Solar traduction Espagnol
4,136 traduction parallèle
Bir imarcı arsayı satın almış ve dozerle üstünden geçmeyi planlıyor.
Un promotor compró el solar y planea derribarlo.
Solar teknolojimizin taslakları.
Son diagramas de nuestra tecnología solar.
Okuldan sonra arkadaşın Ashley'ye yüzmeye gideceksin. Gidip yüzme mayonu yüzme gözlüğünü ve güneş kremini getir bakayım.
Bien, entonces después de clase irás a nadar con tu amiga Ashley, así que necesito que traigas tu traje de baño, los lentes para nadar y el protector solar, ¿ de acuerdo?
Güneş tutulması kapıda.
El día del eclipse solar se acerca.
Bir güneş tutulması, gece ve gündüz arasındaki hattı saklayan tek vakittir. Bu vakitte, insan ve zebani yer değiştirebilir.
Cuando un eclipse solar oscurezca la línea entre el día y la noche, será la única ocasión en que los humanos y los Demonios puedan intercambiar lugar.
Güneş tutulmasında bunu yapacağız.
Sucederá a la hora del eclipse solar.
- Tek dediğim Shania açık tenli ve böyle kolsuz bluzlar omuzlarını güneşe maruz bırakır ki buraya genelde güneş kremi sürülmez ve bu geri dönüşü olmayan zarara sebep olur.
Vale. Solo digo que Shania es muy blanca de piel, y que camisetas de tirantes como esas dejan que se le vean los hombros, que es la zona más descuidada a la hora de dar la crema solar, y eso puede causar daños irreparables.
Ve benim kendisine güneş odasında meydan okuma hakkım var.
Y tengo el derecho a desafiarlo... en la cámara solar.
Günün sonunda, Neden varız, ve sadece insanoğlu olarak değil, neden bu gezegen, güneş sistemi, evren var? " sorusu akla geliyor.
Bueno, al final de la día, la surge la pregunta, ¿ por qué existimos, y no sólo como la humanidad, pero ¿ por qué este planeta existe, el sistema solar, el universo?
Umarım güneş koruyucu sürmüşsündür.
Espero que estés usando filtro solar.
Yalnızca deşifre etmemiz gerek. Perşembe günü Kafe Milano'da, güneş lobicisiyle berabermiş. - O salı günüydü.
El jueves estaba en el Café Milano con él del lobby de la energía solar eso fue el martes.
Zayıf güneş politikasını desteklemeye hazır olduğumu söylerim.
Le contaré que estoy preparado para apoyar su débil política de energía solar.
Eski Yahudi Tapınağının yerine inşa edilmiş.
Fue construido en el solar del antiguo templo judío.
# Bir gün güneş enerjisiyle çalışan araç yapacağım #
* Algún día diseñaré un coche solar *
Günes sistemi.
Un sistema solar.
Sonraciğima, Polonyali astronom Nicolaus Copernicus tarafindan gelistirilmis bir günes sistemi modeli.
El modelo del sistema solar desarrollado por Nicolás Copérnico un astrónomo polaco.
Bütün seçenekleri değerlendirdikten sonra köpek parkı için en iyi yere karar verdim. O da 48. parsel şu Ann'in evinin yanındaki.
Bueno, después de revisar todas las opciones, he encontrado que la mejor localización para el parque para perros es el solar 48, el de detrás de casa de Ann.
Anlayacağın April, o parsel benim.
Verás, la cosa es, April, que ese solar es mío.
Üzgünüm, 48. parsel, bu park için uygun tek alan.
Bueno, lo siento, pero el solar 48 es el único que sirve.
Gündem maddesi 280B belediye üzerindeki 48 nolu araziye bir köpek parkı inşa etme teklifi.
el ítem 280B de la agenda, una moción para construir un parque para perros en el solar municipal 48.
Leslie, meclis üyeleri 48 numaralı devlet arazisinin köpek parkı olması gerektiğine inanıyorum. Yuh. Yuh.
Leslie, miembros del concejo, creo que el solar municipal 48 debería ser un parque para perros.
Meclis üyesi, Pawneeliler Jamm Ortodontist'in memnun müşterileri... 48. arazi üzerine ne tarz bir park yapacağımız konusunda benim bir fikrim var.
Concejal, pawneeanos, clientes satisfechos de Ortodoncias Jamm, mientras discutíamos qué tipo de parque poner en el solar 48, he tenido una idea.
48. arazinin geleceğinin tartışmaya açık olduğunu görüyor iyi bir kazanç için orayı satmamızı öneriyorum.
