Sonar traduction Espagnol
7,072 traduction parallèle
Steve, daha az heyecanlanarak muayene etmeye çalışır mısın lütfen?
Steve, ¿ podrías tratar de sonar un poco menos entusiasmado, por favor?
Demek istemezdim ama artık önemsiz konuşmaya başladın.
Y odio decir esto, pero tu estas empezando a sonar un poco mejor.
Dikkat edin. Fazla yaklaşırsanız yakınlık alarmı devreye girecektir.
Si se acercan demasiado harán sonar las alarmas de proximidad.
Lakin Killua başka bir şey söz konusuymuş gibi konuştu. Avcı Cemiyeti'nin yegane Nen kovucusu Gon'a yardım mümkün değil demişti. Killua ise hiç tehlikeye girmeden hallederim diyor.
Killua lo hizo sonar como si fuera algo diferente. pero Killua dijo que definitivamente lo salvará.
Tartışma adına söylemiyorum ama bence Yahudilik olayı palavra.
No quiero sonar anti-semita pero todo eso del judaísmo creo que es una gilipollez.
Yapmaya çalışıyorum, gerçekten, gerçekten birçok insandan milyon kez duymuşsundur bu aynı boktan şeyleri sonra yine yeni sesler deniyorum.
Cojo algo muy, muy viejo que la gente ha escuchado un millón de veces e intento que vuelva a sonar nuevo.
Telefonlar durmaksızın çalıyor!
¡ Los teléfonos no paran de sonar!
Telefonlar durmaksızın çalıyormuş.
¡ No paran de sonar!
Kulağa bencilce gelebilir ama sırf kan bağımız yok diye bizi çocuğumuzun hastane odasından bile kovabilecekleri yerler var.
Puede sonar egoísta, pero, de no ser así, hay lugares... Hay lugares donde, en un viaje, en una emergencia, no podríamos entrar al cuarto de hospital de nuestro hijo.
Grayson Malikanesine girilmesi paniğe yol açacak istediğimiz en son şey eve girmelerin artması.
Un robo en la Mansión Grayson hizo sonar las alarmas del pánico, y lo último que necesitamos es una serie de allanamientos sin resolver.
Tıpkı senin gibi konuşabiliyorum.
Puedo sonar totalmente como tú.
Kıçımı dik tutup ciddileşmek ve cümlelerime birkaç "Parker" serpiştirmek yetiyor.
Solo debo sonar serio, fruncir el trasero, y decorar con algunos "Parker".
Sylvester gibi davranmak istemem ama korkuyorum.
No quiero sonar como Sylvester, pero estoy aterrorizado.
Ben İngiliz aksanı deniyordum da.
Bueno, no estaba tratando de sonar como británico.
Baskan bu yeni plâni Gotham için iyi bir seymis gibi tanitiyor.
El alcalde hace sonar este nuevo plan como si fuera bueno para Gotham.
Yukarı çıktığımda ya da arka taraftayken falan bağırmana gerek kalmayacak, sadece zili çalacaksın.
Para cuando estoy arriba o en la parte de atrás o algo, para que no tengas que gritar, solo hacerla sonar.
- Dramatik olmak istemiyorum ama bugün bir hayli vasattı.
¿ Está bien, señor? No quiero sonar dramático, pero hoy ha sido inferior al óptimo.
Bunu duymuş olmanız çok kötü hanım efendi, ama oğlunuz bize ateş açarak kendi ölümüne kendi sebep oldu.
Tan duro como pueda sonar, señora... su hijo acabó con su propia vida cuando nos disparó.
Lütfen artık gidebilir misin, annem açsın diye kapıyı çalacağım.
¿ Te puedes ir ya, por favor, para sonar el timbre a mi mamá?
İlginç gelebilir ama dün gece Jay bana bir vampiri izlediğini söylemişti.
Esto va a sonar raro pero anoche Jay me dijo que estaba rastreando a un vampiro.
McGee gibi konuşmaya başlıyorsun.
Estás comenzando a sonar como McGee.
- Oynatılması gerek.
Tiene que sonar.
Enzmann gibi konuşmaya başladın.
Empiezas a sonar como Enzmann.
Kokunç biri gibi görünmek istemem ama gerçek hayatta katiller benim kitabımdan mı esinleniyor?
No quiero sonar terrible, ¿ pero un asesino real... basando sus crímenes en los asesinos de mis libros?
"Kuzuların Sesizliği" moduna girmek istemem ama ama ağzında bir şey var.
Odio sonar como "El silencio de los inocentes". Pero tiene algo en la boca.
