Taller traduction Espagnol
3,331 traduction parallèle
Kensi'yle tamirhanedeyiz.
Kensi y yo estamos en el taller.
Nell'le tamirhanede çektiğiniz resimleri inceledik.
Nell y yo hemos terminado de analizar las fotos que hicisteis en el taller.
Mia'nın telefonuyla tamirhaneyi aradığını sanmıştık. Ama belki de Mia aramıştı.
Asumimos que usó el teléfono de Mia para llamar al taller, pero esas llamadas pudo hacerlas ella.
Sabah tamirhaneyi aramak için Mia'nın telefonunu sen kullandın.
Fuiste tú quien usó el teléfono de Mia para llamar al taller esta mañana, ¿ verdad?
Hatırlar mısın, baş aşağı köpek vardı hani şu yoga stüdyosu köpekler için olan?
! ¿ Te acuerdas de Downward Dog, el taller de yoga... para perros?
Zapata'nın bir araba tamirhanesi varmış ve faturalarda sahtekârlık yapıyormuş.
Zapata era dueño de un taller mecánico que estaba facturando fraudulentamente.
Atölyemde babanın fare tabancası var.
Tengo la pistola para ratas de tu papá en mi taller.
Benim küçük bir tabut dükkanım var.
Tengo un pequeño taller de ataúdes.
Yeni başlangıç atölyesinden aldığım sevgi sertifikam var benim.
Tengo un certificado en compasión de un taller de nuevos comienzos.
Garajdakiler kemerde bir sorun olmadığını söyledi.
En el taller dijeron que no tenía nada estropeado.
Garajdakiler bir şey bulmuş.
El taller tiene algo para nosotros.
Ve seni tamircinin garajında öldürmedi değil mi?
Y no te mató a ti en el taller del mecánico.
Sonra da tamirhaneyi kapatacağız.
Luego vamos a cerrar el taller.
Sonra birden, onun doğum belgesini TM dökümanları arasında gördüğümü hatırladım. Belki şansım yaver gider diye son bir kez bakayım dedim.
Pero luego caí en la cuenta de que había visto su certificado de nacimiento en una de las cajas del taller y... pensé que podría mirar otra vez y quizá tuviera suerte.
Sonra da TM'e git ve Tig ile Chibs'e söyle Clay'i evine getirsinler.
Luego vete al taller y dile a Tig y Chibs que lleven a Clay a su casa.
Önce gidip tamirhaneye uğrayayım. Sonra gelir seni alırım.
Déjame comprobarlo en el taller y te recojo al mediodía.
TM'i kapatın.
Encierro en el taller. Alerten a las familias.
Bunu TM'de yapalım. Şüphe kalmasın.
Lo haremos en el taller, para que no queden dudas de que se ha hecho.
Tara ve çocukları TM'e geri götürmeliyiz.
Deberíamos llevar a Tara y a los chicos al taller.
Bay Bowden iş saatleri dışında dükkana girebilir miydi?
¿ El Sr. Bowden tenía acceso al taller después del cierre?
O akşam Ben'in garajında üç araba varmış.
Bueno, el taller de Ben tenía tres coches allí esa noche.
O akşam garajdaki sağlam olan tek araba modifiye ediliyormuş.
Bueno, el único coche que estaba en el taller esa noche necesitaba una puesta a punto...
Evet, aynı zamanda burada yazdığına göre, boya kaplama atölyenizde varmış.
Sí, esto también indica claramente que su dirección es un taller de recubrimiento en polvo.
Tamircinin öldürüldüğü garajda yağ değişimi için ödenen Matt'in imzaladığı bir kredi kartı fişi var.
El recibo de una tarjeta de crédito por aceite fue firmado por Matt en el taller donde el mecánico fue asesinado. - ¿ Cuándo?
O yüzden Tucker'ın garajına gittim.
Así que fui al taller de Tucker.
Yıllardır Los Angeles'taki aynı tamirhaneye gidiyor.
Ha estado yendo al mismo taller de reparación en Los Ángeles por años.
Tıpkı Liam'ın atölyede pencere için söylediği gibi.
Como lo que estaba diciendo Liam de la ventana de su taller.
Yani ders için atölyeyi kullanabiliriz o zaman.
Entonces, ¿ podemos usar el taller para una clase?
Atölyemi mi?
¿ Mi taller?
Hayır Liam, lanet tenis şortumun arka cebinde sakladığım ikinci atölyeyi.
El otro taller, el que escondo en el bolsillo trasero de mis malditos shorts de tenis.
Adam bütün gün boyunca işteymiş.
Estuvo todo el día en el taller.
- Arabam bakımda, kontrolden geçiyor.
Es que mi coche está en el taller. Lo están poniendo a punto.
Evin arkasındaki atölyede.
En su taller, detrás de la casa.
Atölyenin altında yeraltına inen bir tünel var.
Hay un túnel debajo de este taller y se adentra bastante en la montaña.
Sıradan bir arka bahçe atölyesi değil.
No es cualquier taller de pacotilla.
Bu atölye çok tozlu.
Hay mucho polvo en el taller.
Dobson, bir araba parçalama dükkânı işletiyordu.
Dobson estaba operando en un taller.
Ama dükkândayken bir füze gördüm.
Pero cuando estaba en el taller, vi un misil.
Dükkânda gördüğüm Hellfire füzesini satanlarla aynı kişiler misiniz?
¿ La misma gente que vende los misiles Hellfire que vi en el taller?
İlk olarak kahvaltı, duş, sonrada atölyeye.
Primero, el desayuno, después, la ducha, luego, al taller.
Atölyede bunu için en uygun ortam.
y el taller es el perfecto telón de fondo
Bay Lewis geceleri mahallede bir matbaada çalışıyormuş.
El Sr. Lewis trabaja en un taller de imprenta de noche en el vecindario.
- Bilgisayarı içeride takılı.
- Su portátil está en el taller.
Merhaba, adım Martin Bohm. Brayden'ın garajındayım.
Hola, me llamo Martin Bohm y estoy en el taller de Brayden.
Mr. Williams, ben Brayden tamirhanenin sahibi.
Señor Williams, soy Brayden, del taller.
Ben garajdayken...
Me lo encontré en el taller.
Seni ve babanı garaja geri götüreceğiz.
Os acompañaré a ti y a tu padre hasta el taller.
Belki üstünde çalışmak için bir haftaya daha ihtiyacın vardır.
Así que quizás necesites una semana más en el taller.
Tamirhanede.
Está en el taller.
O hafta daha sonra atölyemde çalışıyordum.
Esa misma semana estaba trabajando en mi taller.
Atölye kilitliydi.
El taller había estado cerrado.