Takıp traduction Espagnol
4,389 traduction parallèle
Kablo takıp deneye başlamadan önce deneklerimizi tanımak ve devam etmek isteyip istemediğimize bakmak istiyoruz.
Queríamos conocer a nuestros sujetos antes de conectarlos, y todavía queremos conocerlos.
Noel kartları için farklı hayvanlara boynuz takıp çekerdi. - Çok yaratıcıydı.
Los diferentes animales a los que puso cuernos para las postales de Navidad era inspiradora
Araçta takıp çıkarmalı bir arma olmakla birlikte asker kıyafeti giyeceğiz.
Llevamos ropa del ejército con la insignia de la división en los vehículos.
Kulak tıkacı takıp, otobüsle Delaware'e gidip gelmedin tabii, orası kesin.
Bueno, tú definitivamente no estuviste en un autobús a Delaware y de regreso usando tapones de oídos, eso te lo puedo decir.
Eline bir şey takıp yumruk attıysa yumuşak ellerine bir şey olmamıştır.
Sabes, un buen puñetazo en la garganta con algo para proteger esas suaves manos.
Veliaht prensin, taç takıp yabancı bir prensesle evlendiğinde bile unutulmayacak bir hikaye yüzünden bütün dünyada taşa tutulmasını mı istiyorsun?
¿ Quieres que el heredero al trono se convierta en la burla de todo el mundo por una historia que nunca se olvidará ni siquiera cuando esté coronado y casado con una princesa?
Saçlarına tüyler takıp beyefendilerin purolarını mı yakacak?
¿ Ponerse plumas en el pelo y encender los cigarros de los caballeros?
Elbette bu sözlerin yüzünden zil takıp oynamalıyım ancak Charles konusuna yanlış yönden bakıyorsun.
Por supuesto que yo debería celebrarlo al escucharte decir eso, pero pareciera que tienes la impresión equivocada con respecto a Charles.
- Kapüşon takıp saçını kuyruk mu yapacaksın?
¿ Quieres ponerte un pañuelo y esconderte el pelo?
Şirketin göğsüme bir bomba takıp beni virüs yerleştirmek için kullandın şimdi de o virüsü nasıl durduracağımı söyleyeceksin.
Su compañía puso una bomba en mi pecho y me usó para plantar un virus que usted me dirá cómo detener.
Bu sizler aylaklık ederken canımı dişime takıp öğrendiğin göğüs göğüse muharebe tekniğiydi.
Es un movimiento que he aprendido mientras tú holgazaneabas.
Roger kaldırır. "Elbet bir gün hükümetteki kadınlar, birey olarak algılanacak, ancak o zamana kadar canımı dişime takıp, memleketim Pawnee'yi olabileceğinin en iyisi yapacağım."
"en que las mujeres en el gobierno sean vistas simplemente como personas en el gobierno, pero hasta entonces, " voy a trabajar para hacer de Pawnee, mi maravillosa ciudad, tan buena como pueda ser ".
Son başkomiser kravat takıp takmadığımızı önemsemiyordu.
Oh, es que al último capitán no le importaba que llevásemos corbata.
Bu zamanda artık kim böyle bir şey takıp tanıtım yapar ki?
¿ Quién usa una banda como esta en estos días y hace una manifestación?
Dostum, eğer sana takılıp kalırsam, sıkıntıdan patlarım.
Dios, me pones malo, me moriré de aburrimiento.
Çocuklarım yatma vaktini geçtikten sonra hâlâ konuşuyorlarsa öfkeli sesimi takınıp "Bir daha konuşun da göreyim." diyorum.
Cuando mis hijos hablan después de la hora de dormir, uso mi voz de enfadada y digo, "el próximo ruidito que oiga será el último".
Çünkü bu yarış başlamak üzereyken en büyük haber istasyonunda takılıp kalmak istemediğini biliyorum.
Porque se que no querrás estar atascado en la estación durante la gran historia que está por empezar a correr..
- Üçümüz takılıp eğlenelim.
Solo pasemos el rato y disfrutemos del otro.
Geçmişe takılıp kalmak seni, bugünkü güzel ilişkilerinden mahrum ediyor.
Mantenerte en el pasado te inhibe de formar relaciones significativas en el presente.
Bu izin kaybolmasını istemiyorsan, soruları bir kenara bırakıp takımını görevlendirmeni tavsiye ederim.
A menos que quieras que el rastro se enfríe, te sugiero que sueltes las preguntas y que despliegues tu equipo.
O zaman benimle yetişkinlere özel bölümde takılıp, mai tai içebilirsin.
- Bueno. Así que puedes pasar el rato conmigo en la zona para adultos bebiendo un mai tai.
Kendine takılıp düştü.
Se aferró a sí mismo y cayó.
-... sana ip takıp oynatamaz. - Bu trajedinin amacını anlamıyor musunuz?
¿ Acaso no comprenden el alcance de esta tragedia?
Ona takılıp patates soyacağının üstüne düştüm.
Tropecé con ella, caí sobre un pelapapas.
