English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Sidecar

Sidecar traduction Espagnol

84 traduction parallèle
Siz ek arabaya binin.
Suba al sidecar.
Garsona bir çift sidecar getirmesini söyledim, budala motor kokteylide almış.
He encargado 2 side-cars, ¡ El chico a comprendido "motos"!
Sidecar'lar... Motor'lar
¡ Side-cars... motos!
Gördün mü şunu : "Bir Alman motosikleti ele geçirildi."
¿ Has visto? "Un sidecar alemán cayó en manos de nuestras tropas."
Bana ve dostuma birer bira lütfen.
Una cerveza y un sidecar para mi amigo.
Go-cart'ı ayır.
Suelta el sidecar.
Ben buna "Sepet" diyorum.
Lo llamaré "Sidecar".
Bir Sidecar ile başladı ve şahitlerin dövülmesiyle sonlanıyor.
Comienza con un Sidecar y termina con testigos recibiendo palizas
"Yan arabalı Indian Big Chief... sadece 400 kron, yeni gibi".
"Indian Big Chief con sidecar. Sólo 400 coronas, como nueva".
Sepetli bir motosiklet nasıl olur?
¿ O quieren que les envíe motocicletas con sidecar?
Motosikletine sepet mi taktıracak?
¿ Conseguirá un sidecar para su moto?
Motorsikletin sepetindeki bir kız olsaydı, Cornwallis'in umurunda bile olmazdı.
Si hubiera habido una muchacha en el sidecar, Cornwallis nunca me habría dado puntapiés.
- Teşekkürler. Sidecar kokteyli.
Un sidecar, por favor.
Barmen, bir sidecar kokteyli, pembe cin ve...
Por favor, camarero ¿ puede ponernos un sidecar, un pink gin y una naranjada?
İçmemem gerekiyor, ama bu kokteyle bayılıyorum.
No debería beber, pero me gusta el sidecar.
Gece yarısı Sidecar Pub'dan ayrıldıktan sonra evine gitti ve karısıyla oğlunun vurularak öldürülmüş olduklarını gördü.
Después de que el padre volviera de un bar de la localidad regreso a casa... Para encontrar a su esposa e hijo asesinados a balazos.
Diğer sene de motosikletin yanına bir sepet alırım herhâlde.
Sabes, el año que viene Creo que le compraré un sidecar
Sen görmedin ama bir motosiklet ve motosiklet sepeti aldın.
No lo has visto antes, pero el que ha levantado la mano se ha comprado una moto con sidecar.
Kullanmayı mı tercih edersin sepete oturmayı mı?
Ahora tendrías que conducirla, o ponerte en el sidecar.
Arkadaşımın arabasıyla götüreyim seni.
Buscaré el sidecar y te llevaré a casa.
Manhattan istiyorum. Viski, bira, Rob Roy istiyorum. Ama içemiyorum ve buna deli oluyorum.
Quiero un Manhattan y un scotch y una cerveza y un Rob Roy y un sidecar.
Tamam ama o küçük yere oturmam.
Vale. Pero no subiré en el sidecar.
- Sidecar mı? Hayır.
- ¿ Cóctel de brandy?
Sidecar sevdiğine yemin edebilirim.
Hubiera jurado que te gustaba el cóctel de brandy.
Sidecar'ın içinde ne olduğunu bile bilmem anne.
Ni siquiera sé qué es Io que tiene, mamá.
Ya da belki biraz fazla Sidecar içmişsindir.
O quizá bebiste demasiados cócteles de brandy.
Özel bir içki istiyor muyuz? Sidecar veya Cinfiz gibi bir şey?
Oh, ¿ quieres una bebida especial, como un "sidecar" o quizás un "Gin fizz"?
Ne yani, takım mı olalım? Eş pelerinler mi giyelim? Sen sürerken yanına oturup tüfeği mi tutayım?
¿ Y, qué, hacemos equipo, con capas a juego y vamos en sidecar con una escopeta?
"Eve Dönüş" filminin kitabı yok.
- Él tiene esa moto con sidecar. - Tiempo de volver nunca fue un libro.
O an çaktım ki Joy, Earl'ün motosiklet almasına izin vermeyecekti çünkü hep yan tarafa ben binmek istemişimdir.
Estaba furioso de que Joy no lo dejara a Earl tener una motocicleta porque siempre quise montarme en un sidecar.
Bir de motosiklet arabası al, karını da oraya oturt.
Cómprate una con sidecar para llevar a la parienta.
- Bir Sidecar lütfen.
Un sidecar, por favor.
Sidecar olsun.
Un sidecar.
- Sana White Lady getirdim, hayatım.
- Un Sidecar para mi querida madre.
Tahmin edeyim, motosikletin için bir sepet aldın ve köpeğin içinde durmuyor.
Déjame adivinar. Compraste un sidecar para tu moto y tu perro no se queda sentado en él.
Şok olmuştum, korkmuştum, kızmıştım, aynı sepeti motosikletten çıkan bir köpek gibi.
Yo estaba alterado, con miedo, enojado. Así como un perro que se cae del sidecar.
... aynı sepeti motosikletten çıkan bir köpek gibi.
Así como un perro que se cae del sidecar.
Pazartesi hariç, arada bir yan yolcu sepetiyle geliyor.
De vez en cuando lo hacen con un sidecar, nunca un lunes.
Bir keresinde de birisinin motosikletinin sepetine binmiştim sonra sepet motosikletten ayrıldı ve merdivenden aşağı uçtum.
Una vez me monté en el sidecar de un tipo, el sidecar se soltó, y me caí por unas escaleras.
Yan arabada.
En el sidecar.
Buna sidecar deniyor.
Se llama Sidecar.
Vincent, Sidecar'ı harika yapıyor.
Vicent hace un "Sidecar" espectacular.
2009 da, yarışı önde götürüyorken Bir tavşan yola atlayıp 160 mil süratle giden Nick'in kaza yapmasına neden oldu
En 2009, mientras estaba liderando la carrera una liebre se metió en el circuito, haciendo que Nick chocara su sidecar a 160 millas por hora!
Ancak takımla beraber kazasından beri elinde tuttuğu sidecar rekorunu kırma girişiminde bulunuyor
En su lugar, su propio equipo va a intentar romper el record de sidecar, el cual se mantiene inquebrantable desde el accidente.
Hetty'ye söyleriz de senin için motosikletin yanına bir sepet aldırır.
¿ Quizás podamos hacer que Hetty te compre un sidecar?
Öyle bir motora binmiş miydin hiç?
¿ Alguna vez has montado en un sidecar?
Biz motorsikletiz... -... o da yan koltuk. - Hayır.
Nosotros somos la moto y ella es el sidecar.
Motosikletimin sepetinde bir tek çantam var.
Solo tengo una bolsa de lona en un sidecar.
Sidecar.
¿ Un cóctel de brandy?
Sepete bin.
Sube al sidecar.
Bomboştu.
No había un alma con quien hablar, pedí un "sidecar" ( cóctel ) luego otro y otro. Estaba vacío.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]