Shore traduction Espagnol
591 traduction parallèle
Yüzbaşı Shore konuşuyor,
- Aquí Shore.
Evet tehlikeli, Yüzbaşı Shore, ama dinlemek zorundayız.
Peligroso sí, capitán Shore, pero debemos seguir escuchándolo.
Shaw konuşuyor.
Aquí Shore.
Yüzbaşı Shaw.
Capitán Shore.
Yüzbaşı Shore zaten telefondaydı ve Scotland Yard da olaydan haberdardı.
El capitán Shore llamó inmediatamente y Scotland Yard ya lo sabía todo.
" General J. Lawford, KCBDSO ve Yüzbaşı Ronald Shaw MC, bugün, bombalanan bir bölgede yıkılan duvarın altında kalmaktan son anda kurtuldular.
'El general J. Lawford y el capitán Roland Shore escaparon hoy por muy poco de una pared en ruinas que se derrumbó a su paso.
Lawford ve Shaw, düşen bir - - "
Lawford y Shore...'
Lawford ve Shaw, şüpheden münezzeh, sicilleri çok temiz.
¿ Quién podría ser? Lawford y Shore están fuera de sospecha.
Brooklyn'de Kuzey Sahil Yolu'nda oturan Yargıç Cullman'ın telefonu nedir?
Póngame con el juez Cullman, de la calle North Shore de Brooklyn.
Dinah Shore en sevdiğim şarkıcıdır.
Esa Dinah Shore es mi cantante favorita.
Tanrı şahittir, bence kimsenin güvenliği yok Kraliçenin yakınları ile geceleri Kralla Bayan Shore * arasında mekik dokuyan gizli ajanlar hariç.
Por el cielo, pienso que aquí no hay nadie libre, más que los parientes de la reina y los mensajeros nocturnos que se arrastran entre el rey y mistress Shore.
Ağabeyimiz, o kıskanç ve geçkin dul Kraliçeyle Bayan Shore'a asalet bahşettiğinden beri * ikisinin de cakasından geçilmez oldu ülkede.
La obstinada y celosa reina y mistress Shore, desde que nuestro hermano las ha hecho damas, son las poderosas comadres de esta monarquía.
Diyoruz ki, Shore'un karısı zarif ayaklı kiraz dudaklı, şirin gözlü ve pek tatlı dillidir. Kraliçenin yakınları da asil insanlardır, diyoruz.
Decimos que la esposa de Shore posee un pie bonito, labios de cereza, ojos encantadores, una voz agradable, y que los parientes de la reina son perfectos hidalgos.
- Konuyla pek ilişki kuramadım, efendim.
- ¿ Nada que ver con mistress Shore?
- Yani Bayan Shore'la ha? Aman, kuracak olursan da dikkat et, ahbap. Bu işi kim yaparsa gizli yapmalı, bir kişi hariç.
Os digo que quien tenga que ver con ella, salvo uno, mejor que sea a escondidas.
Ayrıca dostuma söyle, bu iyi haber şerefine Bayan Shore'a fazladan güzel bir öpücük versin. *
Y recomendadle que, en señal de tan buena nueva, dé a mistress Shore un dulce beso de más.
Edward'ın karısı olacak korkunç cadıyla o sokak sürtüğü kahpe Shore birlikte büyü yapıp beni bu hâle getirdiler.
Y ha sido la esposa de Eduardo, esa bruja monstruosa, en complicidad con esa abyecta puta Shore, que ha usado sus artes mágicas para perjudicarme así.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
Nunca había esperado nada bueno de sus manos, tras haberse enamorado de mistress Shore.
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki malum kusurunu, yani Shore'un karısıyla olan ilişkisini bir yana bırakırsak hiçbir zaman bir kuşku gölgesi düşmemişti üzerine.
Tan bien disimulaba sus vicios bajo la apariencia virtuosa que, sin la evidencia de su crimen, es decir, de su comercio familiar con la mujer de Shore, vivía al abrigo de cualquier sospecha.
Zaten Bayan Shore'la ilişkisinden sonra ondan daha iyi bir davranış beklemiyordum.
Nunca esperé nada bueno de él, desde que se lió con mistress Shore.
