English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Sinemada

Sinemada traduction Espagnol

891 traduction parallèle
Sinemada en çok izlenen kadın.
La mujer más popular de las películas.
Sinemada, tiyatroda, vodvilde işin bitti... radyoda, her yerde işin bitti.
Estás acabado en el cine y en el teatro y en el vaudeville... en la radio y en todo.
Herhalde seni o eksik etekle de sinemada gömüşümdür.
¿ Y esa otra mujer que ayudó en el robo era de una película?
Belki sinemada.
No lo sé...
Sinemada eğlendin mi?
Y tú, ¿ Te has divertido en el cine?
Sinemada olduğumuzu sanıyorlar.
Me tengo que ir.
Hayır, bir sinemada. West End.
No, en un cine del West End.
U.S.C.'de eczacılık okurken geceleri sinemada yer gösterici olarak çalışırmış.
Estudiaba medicina y de noche era acomodador en un cine.
Sinemada uyuyakalıp, uyanamadığımızı falan da söyleyebiliriz ama aklıma gelen en iyi şey eve döndüğümüzde babamın uyuyor olmasıdır.
Podríamos habernos dormido en el cine y no habernos despertado... pero lo mejor que se me ocurre es que esté dormido cuando lleguemos.
Dönüş yolunda kaza geçirdiğinizi lastiğinizin patladığını ya da sinemada uyuyakaldığınızı duymak istemiyorum!
¡ No quiero oír hablar de un accidente volviendo a casa... o un pinchazo, o quedarse dormido en el cine!
Sinemada uyuyakaldık!
¡ Nos dormimos en el cine!
Bu sinemada gösterilen filmler, tüm dünyadaki savaş bölgelerinde gösterilmek üzere silahlı kuvvetlere verilmektedir.
LOS FI LMES DE ESTE CI NE SE LES DAN A LAS FUERZAS ARMADAS... PARA QUE SE PROYECTEN EN ZONAS DE COMBATE EN TODO EL MUNDO.
Sinemada koltuğunun altına sakız yapıştırdığı için.
Pegó chicle en la butaca del cine.
Her zaman sinemada bir kızın elini tutmayı hayal etmişimdir.
Siempre he querido ir con una chica.
- Kaç sinemada oynayacak?
- ¿ Dónde va a verse?
Sinemada rahatsızlandı. Bu sebeple odasına çekildi.
Se sintió mal en el cine y no quiere bajar.
- Sinemada görmüştüm. - O kelime'Roger'.
En mis extrañas visitas al Kinema- - La palabra es "Roger" ( Copiado ).
Sokakta ve sinemada Amerikalılar görmüştüm elbette ama - Daha önce biriyle hiç konuşmadım.
He visto americanos en la calle y en el cine, claro... pero nunca había hablado con uno.
peki ya kızın öldürüldüğü sırada sinemada olduğunu kanıtlarsa?
¿ Y si pudiera probar que veía la película a la hora que la mataron?
Gerçeği söylemek gerekirse, Mr.Mullen... Şimdiye kadar cinayet sırasında sinemada olmayan katil görmedim.
A decir verdad, Sr. Mullen... hay pocos homicidas que no veían una película a la hora del homicidio.
Bay Norman Maine'in hala sinemada olmasını hiç anlamıyorum.
Me parece un milagro que Norman Maine siga haciendo películas.
Sinemada görmüştük.
Es un Cadillac.
Hey, geçen ay sinemada tavladığımız kızı aramaya ne dersin?
¿ Por qué no llamamos a esa chica grandota que conocimos en el cine hace un mes?
Şu tıknaz adamım. Geçenlerde sinemada tanışmıştık.
Soy el tipo robusto que conociste en el cine RKO de Chester.
West Farms Square'deki sinemada.
El RKO de Chester, en la plaza West Farms.
- Arabalı sinemada aptal.
- Pero en el autocine, claro.
Hayır, ama filmi hatırlıyorum. Şu anda sinemada gösterimde olan film.
No, pero recuerdo la película... la que están proyectando en ese cine.
Sinemada insanları izledin hep. " Sinemalarda yaşardık.
