English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Solucan

Solucan traduction Espagnol

3,365 traduction parallèle
- Central Park'taki solucan deliği.
- El agujero de gusano de Central Park.
Senin dünyanın da bir solucan deliğiyle yok olduğunu düşünürsek makul.
Considerando que tu mundo fue destruido por un agujero de gusano,
Solucan deliğinde güvenlik ihlali.
Ha habido una brecha de seguridad en el agujero de gusano.
Hayır, solucan deliği.
No. Es el agujero de gusano.
Central Park'taki solucan deliğinden. Onu zamanda geriye gönderdim.
El agujero de gusano en Central Park... las mandé atrás en el tiempo.
Kocaman bir kozmik solucan kutusu.
Es algo de muy dificil resolución
Daha çok solucan deliğine benziyor!
¡ Más bien un agujero de gusanos para las larvas!
Solucan işini bitirmiş.
El gusano le cogió.
Solucan falan yok. Keser misin şunu?
No hay ningún gusano. ¿ Quieres parar?
Bir bak bakalım Witchfield solucanı hakkında neler bulabileceksin.
Mira a ver qué puedes averiguar del gusano de Witchfield.
O solucan, tehlikeli bir tarih öncesi yaratık biz buraya o yaratığı sessiz sedasız yakalayıp götürmeye geldik.
Ese gusano es una peligrosa criatura prehistórica y estamos aquí para capturarla y llevarnosla.
- Hay sana da, şu senin salak solucanına da...!
- ¡ Tú y tu estúpido gusano!
İki solucan var.
Hay dos.
Burundaki o çocuğu, solucanın yemesine sen mi müsade ettin?
¿ Dejaste que se comieran a ese niño del promontorio?
- Teknik olarak bu, holografik evrenin 11 boyutlu sicim modeline dayanan zamansal bir solucan deliği.
- Es un agujero de gusano temporal basado en un modelo dimensional del universo holográfico.
Bir solucan deliğinden geçip de 1947'de sıkışıp kalmamıza benzemez.
No es como si hubieramos ido a traves de un agujero de gusano y nos hubieramos quedado atrapados en 1947.
Kararsız bir solucan deliğinde öldüler, hepsi bu.
La respuesta probable es que simplemente murieron en un agujero de gusano inestable.
Dünyaya dönmeye çalışırken dengesiz bir solucan deliğinin içinde öldüklerini düşündük. Ama ya ölmedilerse?
Pensamos que la mayoría de ellos murieron en el agujero de gusano inestable tratando de volver a la Tierra pero, ¿ y si no murieron?
Ya solucan deliği onları daha da geriye gönderdiyse?
¿ Qué tal si el agujero de gusano los envió incluso más al pasado?
Güneş lekelerinin bunu yapabileceğini biliyoruz....... bu sayede bir solucan deliği kendi üstünde geri gidebilir ve zamanda hareket edebilir.
Sabemos que las llamaradas solares pueden hacer eso. Causan un agujero de gusano que se vuelve sobre sí mismo en el tiempo.
Sadece solucan deliği civardaki başka bir geçide sıçradı.
El agujero de gusano simplemente saltó a otra puerta en los alrededores.
Sinyal aktif bir solucan deliğinin yarattığından binlerce kez daha zayıf olacaktır.
La señal es mil veces más débil que el evento causado por un agujero de gusano activo.
Başlıyoruz. Bakın, Eli'in çözümü her ne kadar zekice olsa da bir yıldızın içinde solucan deliği açmaya çalışırken..
Mira, la solución de Eli, aunque brillante, no considera el millar de cosas que pueden ir mal cuando se intenta abrir un agujero de gusano en una estrella.
Muhtemelen kurar,... ama solucan deliği oluştuğu anda neler olacağını. bilemeyiz.
Posiblemente, pero lo que sucede en el momento que un agujero de gusano se establece es una suposición.
Zamansal bir olay,... aynı bazen solucan deliklerinde olan zaman yolculukları gibi.