- Söyledim. Bayan Shore'la yaptığı antlaşmayı vekilinin Fransa'daki temaslarını da söyledim.
Así como su matrimonio con mistress Shore y sus esponsales por poderes en Francia.
Haydi, Dinah Shore.
Venga, Redatatavaldi.
Bu da Bay Shore.
Él es el Sr. Shore.
Bazen de Dinah Shore veya Perry Como'yla.
A veces con Dinah Shore o con Perry Como.
Shore Motel, nerede?
Motel Shore, ¿ dónde está eso?
Madeleine Robinson, Jeanne Moreau, Maurice Teynac, Naydra Shore...
Jess Hahn, William Kearns... Madeleine Robinson, Jeanne Moreau...
Suzanne Flon, Raoul Delfosse, Jean-Claude Rémoleux...
Maurice Teynac, Maydra Shore, Suzanne Flon...
Left... To shore... Port, starboard!
Izquierda... a la orilla, babor... estribor.
Cesaretin kadar iyi shore... ve daha onlarca öldürmek için nasıl düşünün.
Lo que realmente deberías hacer es... salir y asesinar a 20 o 30 hombres.
Doğu sahil yoluna gidelim.
Volvamos a East Shore Road.
- Doğu sahil yolu. Haydi!
- A East Shore Road.
Doğu sahil yoluna gideceğiz.
Saldremos de East Shore Road.
- Doğu sahil yolunda.
En East Shore Road.
Doğu sahil yolu!
¡ Por East Shore Road!
- İşte, canım. 17. Sahil Yolu.
- Aquí, querido, 17 calle Shore.
Bu bana bir şey hatırlattı. 1948'de Omaha'da hocaydım ve Eddie Shore bana ha bire eli çalışan bu herifi göndermişti.
Eso me recuerda a cuando entrenaba en Omaha en 1948 y Eddie Shore me envió a un pajero empedernido.
Komiser, Eddie Shore ile çalıştım.
Sargento, yo conocí a Eddie Shore.
Tanrım. Toe Blake, Dit Clapper, Eddie Shore, bu adamlar müthişti.
Toe Blake, Dit Clapper, Eddie Shore, eran los mejores.
- Eddie Shore gibi.
- Como Eddie Shore.
- Eddie Shore!
- ¡ Eddie Shore!
- Eddie Shore?
- ¿ Eddie Shore?
- Boş ver Eddie Shore'u.
- Me cago en Eddie Shore.
Kuzey sahili mevsiminden sonra, Gerry ve ben California'ya, Point'e uçtuk.
Después del North Shore, Gerry y yo volamos a California, al Point.
İnanmayacaksın ama 2 hafta önce David'le seni Dinah Shore'da gördük.
Es increíble hace dos semanas lo vimos a Ud. En la televisión.
Junior Shore'u biliyor musun?
¿ Conoces...? ¿ Conoces a Junior Shore?
Kokaini adalara taşımak için karides gemilerini kullanıyor, oradan da off-shore teknelerle ana karaya getiriyor.
Usa barcos pesqueros para llevar cocaína a las islas... y lanchas para llegar al continente.
Bu işte off-shore para aklama kokuları alıyorum.
Me huele a lavado de dinero en el extranjero.
Bir de yüz bin dolarlık off-shore teknesi ve eğlenceli uyarıcılar meselesiyle...
Con una lancha Cigarette de $ 100000 y estimulantes recreativos suplementarios.
Hoban, Dibble, ve Gorman Fisher Island'dan 13 metrelik off-shore'la geliyorlar...
Hoban, Dibble y Gorman en la lancha Cigarette frente a Fisher Island.
* When the trumpet of the Lord shall sound and time shall be no more * And the morning breaks eternal, bright and fair * And the chosen ones shall gather over on the other shore
Cuando las trompetas del Señor vuelvan a sonar, y el tiempo no sea más que pausas matutinas, eternas, brillantes y justas los elegidos se reunirán sobre esa orilla y formaran todos juntos, para juntos volver a cabalgar... para juntos volver a cabalgar... para juntos volver a cabalgar...
Bay Shore
♪ Bela Lugosi está muerto. ♪