Summer traduction Espagnol
1,969 traduction parallèle
Evet, sadece, Summer benim en iyi dostum,
Sí, sólo que Summer es mi mejor amiga.
Summer dün benle yüzleşti, ben de Marissa'ya söylemek zorunda kaldım.
Summer se enfrento a mí ayer y se lo tuve que decir a Marissa.
Summer tekne gezisinin biletlerini bulmuş ve bana anlattı.
- ¿ Cabo? Summer encontró los billetes del crucero y me lo contó.
Hey, Summer, işte burdasın.
- Hola, Summer, aquí estas. Hola.
Asıl konuyu kaçırıyorsun bence Summer.
Ocultaste lo principal, Summer.
Summer Volchok'ın tam olarak etik biri olduğunu düşünmüyor.
Bueno, Summer parece creer que este tal Volchok no es exactamente un modelo de moralidad.
Summer, belki sevdiğim ananas tatlısını yapabilirsin, şu graham krakerleriyle yaptığın.
Summer, quizás podrías hacer ese postre de piña que me gusta esa con los cereales Graham y todo.
Sana da teşekkürler, Summer.
Y gracias a ti, Summer.
Summer.
Es Summer.
Summer ve Luke nişanlanmıştı ikinci sınıftayken.
Summer y Luke estaban comprometidos en segundo grado.
Aslında Summer, endişelendiğim tek şey kızım.
En realidad, Summer, por lo que único que estoy preocupada es por mi hija.
Bu göz kırpma, Summer.
Es un pestañeo conocido, Summer.
Summer, cinsellik mantık dinlemez.
Summer, la líbido no escucha a la lógica.
Ama Summer, kız kıza konuşmaya ihtiyacın olursa...
Divertios esta noche. Pero, Summer, si necesitas una charla femenina...
Doğrusu Summer, Seth'le birlikte, ben de yalnızım, aklımı kaçırmak üzereyim.
La verdad es que Summer está con Seth y yo estoy sola..... y estoy algo así como volviéndome loca.
Summer...
Summer...
Summer bekle, sana yardım edebirim.
Summer, espera, ¡ puedo ayudarte!
Hey, ben Summer, bir mesaj bırakın.
Hola, soy Summer, deja un mensaje.
Sanırım yıldızlar senin için diziliyor.
Parece que los astros se están alineando por ti. ¡ Y Summer!
Ve Summer! Birlikte dört yıl geçirebilirsiniz.
Podrían ser otros cuatro años juntos.
Summer, şaka mı ediyorsun?
Summer, ¿ estás bromeando?
Summer, tam zamanında geldin.
Summer, llegas justo a tiempo.
Summer?
¿ Summer?
Güzel. Summer?
Bien. ¿ Summer?
Taylor, Summer'la olan seks sorunlarımı seninle konuşmayı hiç istemiyorum.
Taylor, no quiero hablar contigo de mis problemas sexuales con Summer.
Seth, Summer'la olan kıvılcımlarını geri istiyor musun?
Seth, ¿ quieres que vuelvan las chispas con Summer?
Evet, yani senin Summer'a yalan söyleyip sonra bunu örtmek için ayrılman gibi mi?
¿ Como cuando mentiste a Summer y rompiste con ella para encubrirlo todo?
Pekala, bu oldukça açıklayıcıydı, Summer.
Bueno, eso es muy descriptivo, Summer.
Summer, sana arkadaşlığımdan başka bir şey önermeye çalışmıyorum... Fakat biliyorsun, demek istediğim, eğer yalnız kalmak istiyorsan, bunu tamamen anlayabilirim.
Summer, no trato de ofrecerte otra cosa que mi amistad pero sabes, si quieres esta sola, también estoy de acuerdo.
Az konuştuğumda, az yalan söylüyorum, fakat Summer cevapları duymak istiyor.
Lo menos que pueda decir, para cargar con la menor cantidad de mentiras pero Summer quiere respuestas.
- Summer...
- Summer...
Summer ile barışmam ve Brown'a kabul edilmem gerekiyor.
Ahora necesito recuperar a Summer, y tengo que entrar en Brown.
Pekala, Summer ile seni nasıl biraraya getireceğiz?
De acuerdo, ¿ qué vamos a hacer para recuperar a Summer?
Summer, Brown dünyadaki en iyi üniversitelerden biri.
Summer, Brown es una de las mejores universidades del mundo.
Dinle Summer, onun hakkında endişelenmeli miyim?
Escucha, Summer, ¿ cómo de preocupada tengo que estar por ella?
Ayrıca Summer'la kavga ediyoruz.
Y Summer y yo peleamos.
Summer...?
¿ Summer...?
Summer şimdi gitti.
Summer se acaba de ir.
Merhaba Summer.
Bueno, hola, Summer.
Merhaba Summer.
Hola, Summer.
Summer, öyle değil...
Summer, no es...
Summer ve ben Brown hakkında kalp kıran bir kavgaya tutuştuk.
Summer y yo nos metimos en una apasionada y agobiante pelea sobre Brown.
Summer yüzünden.
Por Summer.
Summer, hadi ama neşelen.
Summer, vamos, anímate.
Summer, bir erkeği elde etmek sanki bir vahşi gümüşsırt gorilini Uganda tepelerinde ele geçirmek gibidir.
Summer, conseguir un hombre es como capturar un gorila salvaje de espalda plateada en las colinas de Uganda.
Evet, demek istediğim aynen bu Summer.
Sí, eso es exactamente lo que estoy diciendo, Summer.
Bak Summer, davranışlarım için özür dilerim.
Mira, Summer, lamento la forma en la que estuve actuando.
Evet Summer, sorun da bu zaten.
Sí, Summer, se trata de eso.
Summer'ı geri kazanmalı ve Brown'a girmeliyim.
Necesito volver con Summer y tengo que entrar en Brown.
İlgimi çekmedi. Summer.
No estoy interesada.
Summer seni arıyordu.
Summer estaba buscándote.