Taiga traduction Espagnol
86 traduction parallèle
Sibirya ormanları
en la taiga siberiana
Bizler, yani ıssız tayganın, dev sanayi tesisleri.
Estamos construyendo Gigantes Industriales en la despoblada taiga.
Artık her mola yerinde Taiga'daki göçebelik günlerimizde yaşadığımız her şey hakkında sana yazmayı sürdüreceğim.
Ahora en cada parada para descansar, te escribiré contando todo lo que ocurra en nuestros días nómadas... en el Taiga.
Savaş. Orman. Taiga'da yürümek, başkalarının servetlerini aramak.
La guerra, los bosques recorriendo la Taiga, buscando tesoros de otros hombres.
1908 ilkbaharının fırtınalı bir gecesinde Taiga'da bulunan bir cesedin cebinde kartvizitimin bulunduğu haberini aldım.
Ocurrió una noche tormentosa, en la primavera de 1908 Fui informado que un hombre muerto fue encontrado en la taiga. El hombre muerto tenía mi tarjeta de presentación en su bolsillo.
Taiga'ya yolculuğumuzun dördüncü günüydü.
Era el cuarto día de nuestra jornada a través de la taiga.
Taiga, denize olan bu yolculuğun zorluğu hakkında uyarıyordu bizi adeta.
La taiga nos advertió que nuestro viaje al mar no sería fácil.
Taiga'da yaşarım.
Vivo en la taiga.
Pek çok avcı var buralarda.
Hay muchos cazadores en la taiga.
Taiga dinle!
¡ La taiga me escucha!
Onun için Taiga okunmaya açık bir kitap gibiydi.
Para él, la taiga era como un libro abierto.
Çok çeşit insan var Taiga'da.
Hay muchas tipos de gente en la taiga.
Burada hepimize var yetecek yer.
Hay suficiente espacio en la taiga para todos nosotros.
Kaplanla savaştan kurtulmuştuk ama yakında bataklıklı Taiga Nehri'nin... pençelerine düşecektik.
Evitando luchar con un tigre, pronto nos introducimos en la maleza... de la pantanosa taiga del río.
Halihazırda iki aydır yürüyorduk.
Habíamos andado a través de la taiga durante dos meses ya.
Taiga, Taiga, benim Taigam.
( Dersu canta en lenguaje Hezhen ) Taiga, taiga, ésta es mi taiga.
Doğduğum yer, benim canım Taiga'm.
Yo nací aquí, en mi querida taiga.
Orada. Taiga'da.
Sobre allí.. en la taiga.
Taiga'daki en acımasız yırtıcılardan biriyle karşılaşmıştık..
Encontramos uno de los más feroces predadores de la taiga.
Uğruna insanlar birbirinin hayatını sonlandırıyor.
La gente de la taiga se mataría por ello.
Taiga'yı kendinin sanar.
Él pensó que era dueño de la taiga.
Kurtlardan çekindiğimiz için taygadan geçmek istemiyoruz.
Tenemos miedo de los lobos, no iremos a través de la taiga.
Taiga'nın kutsal kanununu çiğnedin!
( Hablando Udzgei ) ¡ Tú rompiste la sagrada ley de la taiga!
Taiga'da adaletten saklanmak, şehirde saklanmaktan daha zormuş.
Parece que es más difícil ocultarlo en la taiga que en la ciudad.
- Taiga'da ağaç çok, yenisini yaparız.
Construiremos otro rápidamente.
Tanrı aşkına! Kime gerek bu Taiga? Kime?
¿ Quién necesitaría alguna vez esta taiga abandonada de la mano de Dios?
Onun Taiga'ya ihtiyacı yok!
Él no necesita de la taiga.
Bana gerek geri dönmek Taiga'ya. Yürümek, samur avlamak...
Debo regresar a la taiga, para andar, para cazar tigres diente de sable...
Babam tüm Taiga'daki en iyi avcıydı.
Era el mejor cazador de toda la taiga.
Yaşadığımız zaman, tüm pisliklerin ortalıkta dolaştığı zamandır.
En estos tiempos hay todo tipo de gente rondando por la taiga.
İşte, benim ormanım. Taiga'm.
- Lleva felicidad adonde vayas Ahí está, mi bosque.
Tayga burada oldukça güzeldir.
¡ Qué bien se está en la taiga!
Sibirya Taygası.
Taiga Siberiana
Kamiya Taiga-kun başlama vuruşunu yakalayıp touchdown yapmayı başardı!
Por favor. ¡ Hey! dinoslo.
Bu bodur çalılar, kutup ormanlarının sınırını yani tayganın başlangıcını da işaret eder.
Estos arbustos atrofiados marcan el comienzo del bosque boreal la taiga.
Ama güneyden gelen baharla beraber tayga ortaya çıkar.
Pero cuando la primavera llega desde el Sur, la taiga se revela.
Burası tayga ormanı.
Esta es el bosque TAIGA.
Tayga yerküreyi çevreler ve dünya ağaçlarının üçte birini barındırır.
La Taiga rodea el globo y contiene un tercio de todos los árboles de la Tierra.
Tayganın kuzey ucunda bitkilerin üreme mevsimi yılda topu topu bir aydır.
En la parte norte de la Taiga la estación de crecimiento puede durar solo un mes al año.
Bu ormanlara güneş enerjisi güç verir, hem de taygada olduğu gibi bir ay değil, yılın yarısı boyunca.
La energía del Sol potencia estos bosques no solo durante un mes como en la Taiga sino durante medio año.
Bunlar da taygadakiler kadar zor yenir. Bu yüzden hayvan yaşamı az, ama yine de mevcuttur.
Estos no son tan comestibles como los de Taiga por lo tanto los animales son escasos, pero están presentes.
Güney Amerika'da arokaryalar, maymun çıkmazlar tayga kozalaklısı gibidir.
Aquí en sudamérica las araucarias o puzzle monos son como las coníferas de la Taiga.
Evet, Taiga iyi niyetli bir kişi. Böyle birini görmek çok nadirdir, başkalarına karşı çok içten fakat aynı zamanda kolaylıkla onlardan etkilenmeyen.
Taiga es una buena persona. y que se deje influir tan poco por los demás.
Burası dünyamızın ağaçlık alanlarının başlangıcındaki Tayga Ormanları.
Marcan el límite del arbolado de nuestro planeta y el comienzo de la taiga.
Bahar kendini hissettirmeye başlayınca Tayga'nın beyaz örtüsü yok olur.
Cuando la primavera asciende desde el Sur se revela la taiga.
Taiga, Kan Nehri Kıyısı.
Taiga, a orillas del Kan. A 375 kms. de Irkutsk.
Taiga Narumi yarrağı neredesin?
¿ Cuál de ustedes es Narumi Taiga?
Taiga Narumi neredesin?
¿ Dónde está Narumi Taiga?
Ben Taiga Narumi. Hosen'in şefi.
¡ Soy Narumi Taiga!
Misaki Wolves ın yıldız oyuncusu, Kamiya Taiga, bir touchdown daha yapıyor!
¡ Ya los tenemos!
Taiga nasılmış?
¿ Cómo está Taiga?