Un evento temporal, que hemos visto que causan el viaje en el tiempo a través de agujeros de gusano.
Aslında bir yıldızın içindeki koşullar süreğen bir solucan deliği oluşturmak için pek de uygun değldir.
Es un hecho. que las condiciones dentro de una estrella son muy adversas para la viabilidad sostenible de un agujero de gusano, y les debo el decirles esto.
Solucan deliği kararsız.
El agujero es inestable.
Solucan deliği kararsızdı.
Estoy hablando de lo que sucedió de verdad.
Bak, burada kıvrımlı bir solucan var.
¡ Mira, allí hay un gusano!
Solucan deliği yok.
Sin agujero de gusano.
Ve karşınızda, dünyanın ilk solucan deliği I.D.H.'si.
Contemplad el primer motor FTL del mundo.
Sonuçta bir solucan deliğinden geçip 1947'de sıkışıp kalmış değiliz ya.
No es como cuando nos metimos en un agujero de gusano y nos quedamos atrapados en 1947.
Solucan Deliği Şakası?
¿ Humor sobre agujeros de gusano?
Solucan gibi bir deliğe atılmaktan iyidir
Mejor eso que tirados en un agujero comidos por los gusanos.
Seks inhibitörü feromonu ve kırmızı koza solucanı.
El inhibidor de la feromona del sexo del gusano rojo.
Ona psişik solucan diyorum.
Simplemente lo he llamado psico-gusano.
Evet, ama kimyasal solucanın tükürük bezlerinden alındı ve aklınızı yerine getirecek bir tedavi geliştirdik.
Bien, pero la química fue extraída desde las glándulas salivares del gusano, lo cual.. Y nosotros llegamos con un tratamiento para restaurar vuestras mentes.
Görüyorsunuz ya, nöral jel, solucanın kafanıza soktuğu çılgın rüya dünyasındaki gerçeklikle aranızdaki can kurtarma ipiydi.
Ves, el gel neural fue vuestro salvavidas de la realidad del loco mundo de los sueños que el gusano tenía implantado.
Ona psişik solucan diyorduk.
Comenzamos a llamarlo "gusano psíquico".
Bu çok kararsız bir durum ve psişik solucan vakasında olanların tekrar etmesini göze alamayız.
Esta es una situación sumamente volátil y no podemos permitirnos una repetición del incidente del gusano psíquico.
Psişik solucanın niye kaçtığını açıklar.
Eso explicaría por qué los gusanos psíquicos escaparon.
Tam düşündüğüm gibi - enfeksiyon, bir çeşit solucan.
Es justo como pensé - la infección es una especie de gusano.
Tabii, solucanın onun beynini emmesinden kim hoşlanmaz ki?
Claro, que no le gustaría tener un gusano de mierda poco a chupar su cerebro?
Sözünü tutmazsan, bacak arandaki solucan kurusun. Yemin et.
Sólo si usted jura que el gusano entre las piernas pueden marchitarse si no cumple su promesa.
Solucan gibi sürün.
Repta, gusanito.
Her ne kadar senin "solucan" değerlendirmenin üstüne çıkmam zor olsa da...
Aunque tu valoración técnica como "gusanos" es difícil de mejorar...
Solucan deliğini açtığımızda tam olarak doğru koordinatlarda olmak zorunda.
Ha de situarse en las coordenadas exactas de donde llegó cuando el agujero de gusano se abra.
Bambu solucanı. Birini kaçırdın.
Gusano del bambú.
Kainatın sırları solucan deliğinde yatıyor.
Los secretos del Cosmos yacen en el agujero de gusano.
Derin komadan hatırladığım ilk şey, bazen "solucan gözünden dünyanın görüntüsü" dediğim şeydi.
Mi primer recuerdo estando en coma fue que era lo que a veces llaman visión de gusano
Moğol Ölüm Solucanı mı?
Un gusano de la muerte de Mongolia. Extremadamente raro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]