Süpermarket traduction Espagnol
227 traduction parallèle
Bir banka ve ya süpermarket mi soymalıyız?
¿ Y si asaltamos un banco o un supermercado?
Süpermarket açılısında yaşanan kargaşaya benziyordu.
Tanto alboroto como cuando abren un supermercado en Los Ángeles.
- Süpermarket işi mi?
- Supermercado.
Şikago'nun dışında süpermarket zinciri işletiyorum.
Dirijo una cadena de supermercados fuera de Chicago.
Süpermarket zinciri demek... Şikago'nun dışında...
¿ Cadena de supermercados... fuera de Chicago?
Yarış pisti süpermarket ve Nelson'un arabaları da öyleydi.
Como el del hipódromo el supermercado y el coche de Nelson.
Gökyüzünden bir süpermarket uçup geçiyor...
Hay un satélite de abastecimiento que veo pasar volando.
Süpermarket yöneticisi, işçi bulma kurumundaki çocuk... ne yaptığını unuttum, neyse, boşanmış, bir çocuğu var.
... Gerente de Supermercado, o de una agencia de empleos no recuerdo qué hace pero, de todos modos está divorciado.
Dr. Clancy'nin bürosu. Bullock Süpermarket'ten arıyorum.
Llamo de la tienda Bullock's.
Kediler ipotek vermeye başladılar. Spanyeller süpermarket tasarlamaya başladı. Papağanlar da televizyon programları anonsuna.
Los cocker spaniels empezaron a diseñar supermercados... y los loros empezaron a presentar programas de televisión.
Bir süpermarket. Bir gün içinde 700 milyon frank satış.
Un supermercado un volumen de ventas de 700 millones al día.
Yuh! Van Cleef'den sonra süpermarket mi?
Después de Van Cleef... ¿ la farmacia?
Süpermarket, evet.
Supermercado, sí.
İhmal edilmiş çocuklar için süpermarket veya yuva mı?
¿ Un supermercado o un hogar para niños abandonados?
Çok güzel bir silah. Şimdi o süpermarket sana 10 yıla mâl olacak.
Bonita herramienta. ¿ Sabes que la faena del supermercado te va a costar 10 años?
Süpermarket
Supermercado.
Süpermarket.
Supermercado.
Süpermarket gibi.
Es como un supermercado.
"Süpermarket, haftalık 23.55."
"Supermercado, 23.55 por semana."
- Evimin etrafını süpermarket açılışındaki kalabalık gibi sarmışlardı.
Tienen rodeada mi casa como moscas sobre un pastel.
Bir alışveriş merkezi yapacağım. Tiyatro, bowling salonu, buz pisti, süpermarket.
Construiré un centro comercial una sala de cine, un boliche, una pista de patinaje, un supermercado...
8 Aralık, 1981, gece 4'te, bir süpermarket basıldı.
El 8 de diciembre, de 1981, a las 4 : 00 de la mañana... fue asaltado un supermercado abierto las 24 horas.
Lütfen dikkat, süpermarket açılmıştır.
Atención : el supermercado está abierto.
Orada bir süpermarket var.
Y allí hay un supermercado.
Önde gelen süpermarket zincirlerinden birinin sözcüsü... paniğe kapılıp alışverişe koşmaya gerek olmadığını söyledi.
Un representante de la principal cadena de supermercados dijo que el pánico en comprar no es necesario.
Süpermarket için mi?
¿ El supermercado?
O rafta pizza var işte! - Süpermarket aşkına!
¿ De que hablas, hay una pizza ahí en el mostrador?
- Süpermarket aşkına mı? !
¿ Si seré un pavo asado?
Üç süpermarket cadısını hiç duydun mu?
¿ Conoces las tres brujas del supermercado?
Civarda daha cazip fiyatlara sahip bir süpermarket olmalı ki, bu durum bizim satışlarımızı hızla dibe vurdurdu.
Debe de haber un nuevo supermercado cerca de aquí con todas sus... ofertas especiales y todo eso... Así que nuestras ventas bajarán temporalmente.
Süpermarket piyasası çok acımasızdır.
Un supermercado es una máquina despiadada.
Birazdan ışıklı bir yere geleceksin bir süpermarket
Mira, vas a ver muchas luces. Es un supermercado.
Popüler bir süpermarket gazetesi yaratığı canlı getirene... 5000 $ ödül vereceğini belirtti.
Un diario popular ofreció pagar 5,000 dólares a quien capture vivo a ese ser.
Süpermarket, güzelim.
Supermercado, preciosa.
Süpermarket. Vay canına!
Supermercado. ;
Ulusal Süpermarket Güvenlik Dairesi'ndenim.
Trabajo en la Agencia Seguridad en Supermercados.
Sizi salaklar, Kwik-E-Marts'da satılanlar çok büyük. ( Kwik-E-Marts : lüks süpermarket zinciri )
¡ Los Super Grandes que venden en los Kwik-E-Marts son así de grandes!
Solaklar için bir herşeyin olacağı bir süpermarket açıyorum.
Abriré una tienda para zurdos.
Sadece onun süpermarket yumurtası olduğunu söyledi.
Era un huevo común de supermercado.
Bir süpermarket soydu ve kendini içine hapsetti.
Atracó un supermercado y se atrincheró en su interior.
Süpermarket kasalarında beklerken, çok fazla vakit geçiriyor olmalısınız.
Ha pasado demasiado tiempo en las colas del supermercado.
Karakterimi, süpermarket tezgahtarından, kızgın bir Eskimo itfaiyecisine çevirdikleri bir film nasıl aynı film olabilir?
¿ Cómo puede ser la misma película si pasaré de ser un empleado de mini-mercado a ser un bombero esquimal?
Kasım'da bir süpermarket arabasında beni bulmuşlar.
No sé, aparecí en Noviembre en el carrito de un supermercado.
Süpermarket yakınlarda mı?
¿ Tu mercado está cerca?
- Süpermarket'ten.
En el supermercado.
Bilmelisin ki Frank, süpermarket çok yalnız bir yer olabilir.
Solo recuerda, Frank, el supermercado puede ser un lugar muy solitario.
Bir iş, süpermarket promotörlüğü
Un trabajo dando propaganda de un supermercado.
Film, süpermarket rahatlığını telkin ediyor.
Según la película "tan fácil como en el supermercado".
- Süpermarket var mı?
Puedes abrir los ojos.
Tamam işte süpermarket.
De acuerdo, ahí está el supermercado.
Kalabalık bir süpermarket.
Un supermercado repleto.