Suçlama traduction Espagnol
3,284 traduction parallèle
# Sen o elmanın yarısısın # # Bebeğim beni suçlama #
# Tú eres el que tiene la manzana # # pero no puedes culparme #
Onu suçlama, açıklayabilirim.
¿ También sabías?
Zoe, bu çok büyük bir suçlama ve gerçekten umarım bundan kimseye bahsetmezsin.
Zoe, es una acusación escandalosa y una que de verdad espero que te guardes para ti.
Suçlama yok yani.
No hay cargos.
Hâkim bey, suçlama olmadan onu elinizde tutmanızdan hoşlanmayacak.
Bueno, mi juez no le va a gustar la hombre está detenido sin cargos.
Bunun içini kendini suçlama evlat.
No te culpes, hijo mío.
Epey uzun bir suçlama listesi var.
Menuda lista de antecedentes.
O bir tanık ve bu kaydı suçlama için kullanacağım.
Es un testigo, y estoy usando esta grabación para una impugnación.
Annemin günahları için beni suçlama.
No me culpes por los pecados de mi madre.
Hadi yapma... bunun için kendini suçlama.
No, vamos... no te culpes por esto.
Pentagon kaza suçunu Happ'in intihar girişimi üzerine atan bir suçlama yapmaya hazırlanıyor.
El Pentágono está preparando una declaración formal culpando del accidente al intento de suicidio de Happ.
Bak, beni suçlama, Tony.
Mira, no me culpes a mí, Tony.
Ona resmi bir suçlama bulunmadan daha fazla burada tutamayız.
No podemos retenerle mucho más sin acusarle de algo.
Kendini suçlama Callie.
No te sientas mal, Callie.
Bunun için kendini suçlama, tamam mı?
No la has metido en esto, ¿ de acuerdo?
Bu çok ciddi bir suçlama.
Es una acusación seria.
Detroit öğretmen sendikası grev yapmaya karar vermiş Kim Jong II, Sarıdeniz'de ciddi savaş hazırlıkları yapıyor ve Doğu Sudan'daki NATO üssündeki cinsel taciz suçlamalarına altı suçlama daha eklendi.
Los maestros de Detroit van a la huelga. Kin Jong II sigue activo en el Mar Amarillo más seis casos de acoso sexual en la base de la OTAN en Sudán Oriental.
Şu an itibarıyla Sidorov'la Turner arasında ya da silahlarla bir suçlama yapamıyoruz.
Ahora mismo, no podemos conectar a Sidorov con Turner ni con las armas.
- Bak, uyuşturucu için beni suçlama.
- Mira, no puedes culpar los mediamentos en mí.
Ah, sende o göbek varken, boşuna çamaşır suyunu suçlama.
Ah, no culpes al cloro por lo que tu panza hace.
Bakıyorum ilişkimizin asılsız suçlama kısmına geri dönmüşüz.
Veo que volvimos a la parte de falsas acusaciones de nuestra relación.
Pekâlâ. Bunun için kendini suçlama, tamam mı?
¿ Te pasa algo?
İyi bir kalbin var, bunun için kendini suçlama.
Tienes buen corazón, no te culpes por ello.
Bunun yanlış bir suçlama olduğunu düşünüyorum.
Creo que me tendieron una trampa.
Oh, suçlama oynu oynamayalım, Rahibe.
Da igual quién tenga la culpa, hermana.
Beni suçlama, tamam mı?
No me culpe a mí. ¿ De acuerdo?
Bunun için beni suçlama!
No me culpes de esto.
Beni suçlama.
No me culpes.
- Neden böyle bir suçlama uydursunlar ki?
Además, ¿ por qué iban a fabricar tal acusación? ¿ Por qué?
Suçlama ne?
¿ De qué se le acusa?
- Hiç beni suçlama!
- ¡ No me culpes!
Birilerini suçlama konusunda acele etmemeliyiz bence.
Ninguno de nosotros deberíamos apresurarnos a atribuir culpas.
Bak ne diyeceğim? Beni suçlama. Tamam mı?
Y luego te rechaza, sabes qué, no me cargues eso a mí, ¿ de acuerdo?
Bugün muhabirlerle konuşan ve belediye başkanının rakibi olan Meclis üyesi Jack Valliant'tan gelen suçlama bu.
脡sa es la acusaci贸n de su rival, el concejal Jack Valliant, quien hoy habl贸 con los periodistas.
Tanrı aşkına! Bariz uydurulmuş bir suçlama değil mi şimdi bu!
Por el amor de Dios, una acusación infundada.
Sonuçlarıyla başa çıkamıyorsan beni suçlama.
No me eches la culpa si no puedes asumir las consecuencias.
Seçim yılı 2012'nin başında Dopingle ilgili olası suç araştırmasında suçlama çıkmadı. Adalet Bakanlığından sürpriz bir açıklama geldi.
A principios de 2012, un año de elecciones el Depto. de Justicia sorprendió a todos :
Şey, eve erken gideceğim. böylece, suçlama için Santa Rosaya çıkabilirim.
Bueno, voy a llegar temprano a casa, así puedo salir a Santa Rosa para la lectura de cargos.
Bu senin işini bozacak, ama beni suçlama, tamam mı?
Creo que va a estropear tu estafa, pero no me eches la culpa, ¿ de acuerdo?
- Olanlar için beni suçlama.
No me culpes de lo que está pasando.
- İlk suçlama için.
... por la primera ofensa.
Bu abartılı bir suçlama.
Es una acusación escandalosa.
Eli.. bu çok güçlü bir suçlama
Eli es una acusación muy seria.
Julian hakkında, devlet verilerine nüfuz etmek, onları değiştirmek ve yok etmekle ilgili 29 suçlama vardı.
A Julian lo acusaron de 29 cargos por ingresar, alterar, y destruir datos del gobierno.
VISA ve MasterCard hiç çekinmeden Ku Klux Klan'a, dünyadaki her türlü örgüte bağış yapılmasını zevkle sağlıyor ama hiçbir suçlama, uyarı, herhangi bir şey olmadan bu örgüte yapılan bağışları durdurmakla kalmadıkları gibi, aracıların yapmasına da izin vermiyorlar.
VISA y MasterCard procesarían los pagos al Ku Klux Klan sin ningún problema, a toda clase de organizaciones del mundo, pero para esta, sin acusaciones, sin órdenes, sin nada, no solo la bloquearon ellos mismos, sino que no permitieron intermediarios.
En ciddi suçlama ise bazı askerlerin savaş suçu işlemiş olması.
Lo más grave es que algunos soldados cometieron crímenes de guerra.
Kendini suçlama.
No culpe a su propio nombre.
Suçlama nedir?
¿ Cuál es el cargo?
Suçlama ne?
¿ Cuáles son los cargos?
Icindeki icin beni suclama.
No me juzgues por lo que hay en este maletín.
Kendini suçlama.
Tú no tienes la culpa.