Süite traduction Espagnol
81 traduction parallèle
- 58 numaralı süite.
- A la suite 58, señor.
58 numaralı süite, saatte 30 kilometreden fazla yapma.
Suite 58, y no vayas muy rápido.
Şu fişi al, B güvertesindeki yedi numaralı süite git üzerinde bu numara olan valizi alıp hemen buraya getir.
Vaya al camarote 7 de la cubierta B. Coja la maleta con este número y tráigala. Rápido.
- Oh, bu odayı iki kişilik süite dönüştürüyor.
- Lo convierte en una habitación doble.
513 numaralı süite bir komi gönderin, lütfen, ve bir taksi istiyoruz, hemen.
Mande un botones a la 513 y pídanos un taxi ya.
Elly'i yukarı Presley'nin yerine, süite göndermeni istiyorum.
Quiero que envíes a Elly al lugar Presley... a la suite.
Bayan Hfuhruhurr ile şu şanslı pezevengi 729 numaralı süite çıkar.
Lleve a la Sra. Hfuhruhurr y a ese hijo de puta con suerte a la 729.
Süite baktın mı?
¿ Has visto la suite?
Cesur süite.
A la suite de "El Audaz".
Ben de yol yorgunuyken Sanal Süite uğramak isterdiniz diyordum.
Quizá les apetezca disfrutar de una visita a una holosuite.
Benim maaşımla böyle bir süite para yetiştirebilir miyim?
¿ Acaso podría pagar una suite como ésa?
Beni Rio'da klimalı bir süite götür!
Estoy en el mejor hotel de Río, con aire acondicionado...
Biz bu lüks süite taşınırız, sen de Cedars'a transfer olursun,.. .. ki o da hemen karşı bloktadır.
Nos mudamos a este penthouse, y luego te cambiamos al Cedars, que está un poco más abajo.
Eğer bunu kazanırsan oteldeki en büyük süite geçeceğiz.
Gana ésta y pedimos la suite más grande.
Oteldeki en büyük süite!
¡ La más grande del lugar! ¡ Vamos!
Oteldeki en büyük süite!
¡ La más grande del lugar!
418 numaralı süite gitmenizi istiyorum.
Quiero que ustedes muchachos, suban a la suite 418.
Benim de bir süite ihtiyacım var.
Pues, yo también necesito una suite.
Siz asansörle çatı katındaki süite çıkın isterseniz. Ben de bizimkileri çağırıp sizinle orada buluşayım.
¿ Por qué no toman el ascensor para subir a la azotea... y yo y mis socios los encontramos arriba?
Bence süite dönüp banyo yapmanın zamanı geldi.
Creo que es hora de que volvamos a la suite y me dé un baño.
Bay Herman'ı başka süite yerleştirin.
Ponga al Sr. Herman en otra.
Nasıl yani, başka bir süite yerleştireceksiniz?
¿ Que me ponga en otra?
Onu başka bir süite yerleştir.
- Estaré allí dentro de una hora. - Ponle en otra suite.
Bir süite aktardık.
Versión mejorada a una suite.
İkiniz de gidin... Ben de süite kameralarla değişik açılardan bakarım.
Ustedes dos van... y yo sólo voy a revisar los diferentes ángulos de las cámaras en la suite.
Tekrar süite döndüler.
Están de vuelta en la suite.
En azından seni ve anneni bir süite yerleştirmeme izin ver.
Entonces déjame al menos ofrecerte a ti y a tu madre una suite en el hotel.
Sonra biz kalkıp asansörden dışarı çıktık. Süite gittik. Manken ve meşhurlarla doluydu.
Así que salimos del elevador entramos a la suite y está llena de modelos y famosos.
Sizi park manzaralı lüks süite alıyoruz.
Lo tenemos en la suite de lujo con vista al parque.
Süite açılan üç kapıda kızı bulduğumda içeriden kilitliydi.
Las tres puertas estaban cerradas desde adentro cuando la encontré.
Sizi 4080 numaralı süite yerleştiriyoruz.
Van a ir a la suite 4080.
Süite çıktığımda bir ses duydum.
Cuando salí de la suite, escuché algo.
- Sizi bir süite yükselteceğim.
- Les daré una suite.
Onu süite almıştım. Neden? Vale elbisesi giyen birisi odalarımızdan birinden bir Gümüş Penis çalmış.
Alguien vestido con ese uniforme... robó un Miembro de Bronce de una habitación.
- Bu süite Bill Clinton kullandığında da böcek yerleştirmemiş miydik?
¿ No pusimos micrófonos en esta suite cuando la usó Bill Clinton? Sí.
Peninsula otelindeki süite.
A una suite del Península.
Sence Dostoyevski'nin yazmak için süite ihtiyacı var mıydı?
- ¿ Dostoievski alquilaba suites para escribir?
Dün gece dört numaralı süite yemeği siz götürmüşsünüz, doğru mu?
Tengo entendido que sirvieron anoche la cena en la suite cabaña 4, ¿ es correcto?
Tek gece için süite ödediği 40,000 dolar dışında, şövalyeyi öldüren mızrağı da o satın almış.
No sólo pagó 40.000 $ por una noche en el Chase Regency, sino que... También pagó la lanza que mató a nuestro caballero.
Süite çıktı.
Está en la suite.
Lisa'yla birlikte yukarı süite çıkıyoruz. Michael ve Claire neden bu kadar gecikti bir bakalım. Tamam mı?
Vamos a ir a la suite a ver por qué están tardando Michael y Claire.
Biraz baş başa kalmak için süite çıkıyorlar.
Arriba, a la suite, a pasar un rato solos.
Ama onun yerine? Onun yerine Lexington Bulvarı'ndaki bir bara gittim sakinleşmek için iki kadeh attım gideri olan ilk kızı alıp, Carlyle'daki süite götürdüm.
- En cambio fui a un bar y grill en la Avenida Lexington, tomé un par de tragos para calmarme me levanté a la primera jovencita que dijo que sí y la llevé a la suite en el Carlyle.
Dinle, bu gece için bir süite ihtiyacım var, şirketin hesabına yazılsın, ama benim için değil.
Escucha, necesitaré una suite para hoy, una noche, con cargo a mi tarjeta corportativa, pero no para mí.
Baskı yok, sadece emlâk piyasasında olduğumu duyunca beni oldukça hoş bir süite yerleştirdiler.
Sin presión, se enteraron de que trabajo en el mercado de propiedades, así que me dieron una suite que es... dulce.
Sizi bir süite alırdım ama Don'ın başkaları ne yaşıyorsa onu yaşamasını istiyorum.
Os pasaría a una suite pero quiero que Don vea cómo van las cosas para la mayoría de la gente.
Sonra deniz manzaralı süite geçti.
Entonces ella cambió a una suite con vistas al lago.
Partiden sonra grupla beraber özel süite çıktık.
Después de la fiesta, subimos a la suite presidencial con la banda.
"Onu süite götür." dedi.
Me dijo : "acompáñalo a la suite".
Cüceyi süite götürürken acaba onu ne yapacak diye merak ediyordum.
De todos modos... Mientras lo acompaño, pienso : " ¿ Para qué necesita un enano el sultán?
Süite çıktığımda kapı açıldı ve sultanı gördüm orada karıları, yere serilmiş halılar yastıklar, ve ring gibi bir şey vardı.
Pero en vez... se abrieron las puertas de la suite... y ahí estaba el sultán, sus esposas, una alfombra persa llena de almohadas en los bordes, ¡ como si fuera un cuadrilátero!