Taliban traduction Espagnol
889 traduction parallèle
Dört Taliban... altı askerimizi öldürdü.
Cuatro talibanes, mataron a 6 de nuestros soldados.
Taliban kızgın yağmur gibi üzerimize çöktü.
Los talibanes nos cayeron encima como lluvia.
Biz 30 Taliban ile çatışırken o ona her şeyi anlatıyordu.
Mientras estábamos luchando, 30 talibanes lo dieron todo.
Kapkaranlık bir odaya alındım. Bir taliban savaşçısı, her iki saatte bir, kapıda belirerek parmağıyla beni işaret ediyor, "Sen, Fransız" diyerek, eliyle boğazını keser gibi yapıyordu.
Cada dos horas venía un talibán barbudo se ponía ante la luz de la puerta y me señalaba con el dedo diciendo "Tú, francés", mientras se pasaba el índice por el cuello como cortando.
Afganistan'daki Taliban hükümeti basını da kadınlar gibi kontrol ediyor.
En Afganistán, el gobierno talibán controla los medios... -... como controla a las mujeres.
Taliban hükümeti neredeyse hemen her şeyi yasakladı.
Y, en el caso de los talibanes, casi todo está prohibido.
Ama Taliban gelince, kadınları resmen eve hapsetti.
Y al llegar los talibanes, todas las mujeres quedaron encerradas en el hogar.
Nefise'nin babası Taliban değil mi?
¿ El padre de Nafeesa no es talibán?
Belki herkesten daha çok Taliban.
Puede ser un espía talibán.
Onu Bir Taliban'a verecekti, değil mi?
La comprometió con un talibán, ¿ no?
Taliban diktasına sadık kalmalısın. "
Debes serie fiel al cacique del Taliban ".
Taliban Amerikalı sivilleri rehin almış durumda.
los talibanes han aparentemente tomado a civiles americanos como rehenes.
Taliban az önce bu kasedi gönderdi. Açıkça görülüyor ki Stevie Nicks'i rehin almışlar.
los talibanes han hecho este video en el cual es claramente visible que han capturado a Stevie Nicks.
Stevie Nicks kaçırıldıktan sonra Fleetwood Mac'in diğer üyeleri Taliban tarafından yakalanmamak için saklandılar.
con Stevie Nicks capturada los otros mienbros de Fleetwood Mac se han escondido para que los talibanes no los atrapen.
Taliban'ın gönderdiği kasette dört tane Amerika'lı çocuk da gözüküyor, ama sadece Fransız da olabilirler.
el video taliban tambien muestra lo que aparenta ser 4 niños americanos atrapados, aunque pienso que podrían ser franceses.
Sadece Taliban Amerika'dan nefret etmiyor.
no solo los talibanes odian a E.E.U.U.
Başardık, Taliban'ı yok ettik!
lo logramos, los talibanes han sido destruidos!
Görünüşe göre, Taliban ve Bin Ladin en sonunda güçsüz kaldı.
bueno, parece que los talibanes y Bin Laden finalmente han perdido su poder.
2001, Amerika, Taliban yönetimine 245 milyon dolar yardımda bulundu.
2000-2001 : USA le da 245 millones de dólares en "ayudas" al régimen del Taliban Afghan.
- Taliban da böyle yapıyordu.
Es lo que solía hacer el Talibán.
Unutmayın, Taliban rejiminden kurtulmak bir savaş amacı değildi, bu sonraki bir düşünceydi.
Recuerden que deshacerse del régimen Talibán no era un objetivo de guerra, esa fue una idea posterior.
Benazir Butto başbakan olduğu zaman, bir kadın olmasına rağmen, burada kadın karşıtı Taliban'ı yarattı, ve toplumu mahvetti.
Cuando Binazir Butto era presidente y a pesar de ser una mujer, creó el movimiento Talibán, anti-femenino aquí. y destruyó la sociedad que teníamos
Binazir Butto Taliban'a yaradı. O başbakan olduğu zaman,
Binazir Butto estuvo a favor de los talibanes cuando era presidente
Taliban da kadınlara karşı oldu.
Los Talibanes están en contra de la mujer.
Birisi Rus saldırısında öldü. Birisi iç savaşta öldü, bir diğerini de Taliban öldürdü.
Uno fue muerto en la batalla con los rusos, otro en la guerra civil y otro por los talibanes
Taliban döneminde kızlar 5 yıl boyunca okula gidemediler.
Las niñas no fueron a la escuela por 5 años con los talibanes
Babanı bir roket öldürdü. Tek başınasın, geçimini sokaklardan sağlıyorsun. Taliban seni kırbaçladı.
Un misil mató a tu padre, estas sola, tienes que vivir de la caridad los talibanes te han golpeado si fueras Presidente, ¿ Qué harías con los Talibanes?
Başkan olursan Taliban için ne yapacaksın? Taliban için nasıl bir çözüm bulacaksın?
¿ Qué harías con los Talibanes, en general?
Genel anlamda Taliban'a ne yapacaksın?
¿ Qué harías con los Talibanes, en general?
Dışarıda bir Taliban var.
Un Talibán está detrás de la puerta.
Bizi Taliban yapıyorlar.
Nos convierten en Talibanes aquí.