Has estado viendo a los artistas de cine ". Vivíamos las películas.
- Hangi sinemada?
- ¿ En cuál?
Sinemada olduğunu iddia ediyor, ama gördüğü filmlerin isimlerini yada kimlerin oynadığını hatırlamıyor.
Dijo que estaba en el cine, pero no se acordaba de las películas que vio ni de los protagonistas.
Davacı için önemli bir nokta çocuğun cinayet sırasında sinemada olduğunu iddia ettikten sonra, oyunun ismini ve kimlerin oynadığını hatırlayamamasıydı.
Uno de los puntos fuertes del fiscal fue que, cuando el chico afirmó que estaba en el cine cuando ocurrió el crimen, no se acordaba de las películas ni de sus protagonistas.
"Gerardette sinemada"
"Gerardette en el cine"
Bazen metroda, otobüste veya sinemada oturup... etrafımdaki insanlara bakarak şöyle düşünüyorum...
A veces estoy en el metro, en el autobús o en el cine, miro a la gente a mi alrededor y pienso :
Dave, sinemada!
¡ Dave, está en el cine!
Dün gece bana anlattığına göre, sanat eseri alıp satmış, başgarsonluk yapmış, sinemada teşrifatçılık yapmış...
Anoche me dijo que había sido tratante de arte, maitre de hotel, acomodador en un cine...
" Studland Caddesi 4 numarada oturan 43 yaşındaki Bayan Osborne sinemada yanında oturan Pollock'ın önce elini tuttuğunu ve sonra daha ileri gitmeye çalıştığını ifade etmiştir.
"La Sra. Osborne, 43, del 4 de Standard Road, testigo del hecho... "... declaró que Pollock, sentado a su lado, rozó su brazo con el suyo repetidamente... "... y más tarde intentó tomarse otras libertades.
... sadece Levazım Deposunda bir teğmen olduğu ortaya çıkan kişi sinemada yakalanmış.
... quien, en realidad, sólo fue teniente del Depósito de Servicios de Suministros y fue arrestado en un teatro.
Madem bilmek istiyorsunuz. Binbaşı Pollock buradaki bir sinemada altı saygı değer hanıma ahlâk dışı davranışlarda bulunmuş.
Si quiere saberlo, el mayor Pollock se ha comportado inmoralmente con no menos de seis mujeres respetables en un teatro local.
Sinemada en az beş kez yerini değiştirdiği görülmüş. Her seferinde de bayanların yanını seçmiş.
Y lo vieron cambiarse de asiento un mínimo de cinco veces siempre escogiendo uno al lado de una mujer.
- Ve sinemada elinizi tutarım.
- Darle la mano en el cine.
Bir zamanlar sinemada oynayan macera serilerini hatırlıyor musunuz?
¿ Recuerda la serie de aventuras que ponían en los cines?
Sinemada az önce dediğin bu değildi.
Eso no fue lo que dijiste en el cine.
Adamın biri bir keresinde sinemada elimi tuttu.
Un hombre me agarró la mano en el cine una vez.
Pekâlâ, kız bir sinemada oturuyor ve adam yanına geliyor, o da oturuyor ve karanlıkta oturup filmi seyrediyorlar ve aniden bir şeyin bacaklarında gezdiğini hissediyor ve onu ısırıyor.
Bueno, ella estaba en el cine y se sienta un tipo al lado. Todo estaba muy oscuro y veían la película... y de pronto ella sintió algo subiendo su pierna y le picó.
Kalbimi Sinemada Bıraktım ve Stanley Belt.
Perdí mi corazón en un autocine, ¡ Stanley Belt!
Kalbimi Sinemada Bıraktım
Perdí mi corazón en un autocine.
Sinemada
Ahí en el cine...
- Sinemada çalmıştım.
- Tocaba en un cine.
Sinemada ne kadar ödüyorlar sana?
- ¿ Cuánto le pagan en el cine?
- Hayır, sinemada.
- No, ha ido al cine.
Sinemada da, gerçek hayatta olduğu gibi yerleşik olan birşey. Şiir.
algo que es indispensable en el cine, y en la vida real...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]