Kızın hâllerimi gördün. Ormanda takılıp sarhoş olana kadar içerim. Ama saklanmaktan bir şey öğrendiysem, o da bir işe yaramadığıdır.
Me aparto, bebo mucho pero no sirve de nada esconderse y te necesitamos.
Kafayı bozmuş, yalan söyleyen, lanet olasıca yabancılarla takılıp kalıyorum!
Me cuelgan, me engañan, gente que no conozco me insulta.
Biliyorum başka hiç bir doktor bunu yapamayacağı için bana geldin. Ama elektrik şirketinde kuyrukta takılıp kaldım.
Sí, sé que yo soy la doctora a la que acudiste cuando nadie más podía hacerlo, pero estoy atrapada aquí en la compañía de luz.
Ya ayağım takılıp düşersem?
¿ Qué pasa si tropiezo y me caigo de cara?
Benimle takılıp Special Victims Unit'te figüran olmak ister misin?
¿ Quieren estar conmigo y ser un extra en Unidad de Víctimas Especiales?
Para toplayıp sana yeni bir takım elbise alacağız.
Compartiremos los gastos y te conseguiremos un nuevo traje.
Benim de Vegas'ta takılıp karides büfesine kusmam gerekiyordu.
Sí, bueno, se supone que debo estar en Las Vegas vomitando en un buffet de camarones. Ahora dame.
Maymun beyni takılmış vombat tüneli aşıp bize yardım edebilirdi.
- Lo dudo. Un mono con cerebro de Wombat podría atravesar el túnel y buscar ayuda.
Tüm şu, bilirsin, teorik fizikçilerle takılıp duruyor.
Se junta con todos esos, tu sabes, físicos teóricos y...
- Eh, burada takılı kalıp yarım yamalak iş yapmaktan iyidir, değil mi?
Bien, es mejor que quedarme por aquí y desperdiciar mi vida, ¿ Cierto?
Bütün tekneleri yakmak lazım! O yüzden senin, benim dosyamı açıp hırsızlıktan ve / veya milletin takım taklavatını ellemekten kovulduğumu yazman lazım.
Asi que necesito que tomes mi archivo y que le anotes que fui despedido por robar y / o por manosear penes.
Kayıp değildim. Günlerdir o tavan arasında takılıyordum.
Tengo días pasando el rato ahí.
Benden daha iyi birini hak ediyor ama şey birine takılıp kalması da onun için iyi değil...
Merece mejor que yo, Pero también merece mejor que estar con alguien que no esta...
Bu yaygaranın içinde takılıp kaldım.
Me he visto atrapada en el jaleo.
Tüm gün komşunun köpeğiyle takılıp ot tüttüruyorum.
Paso el día fumando marihuana con el perro del vecino.
Bütün gün komşunun köpeğiyle takılıp ot tüttürmek mi?
¿ Pasando el día fumando yerba con el perro de tu vecina?
Üniversiteye gidemezsem, burada takılıp kalırım.
Si no voy a la universidad, estoy atrapada aquí.
Evet ama Pap smear'a takılıp kalmamız gerekmiyor.
Bueno, sí, pero no siempre tiene que tratarse del papanicolau.
Yaşlı olanın gittiği yere peşine takılıp çocukları da gidiyor.
Cuando el antiguo se va, los hijos e hijas le siguen.
Burada kalıp yardımda bulunabilir International'da takılabilirsin.
Puedes quedarte aquí, ayudar, dormir en el International.
Belirsiz bir takım saçmalıklara kanıp, itilip kakılıp...
Solo me decías tonterías extrañas Y me animabas
Ayrıca, yeterince adam toplayıp kimseye belli etmeden, paranın peşine takın.
Y... reúnan a suficientes hombres... sin ninguna filtración y que encuentren ese dinero.
Babanın başına gelenler oldukça üzücüydü fakat geçmişe takılıp kalamayız.
Lo que le pasó a tu padre es poco menos que una tragedia... pero no podemos vivir en el pasado por siempre.
Takımıma olan sevgimi kullanıp böyle oyuna getirmeleri...
Usando el amor rojo y luego me lo clavan.
Bana kalsaydı birçoğunu vururdum ama maalesef bu biraz prosedüre takılıp kalanlardan.
Si dependiera de mí, los mataría a todos pero este es un purista del procedimiento.
Harvey "A" takımında olduğumu biliyor ve sen de "B" takımındasın onun için ya dosyayı bırakıp gidersin ya da yanında götürebilirsin.
Lo que Harvey sabe es que yo estoy en el equipo "A", y tú estás en el equipo "B", así que puedes dejar la carpeta, o puedes llevártela contigo, pero si usted estás buscando estar bajo las faldas de algún socio,
"B" takımı savcılıkta çalışıp Cameron Dennis'e özel bir savunma stratejisi geliştirdi.
Bueno, el equipo "B" trabajó en la oficina del fiscal y se le ha ocurrido una estrategia de defensa basada en conocimientos específicos de Cameron Dennis.