Kandahar dışındaki bir kaynak,... Sloane'a benzeyen birini Amhad Kabir'e sadık olan adamlarla gördüğünü bildirdi. Bu adam kısa bir süre Taliban'la çalıştı.
Un agente cercano a Kandahar afirma haber visto a un hombre que responde a la descripción de Sloane en compañía de los hombres de confianza de Ahmad Kabir, un Patshun asociado con los talibanes.
Kabir'in eski karısı. Taliban devrildiğinden beri bir kadının satılma yoluyla zorla evlendirildiğine karar verilirse, o kadın evliliğini iptal ettirebiliyor.
Desde que los talibanes fueron expulsados, una mujer puede anular su matrimonio si se demuestra que ella fue forzada o vendida contra su voluntad.
- Ben Taliban değilim ki!
No soy ningún talibán.
Taliban için ne dersen de, benim işlerime zararı olmamıştı.
Que digan lo que quieran de los talibanes, pero a mi negocio no le hicieron ningún daño.
Bunlar Afganistan'ı yöneten İslamcılar olan Taliban'a karşı bir direniş savaşı veren başıboş savaşçılardı.
Eran una colección de caudillos dispersos, librando una guerra de resistencia contra los Talibán, los islamistas que controlaban Afganistán.
Kuzey İttifakı'nın nefret ettiği Taliban'ın en iyi birlikleri çalışma kamplarından gelen binlerce yabancı savaşçıdan oluşmaktaydı.
Las mejores tropas de los Talibán eran los miles de combatientes extranjeros de los campos de entrenamiento, odiados por la Alianza del Norte.
Hem onlar hem de Taliban kendi ülkelerinde İslamcı toplumlar oluşturmak isteyen radikal milliyetçilerdi.
Tantos ellos como los Talibán eran nacionalistas radicales que querían crear sociedades islamistas en sus propios países.
El Kaide ve Taliban için av devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ve diğer müttefiklerimizle terörizme karşı omuz omuza küresel bir savaş veriyoruz.
La búsqueda de los talibán de Al Qaeda continua, y nosotros permaneceremos hombro a hombro junto a los Estados Unidos y nuestros otros aliados, en la guerra global contra el terrorismo.
Sözde El Kaide veya Taliban'a ait bir üsse her seferinde baskına gidildiğinde ya hiç kimse olmazdı ya da bir kaç çoban olurdu.
Cada vez que obtenían la ubicación de un supuesto elemento o base de Al Qaeda o Talibán, se aparecían allí y no había nadie o había unos pocos pastores sobresaltados, y entonces se me ocurrió que esa era una imagen estupenda
Bir grup Afro-Amerikan, Oregon'dan Afganistan'a Taliban'a destek olmaya giderken Çin'de kayboldular.
Un grupo de afro-americanos de Oregón trataron de ir a Afganistán para apoyar a los Talibán, pero se perdieron en China.
2001'de Afgan savaşı muhabirliği yaparken Taliban askerleri tarafından esir alındı.
En 2001, fue capturado por las tropas talibanes mientras informaba en la guerra de Afganistán.
Bush, bunu Taliban Hükümeti'nin Bin Ladin'e sığınması nedeniyle yaptıklarını söyledi.
El Sr. Bush dijo que lo hacía porque el gobierno Talibán de Afganistán había estado refugiando a Bin Laden.
1997'de George W Bush, Teksas valisiyken bir grup Taliban lideri Unocal yöneticileriyle görüşmek için Houston'a gelmişti. Hazar Denizi'nde doğal gaz taşıyacak olan boru hattını tartıştılar.
En 1997, mientras George W. Bush era gobernador de Texas una delegación de líderes Talibanes de Afganistán voló a Houston para encontrarse con ejecutivos de Unocal para discutir la construcción de un gasoducto a lo largo de Afganistán para traer gas natural del Mar Caspio.
2001'de, 11 Eylül'den sadece beş buçuk ay önce Amerika'yı dolaşıp Taliban imajını düzeltmek için Bush Hükümeti özel bir Taliban temsilcisini ağırladı.
Después, en el 2001, sólo cinco meses y medio antes del 9 / 11 la administración de Bush invitó a un enviado Talibán a un tour por Estados Unidos para mejorar la imagen del gobierno Talibán.
Taliban, ABD'den yetkililerle görüşmek için Dışişleri Bakanlığı'nda.
Aquí está el oficial Talibán visitando nuestro Departamento de Estado para encontrarse con Oficiales norteamericanos.
Bush yönetimi Harp gemimizi ve Afrika'daki elçiliklerimizi bombalayan adamı sakladıklarını bile bile nasıl bir Taliban liderinin ziyaretine izin verir?
¿ Por qué permitiría la administración de Bush que un líder Talibán visitara los Estados Unidos, sabiendo que los Talibanes estaban refugiando al hombre que bombardeó el U.S.S. Cole y nuestras embajadas Africanas?
Taliban'a ne mi oldu?
¿ Y los Talibanes?
Hangisi Amerikan Talibanı :
¿ El Talibán norteamericano y la historia de John Walker-Lynn?
İran'a çalışmaya gönderin onu.
Nunca será un talibán. - No le eche, mulá.
Molla olmak için yeterince çalışmıyorsun.
No te esfuerzas, nunca serás un talibán.