Sormadım traduction Espagnol
2,763 traduction parallèle
Markus sahip olduğumuz en başarılı antrenördü o yüzden sormadım.
Markus era el mejor entrenador que he tenido, así que, no pregunté.
Ben bir şey sormadım.
Tú hiciste la pregunta.
Sana sormadım.
- No te preguntaba a ti.
- Birebir cümleleri sormadım.
- No necesito la transcripción.
Çok para ödedim, hiç soru sormadım.
Puse avisos en algunas vallas Me pagan mucho dinero...
- Sana sormadım.
No te he preguntado.
Sormadım.
No.
Hakkımda ne düşündüğünü sormadım sana.
Yo no te he preguntado lo que tú piensas de mi.
Bana aşık olup olmadığını bile sormadım!
¡ Ni siquiera te he preguntado si me quieres o no!
Bu yüzden sana hiç bir soru sormadım.
Por eso no puedo preguntarte nada.
Hayır, ben de hiç sormadım.
No. Y yo nunca le pregunté.
Ben sormadım, sen de duymadın.
Sólo olvida que pregunté.
Henüz sormadım.
Todavía no.
Hiç bahsetmedi, ben de hiç sormadım.
Nunca lo dijo y nunca le pregunté.
Merak ettiğim bir şey var. Bu kutu ile ilgili o ikisini bir birine düşürebilecek kadar önemli olan şey nedir? Sormadım.
Entonces vale preguntarse ¿ qué es lo que tanto importa de esa cosa que los enfrenta?
Markus sahip olduğumuz en başarılı antrenördü o yüzden sormadım.
Markus era el mejor entrenador que teníamos así que no pregunté.
- Sormadım sorsaydım bile cevap vermezdi zaten.
No pregunté, y él no me lo hubiese dicho si lo hacía.
Ona sormadım.
Aún no le he preguntado.
Bana soracak olursan barbeküsüz bir barbeküye barbekü demekten daha kötü bir şey varsa o da hiç barbekü olmamasıdır. Sana sormadım.
Si me preguntas, invitar a una parrillada sin tener una parrilla sería peor que no hacer la parrillada.
Tren ve apartman yangını benzeri olayların nerede ve ne zaman olacağını söyledi mi? - Sormadım.
Menciono cuando o donde podemos esperar otro evento residual como el tren o el incendio?
Sormadım.
No te lo pedí.
Bilmiyordum, ona sormadım.
No lo sabía, no la pregunté...
Hiç sormadım say.
Olvida que lo he preguntado.
Senin mektuplarını aldım, sana kredi verdim ve hiç soru sormadım.
Tengo tu correo, te doy crédito, No pido...
Kusura bakma. Adını sormadım.
No sé tu nombre.
Sana sormadım, Curtis.
No te pregunté a ti, Curtis.
Sormadım çünkü cevaba inanmayacaktın.
No se lo he preguntado porque no te hubieras creído la respuesta.
- Sormadım.
Yo no.
Affedersin, adını sormadım.
Lo siento. En realidad no te he preguntado tu nombre.
Paraya neden ihtiyacı olduğunu sormam gerekirdi ama sormadım.
Bueno, debería haberle preguntado para qué necesitaba el dinero... y no lo hice.
- Sormadım, kimse de söylemedi.
¿ Por qué? No pregunté. Nadie me dijo.
Bayan Lockhart, size soru sormadım.
Sra. Lockhart, no le hice ninguna pregunta.
Özgeçmişini sormadım.
No te pedí tu currículum.
Sana verdiğim o şeylerle ne yaptığını hiç sormadım.
Nunca he preguntado qué haces con todas las mierdas que te di.
Yılbaşından önce niye bunu yapıyorlar diye sormadım da değil
Hmm. Por amor de Dios, me estaba preguntando ¿ dónde iban todos ellos una semana antes de Navidad?
Ve yemeğe gittik ve iyi zaman geçirdik ama onu evine bıraktığımda içeri gelebilir miyim diye sormadım.
Fuimos a cenar y la pasamos bien. Pero la dejé en su casa sin preguntarle si podía entrar.
Gerçek anne-babamı hiç sormadım.
Nunca les pregunté por mis padres biológicos.
Bilmiyorum. Sormadım.
- No lo sé, no pregunte, no es asunto mío.
Ona konuşmak istediği bir şey var mı diye hiç sormadım.
Nunca le pregunté nada.
- Ona, Abigail hastası mı diye sormadım.
No le pregunté si era su paciente.
Seni götürmemi sormadın mı?
¿ No me pediste que te llevara?
Neden sana balığa gel diye sormadığı mı hiç merak ettin mi?
¿ Alguna vez te has preguntado por qué nunca te llevé a pescar?
Düşünme işini yapmayayım diye bana sormadın o zaman.
Así que no me involucraste porque eso hubiera necesitado pensar.
Hiç sormadım.
Nunca le pregunté.
- Tamam. Biliyorsunuz, sormadığımız hâlâ kocaman bir soru mevcut.
Sabes, hay una gran pregunta que no hemos hecho aún.
Bilmiyorum, sormadım.
No lo sé, no lo pregunté.
Sormadığı için minnettarım.
Estoy agradecido porque no me preguntaste.
O yüzden mi bana ölü mü, hayatta mı diye sormadın?
¿ Y por qué no me ha preguntado si está vivo o muerto?
Bayan Whitstable'a sormadın mı?
¿ Qué? ¿ No se lo has pedido a la Sra Whitstable?
Onu sormadığımı biliyorsun.
No me refiero a eso.
Ben onu sormadım.
no pregunté eso