Sıçayım traduction Espagnol
2,071 traduction parallèle
Sıçayım.
¡ Joder!
Hay sıçayım böyle işe.
Me cago en la hostia puta.
Hay sıçayım.
Mierda.
Dersine de sıçayım, medyumuna da.
Al demonio su clase, al demonio su medio.
"Sıçayım, siktir" gibi şeyler söyleyip, kötü şeylerden bahsettiğin için mi?
Porque dices "mierda" y "que te jodan"... y hablas de cosas malas?
Hay sıçayım ya!
No, mierda!
Ne demek istediğimi anlıyor musun? Sıçayım!
Si sabes a lo que me refiero.
Ağzına sıçayım, Adrie.
Maldita sea, Adrie.
- Ağzına sıçayım, Adrie.
- Maldición, Adrie.
Ağzına sıçayım anne, ilaçlarını alman lazım.
Maldición mamá, tienes que tomar tus pastillas.
Ağzına sıçayım, hiç mi işe yaramazsın sen?
Maldita sea, ¿ eres tan inútil?
- Ağzına sıçayım be anne, beni dinle.
- Maldición mamá, escucha.
Ağzına sıçayım, Adrie.
¡ Maldita sea, Adrie!
Ağzına sıçayım.
Maldita sea.
Sıçayım böyle işe anne!
¡ Por Dios santo Madre!
Kokuşmuş hayatıma sıçayım...
Maldita mi podrida vida...
Sıçayım.
Mierda.
Ağzına sıçayım böyle işin! Ben duş almaya gidiyorum.
Me voy a bañar.
- Sıçayım!
Mierda!
Hay sıçayım!
¡ Mierda!
Ağzına sıçayım.
- ¡ Demonios!
Kafama sıçayım.
Mierda.
İçine sıçayım!
- Mierda.
Ağzınıza sıçayım hepinizin!
¡ Qué te jodan, imbécil!
Merdivenlerden düşerken başparmağımı çarptım ve "Hay sıçayım." diye bağırdım.
Así que me caí de la escalera, me pegué en el dedo y grité : "Maldición".
Ve sonraki beş gün boyunca Lewis etrafta "Sıçayım, sıçayım." diye dolaştı.
Y los siguientes cinco días Lewis va por toda la casa gritando, "Maldición, maldición, maldición".
Hay, sıçayım! Gereksiz yük!
esto es bueno... equipaje innecesario!
Eğer burdan canlı çıkarsak, hatırlatta ağzına sıçayım senin.
Si sobreivimos esto, recuerdame matarte después.
Dondum ağzına sıçayım!
¡ Me estoy muriendo de frío!
Hay sıçayım be!
¡ Me cago en la puta!
Sıçayım geliyorum.
Iré por una mierda.
Sıçayım!
¡ Carajo!
- Sıçayım emirlere.
- Son órdenes de mierda.
Izgara, kızarmış hamur, çorba, Paraguay çayı, kahve, nakışlarımı ve müziğimi servis ettim.
Tenemos comida para el público, asaditos, empanadas fritas, sopa y pilla pasada, caldo, mate, cafe mistel y música
"Rica etsem ona biraz papatya çayı yapar mısın?"
" Por favor, llévale una taza de té de manzanilla.
Ama bugün şu çay partisi mi ney varmış. O yüzden onu erken bıraktım ve nasıl olduysa kendimizi yarım düzine ev kadını ile bir limuzinin arkasında bulduk.
Pero tenía esta cosa del té esta mañana, así que se largó pronto, y de alguna forma yo acabé en la parte de atrás de una limusina con media docena de amas de casa de verdad.
Kurbanda bulduğumuz koli bandını sıyırdığım vakit koli bandının yapışkan kısmında muhafaza olmuş Avustralya çay ağacı ve sıtma ağacı yağı çıkarmayı başardım.
Cuando tomé muestras de la cinta que ataba a tu víctima, me fue posible recuperar algunos rastros de ese té australiano y de aceite de eucalipto que estaban preservados en la parte adhesiva de la cinta.
Sana sıcak çay koyayım, daha iyi hissedersin. Senin beynin donmuş.
Tu cerebro debe haberse congelado.
Moira, bana bir bardak çay yapar mısın, lütfen? Olmaz.
- Moira, ¿ me harías un té, por favor?
Çay almaz mısın lütfen?
Por favor, tome un poco de té.
Bu yüzden sıcak çayım yok.
Así que no tengo té caliente.
Benim özel karışımım, papatya çayı meyan kökü ve mentol.
Mi preparado especial de camomila, regaliz y mentol.
Bana çay yapar mısın?
Tráeme un té dulce, ¿ sí?
Hay s.çayım.
Al diablo con esto.
Hay içine sıçayım.
Oh, demonios.
İçine sıçayım.
Mierda.
Çay alır mısın?
¿ Vas a tomar el té?
Çay alır mısınız, beyler?
¿ TÉ, CABALLEROS?
Süt çayı. Alır mısın?
¡ Té con leche, bebe!
Çok tatlısın Jack. Ben de varsa bir buzlu çay alayım.
- Para mí un té helado, si tienen.
Su kaynağına papatya çayı mı karışmış?
¿ Té para dormir en el suministro del agua?