Tarih traduction Espagnol
8,437 traduction parallèle
Evet, ben en büyük kalıntı olduğunu teyit edebilir... tarih... hiç.
Sí, bueno, puedo confirmar que tengo la mayor resaca de la historia de siempre.
Bazı tarih dersleri onlara laneti öğretiyor.
Vaya lección de historia, enseñándoles acerca de una maldición.
Tarih müzesinde.
¿ En un museo? ¿ Dónde queda?
Büyülü kitaplarda değil tarih falan gibi normal kitaplarda.
Y no los de hechizos sino los de historia y eso.
Ve bu anlar buraya geldikleri zaman tarih oldu.
Y ese instante se perdió hace mucho en el momento que llegan aquí.
Bu yapıların çoğu sanat ve tarih açısından nadide miraslardır.
Muchas de esas construcciones... son monumentos excepcionales del arte y de la historia.
Tarih kitaplarında ismin geçsin istemiyor musun?
¿ No quieres que tu nombre pase a la historia?
Tarih ve sosyal adalet adına doğru olduğunu düşünüyorum.
Por el bien de la historia y de la justicia social, es una ley justa.
Bundan ötürü iki partiden de katılımın olacağı bir komisyon kurarak seçim çalışmalarının finansmanı için düzenlemeler yapacağız. Böylece tarih tekerrür etmez ve ulusumuz yaralarını sarabilir.
En respuesta a eso, formaré una comisión bipartidaria para examinar la reforma del financiamiento de las campañas para no repetir la historia y para que la nación sane de esas heridas.
Rus yetkililerle tarih üstünde uzlaşır uzlaşmaz size haber vereceğiz.
Serán los primeros en enterarse en cuanto acordemos una fecha con la delegación rusa.
Tarih belirle. Basın toplantısı düzenle ve duyuralım gitsin.
Así que fija una fecha, ofrece una conferencia de prensa y hagámoslo.
Tarih size müteşekkir olacaktır.
La historia os juzgará generosamente por ello.
Umarım hayattadır ama bu resmin tarih ve yerinin bulunduğu verilere baktım. Resim senin memleketinde çekilmiş, 3 sene önce.
Espero que lo esté, pero si miras la fecha y lugar que se adjuntan en los metadatos de esta foto, fue sacada en tu ciudad natal, hace tres años.
Bir tarih belirlediniz mi?
¿ Fijaste una fecha?
Tarih kitaplarına geçmeyi üç haftayla kaçırdık.
Derrotados en los libros de historia por tres semanas.
Bugün Glenn'in tarih yazacak olmasından daha kötü bir şey varsa o da hiçbir şey yapmamış olmasıdır.
La única cosa peor a que Glenn haga historia hoy es que no haga nada en absoluto.
Tarih, Braith!
Historia, Braith.
Beni tarih yargılasın.
Dejemos que la historia me juzgue.
Evet, Bay Owen amatör olabilir ama askerî tarih konusunda çok bilgili.
Sí, el señor Owen es un aficionado pero experto historiador militar.
Tarih 12 Ağustos Denek gerçek görüntüler olduğunu iddia etti
Sujeto afirmó avistamientos de una verdadera aparición.
Buzu çözülmüş tarih öncesi bir mamut olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Crees que es un mamut prehistórico se ha descongelado del permahielo?
Lütfen tarih öncesi fetih hikayelerini... şehir kulübündeki ihtiyar arkadaşlarına... saklar mısın?
¿ Podrías por favor guardarte tus historias... de tus conquistas prehistóricas... para tus amigos geriátricos... en el Country Club?
" Bu gece tarih yazacağız.
Esta noche hemos hecho historia.
Tarih yazıyoruz.
Estamos haciendo historia.
Doğal Tarih Müzesi'ndeki kapalı devre beslemede yuva yapmış bir çift Kaliforniya akbabası var.
Hay un par de nidos de cóndores de California en el circuito cerrado del Museo de Historia Natural.
Teknolojinin tarih öncesiyle buluştuğu Yenilik Merkezi'ne hoş geldiniz.
Bienvenidos al Centro de Innovación donde la tecnología se une a la prehistoria.
Tek bir kelime, tarih, bazı yazılı. 70. 000 kez boyutu ve şekli değişen
Una sola palabra, "historia", escribió alguna 70.000 veces, variando en tamaño y forma,
Eğer iletişim kurarsan ve benimle konuşursan bunun iyi bir tarih olmadığını bana sonra söylersen böylece bende olanları değiştiririm.
Si te comunicas y me dices que no es una buena fecha... - yo puedo cambiar las cosas.
Evet ama talebelere ilham verecek bir tarih yatıyor içinde.
Sí, pero aquí hay suficiente historia como para inspirar a los pupilos.
Bir tarih söyle.
Elija una fecha.
Herhangi bir tarih.
Cualquiera.
Tarih Peshwa Bajirao'nun tüm savaşları kazanıp, ailesine karşı kaybettiğini yazacak.
El hombre que jamás ha perdido una batalla está perdiendo a su propia familia.
Kendisi artık tarih kitaplarında.
Pues ahora estará en los libros de historia.
Liderleri Ivan "Korkunç" Torres... çete savaşı hakkında hiçbir şey bilmeyen bir tarih profesörü, ama sembollerin gücüne inanırdı.
Su líder era Iván "el terrible" Torres un profesor de historia que no sabía nada de guerrillas pero comprendía el poder de los símbolos.
Mesela João Emanuel diye bir tarih profesörü bana çok destek oldu.
Y tuve un profesor de historia, Joao Emanuel, que me ayudó bastante.
Tarih, bazen zorlanmalıdır.
Dice que la historia a veces... necesita un empujón.
O zaman ona yenisini imzalat, sonra da eski bir tarih at.
Entonces, que firme el nuevo, y cámbiale la fecha.
Bu okul tamamen bir tarih.
Esta escuela es sobre el pasado.
Dinle tarih makaleni yazdın mı?
Escucha, ¿ tienes la asignación de la historia?
Kesin tarih verecek olursak, 3 Eylül.
El tres de septiembre, para ser preciso.
Kötülüğün seçilmiş temsilcileriyle ilgili... tarih öncesinden kalma eski kehanetler vardır.
Hay viejas profecías en la prehistoria que hablan de tales ministros elegidos por el mal.
- Tarih saçmalık.
Historia es una mierda.
Pawnee Tarih Derneği'nden Bill Haggerty.
Bill Haggerty, de la Sociedad Histórica de Pawnee.
Yıldız Savaşları 7'nin vizyona girdiği tarih.
Es el día del estreno de Star Wars : Episodio VII.
Tarih boyunca gerçeklikle arkadaş değildik.
Históricamente, la realidad y yo no somos amigas.
Tarih 11 Kasım 1983.
La fecha es el 11 de noviembre de 1983.
- Tarih. Evet, uzun hikaye.
Es una larga historia.
Tarih belli.
Tenemos una fecha.
Eski tarih.
Cierto, bueno, historia antigua.
- Aslında bunlar tarih öncesi.
Bueno, son prehistóricas.
... tarih 8 Ekim 1995, ve saat 9 : 16... yani Sean'la evlenmeden önce tam 7 saat 44 dakikam var.
Son ya las 9 : 16 de la mañana del 8 de Octubre de 1995, y tengo 7 horas y 44 minutos antes de que se supone que me caso con Sean.