, anca saçımı dağıtabilirsin, ve sen zaten en iyi gününü çoktan yaşadın.
Guardian, en tu mejor día, podrías ser capaz de despeinarme, y ya tuviste tu mejor día.
Bu, bana baskın yaptı ve beni saçımdan tutarak sürükleyip pataklamaya çalıştı ve beni cafcaflı giyinen bir ibnenin sıkıcı şovuna götürdü.
Esta cosa irrumpe aquí y me saca arrastrándome del pelo, intenta darme una paliza y luego me lleva a un espectáculo aburrido de una transformista. ¡ Yo no soy una transformista, carajo!
Beni Harvard'lı yapabilmek için elinden gelen her şeyi yap ve saçımın teline zarar gelmeyeceğinden emin ol.
Hacer todo en su poder para que convierto en un hombre de Harvard... y asegúrese de que no pasa nada a un pelo de mi hermosa cabeza.
Saçıma şeker serperek milleti kandırmaya çalıştım ama arıların saldırısına uğradım.
Intenté engañar a todo el mundo poniéndome azúcar en el pelo pero solo conseguí que me atacaran las abejas.