Barzo gibi konuşmak zorunda bıraktığın için de sağ ol.
Gracias por hacerme sonar como un paleto.
Alkolik biri gibi konuşmak istemem ama ben bir tane atacağım. Eşlik edecek olan var mı?
Bien, no quiero sonar como un alcohólico, pero quiero un chupito, así que ¿ alguien toma uno conmigo?
Kulağa delice gelebilir ama Mara, Audrey'nin tüm anılarına sahipse belki Audrey, Mara'ya dönüştüğünde o da Mara'nın anılarına sahip olmuştur.
Puede sonar loco pero si Mara tiene todos los recuerdos de Audrey tal vez cuando Audrey se volvió Mara tal vez también obtuvo todos los recuerdos de Mara.
Daha az havalı göstermek için uğraşıyormuşsun gibi geldi.
Parece que estés tratando de hacerlo sonar menos guay.
Gerçekten biraz garip gelecek ama adamın ruhunda özgürlük var.
De verdad. Va a sonar extraño. es una liberación para este tipo
Aynı annen gibi konuştun.
Vaya. Acabas de sonar como tu madre.
Yani, şüpheci görünmek istemem ama bu inanılmazdı.
O sea, no quiero sonar como un escéptico, pero eso fue genial.
Kornayı çalmak gibi olmasın ama ben Laura'nın en yakın arkadaşıyım.
Para no sonar mi cuerno, pero yo Soy básicamente BFF de Laura
- Kulağa sapıkça gelmesin ama bu kızlara sahip olmak istiyorum.
Vaya. - Mira esos estiramientos. - No quiero... sonar pervertido, pero quiero poseer a esas chicas.
Amacına ulaşmış olur ama bu tam olarak içimizden geçenlerle örtüşmez değil mi?
Habria cumplido su objetivo, pero no hace exactamente sonar como que tiene nuestros mejores intereses en el corazón.
Kulağa kötü geldiğini biliyorum ama Abby'i biraz kıskanıyorum.
Esto va a sonar horrible... pero estoy celosa de Abby.
Anlamlı geliyor mu?
Siempre puedes hacer sonar, ya sabes, qué palabras... ¿ Significa algo más?
Bu çok tuhaf gelecek ama ben...
Esto va a sonar raro pero...
Memnuniyetsiz görünmek istemem.
No quiero sonar malagradecido.
Evet ve ailesi savaş çanları çalıyor çünkü Luca 3 gün önce kaybolmuş.
Sí, y la familia ha estado haciendo sonar los tambores de guerra... porque Luca desapareció hace tres días.
Telefonum resmen patlıyordu.
Mi teléfono no paró de sonar.
Bütün İlk 40 şarkılarının radyodaki gibi olması gerekirdi.
Todas las canciones Top 40, tu sabes, tenias que sonar como en la radio.
Duyan da kardeşim için ciddi ciddi endişelendiğini sanacak.
Acabas de sonar genuinamente preocupada por mi hermano.
Bunun kulağa garip geleceğini biliyorum ama gerçekten orada birbirinizin yanında olduğunuz için çok mutluyum.
Sé que esto va a sonar bastante extraño pero estoy muy contenta que ambos se tuvieran el uno al otro.
Geleceğe rüyalar yönelttik.
Tendemos a soñar despiertos con el futuro.
Azıcık inancın olsun.
Nunca dejaré de soñar.
Aslında ben o çöplükten çıkıp çatıda yalnız başıma otururdum. Chelsea Clinton olarak uyanabilmeyi düşlerdim. Saçımdan dolayı.
La verdad es que, solía sentarme sola en la colina junto al vertedero y soñar que me despierto siendo Chelsea Clinton, pero con mi pelo.
Ama hayal kurmak yasak değil öyle değil mi?
¿ Pero un hombre puede soñar no?
Pekâlâ, hayal görmeyi bırakın da gidelim artık.
Sí, bueno deja de soñar y vamos.
- Kuzeyden bir kızın okyanusa bu kadar yakın büyümeyi hayal edebileceği yerden.
- Del norte, donde una chica solo puede soñar en crecer así de cerca del mar.
Umuduyla Rüyalar muhteşem ya da öyle görünüyorlar Eğer bir tane bulamazsam sorun olmaz sanırım
â ™ ª Deseando â ™ ª â ™ ª Soñar es lo mejor â ™ ª â ™ ª o eso parece ser â ™ ª â ™ ª Deseo por un sueño â ™ ª â ™ ª Deseando, deseando, deseando â ™ ª