Viendo que el futuro del solar 48 está abierto a debate, propongo que se lo vendamos a Paunch Burger para sacar provecho.
Logaritmik sarmal örüntüler, böceklerin polenleme yapabilmeleri, çiçeklerin gün ışığı
Los patrones de espirales logarítmicas permiten la exposición máxima de las plantas a los insectos para la polinización, la máxima exposición a la luz solar,
"İda" dişi kanal ya da ay kanalı sağ beyin ile, ve "pingala" eril kanal ya da güneş kanalı sol beyin ile bağlantılıdır.
Ida : el femenino o canal lunar, está conectado al cerebro derecho y "pingala", el canal masculino o solar, está conectado al cerebro izquierdo.
Birkaç araştırmacı bazı JSC'lerin güneş radyasyonuna maruz kaldıklarındaki direnme yeteneklerini test etti.
Algunos investigadores irradiaron algo de JSC para probar su habilidad para resistir la radiación solar.
Güneş sistemimizin dışında.
Está fuera de nuestro sistema solar.
Şu anda bir kahramansın ama hafıza solar.
Ahora eres un héroe, pero los recuerdos se esfuman.
- Güneş kremin yok mu? - Hayır.
¿ Tienes algo de bloqueador solar?
Üstünde mikro solar hücreler var.
En la parte de arriba lleva una microcélula solar.
Güneş sistemi mi?
¿ Un sistema solar?
- Kapılar da güneşlik de kilitlendi.
Puertas, techo solar, todo está bloqueado.
Benimle bu gece Kral Güneşi'nde buluş.
Búscame a las afueras del Solar del Rey esta noche.
Birisi Santa Monica'da işleri kızıştırıyor ve güneş kremlerini paylaşmıyorlar.
Alguien está calentando las cosas en Santa Mónica y no están compartiendo el bloqueador solar.
Zamanla bu yenilikler solar ve bazen ilişkiye zaman vermek gerekir. Bazı şeyleri anlamak için- -
Está claro, la novedad va desapareciendo, y a veces tienes que darle tiempo a tu relación, sabes, para saber de verdad.
Ama eğer bu sadece bir silahlı soygunsa kilitli bir arsanın içine sıkışmak için neden tüm bu çabaya girersin ki?
Pero si solo es un atraco, ¿ por qué molestarse en meterse en un solar cerrado?
Depona daha az su ısıtıcı ve senin akmayan musluğunu ve bütün güneş enerjili pisliklerini koyacağım.
Instalé tu calentador de agua sin tanque y tu grifo de chorro eficiente y toda tu mierda de energía solar.
Kalan aylar matem tutmak için bir araya gelir. Elindeki fırsatı kaçıran birinci ay on birinci ayı tek başına takibe devam eder. Kasımpatı solar ve kanlı Kızıl Gözler'in yanına düşer.
Los meses restantes se reúnen para llorarlo. continúa su persecución de la undécima luna en solitario. para yacer en el suelo junto a unos sangrientos ojos escarlata.
Kasımpatı, Eylül çiçeğidir. Sekizinci ay olan Ağustos'ta açar ve Haziran'da solar.
El crisantemo es la flor de septiembre. y se seca en junio.
Güneş sistemimiz.
Es nuestro sistema solar.
Ve bu arada ihmal edilen gezegen yavaş yavaş solar.
Y todo el tiempo el planeta descuidado lentamente desaparece.
Güneş ışığının gücünün sırrını şimdi anladım.
Ahora he entendido tu secreto de aprovechar el poder de la luz solar.
Parlak ve değerli şeyler hızla solar gider.
Todas las cosas brillantes y preciosas se desvanecen rápidamente.
Benim sayımıma göre, Çeşme Cuması,... tüm çılgın çocukları alın, suyun içine girin,... ve sakın güneş kremlerinizi unutmayın.
Según mis cuentas, es el viernes de la fuente, Así que al agua, todos ustedes chicos locos, Y no se olviden el protector solar.
Güneş enerjisiyle şarj için güvenlik pelerini etkinleştiriliyor.
Activar mecanismo de disfraz durante recarga solar.
Benim dudak ve güneş kremimi koyar mısın?
¿ Metiste mi protector solar y el bálsamo para los labios?
O kitaplara bayılırım. Solar Bull'u okudun mu?
Me encantan esos libros. ¿ Has leído Solar Bull?
Solar Bull harikadır.
Sí, Solar Bull es grande.
Tamam, sadece güneş kremi sür.
Y necesitaré bloqueador solar.
Güneş odası.
La cámara solar.
Bu bir Jathaa Sunglider.
Eso es un Planeador Solar Jathaa.