Slimane traduction Espagnol
147 traduction parallèle
Müfettiş Slimane'ye sorun.
Pregunte al Inspector Slimane.
- Slimane, onu her gün görüyor.
- Slimane le ve todos los días.
Yanlarında değil misin, Slimane?
- ¿ No estás con ellos, Slimane?
Dostumuz Slimane komik biri. Söylediklerinde ciddiydi.
- Es divertido nuestro amigo Slimane.
Merhaba, Yaslema Pepe.
- Hola, Slimane, Pepe.
Slimane tam bir uğurböceği.
- Slimane es una encantadora mascota.
Hoşça kal, Slimane.
- Hasta luego, Slimane.
- Slimane'i midem kaldırmıyor.
- Slimane me pone nervioso.
- Slimane sağlam bir adam.
- Slimane es un tipo normal.
Ben Kazbah'ta olduğum müddetçe Silmane'ye laf yok.
- Slimane es bienvenido, tanto como yo, en la Casbah.
Hafif, güzel bir yemeğe ne dersiniz?
- ¡ Buen desayuno, Sr. Slimane! - ¡ Buen desayuno, Sr. Slimane!
Slimane Bey'e pek sık hizmet edemiyoruz.
- No viene a menudo, Sr. Slimane.
Müfettiş Slimane.
- Slimane, Inspector Slimane
Slimane'ydi.
- Es Slimane.
Her şeyi Slimane yaptırdı.
- Fue Slimane el que armó todo.
Slimane ona öldürüldüğünü söylemiş.
- Slimane le dijo que te habían matado.
- Burada yapma, Slimane.
- Aquí no, Slimane.
Bay Slimane!
Sr. Slimane.
Bay Slimane, telefona çağırılıyor!
Teléfono para el Sr. Slimane.
- Mohamed Larbi Slimane? - Benim.
- ¿ Mohammed Larbi Slimane?
Tuzağımıza düştün, Slimane. - Kimsiniz?
Has caído en nuestra trampa, Slimane.
Sonunda konuşacaksın, Slimane!
Acabarás hablando, Slimane.
- Seni kurtaracak bir kelime, Slimane!
Habla de una vez, Slimane.
Mohamed Larbi Slimane... Darbe karşıtı bu mahkemenin başkanı olarak, seni vatan haini ilan ediyorum.
Mohammed Larbi Slimane... te declaro traidor a nuestro gobierno.
Konuş, Slimane... - Ve hayatını kurtar.
Habla Slimane, y salvarás tu vida.
Ünlü lider Mohamed Larbi Slimane, dün Paris'te kaçırıldı. Olayın duyulması üzerine, ülkesiyle tüm ilişkilerimiz kesildi.
Mohammed Larbi Slimane, el célebre líder del tercer mundo secuestrado ayer en... pleno París sigue sin aparecer, mientras que graves sucesos... se desarrollan en su país con el cual todas las líneas están cortadas.
- Slimane, Pivert...
Slimane y Carpintero.
Pivert! Yine, O! - Ya diğeri...
Otra vez Carpintero y Slimane.
Mohamed Larbi Slimane. Burada ne işi var?
¿ Mohammed Slimane, qué pinta aquí?
O, Slimane'la beraber. Neredeler?
Está con Slimane. ¿ Dónde están?
Slimane, sizinle mi?
Y Slimane, ¿ está con usted?
- Bu, Slimane değil!
- ¡ Éste no es Slimane!
Başkan Slimane, sizinle mi?
¿ El Presidente Slimane está con Ud.?
Başkan Slimane mı?
¿ Presidente Slimane?
- Ben, Slimane.
- Slimane al habla.
Slimane, kanun namına sizi tutukluyorum! - Beni mi?
- Slimane, en nombre de la ley, le detengo. - ¿ A mí?
Simon ne? - Simon Slimane.
¿ Simon qué?
Onu söyledim. - Slimane!
- Simon Slimane.
Öyle söylesene! Evet, Simon Slimane.
- Slimane. ¡ Pues dilo!
- 15 bini aldım, Slimane'a verdim.
- No, luego se los di a Slimane.
- Slimane'a 90 bin, bana da 15 bin.
90.000 para Slimane.
- Sessiz olun lütfen. Bak, Slimane'ların avukatı.
Mira, el abogado de los Slimane.
Ben Slimane'ın sorgusu için geliyorum. Adli talebim vardı.
Vengo a interrogar a Slimane, tengo un requerimiento.
Simon hapiste, sen hastanedesin, Slimane kardeşler bu ara talihsiz.
- Simon en el trullo, tú en el hospital. - Vaya temporada lleváis.
Maxime Slimane.
Maxime Slimane.
Bay Slimane'le konuşmak istiyorum.
Quiero hablar con el señor Slimane.
Merhaba, Bay Slimane.
Hola señor Slimane.
Sonu "man" la bitiyor.
Larbi Rabbi Slimane.
- Düşündüm de, Salomon, Slimane Slimane, Salomon...
Salomón, Slimane...
- Slimane.
- Siéntate.
Slimane Nasrine.
- Slimane Nasrine.