Tatıl traduction Espagnol
62 traduction parallèle
... azot gibi atıl bir gazla cihazı süpürerek.. Bu durumda, tatıl gaz bir şişe bromür aracılığıyla su ile verilir., Bunun için sodyum klorür tüpü gerekmez..
Barriendo el dispositivo con un gas inerte, como el nitrógeno en este caso el gas inerte es introducido por el agua del embudo de adicion por lo que el tubo de cloruro de calcio ya no es necesario
Ağzında nasıl bir tat var?
¿ Y qué sabor tenía?
Bunun gibi iyi bir yıl ise, tabii ki yumuşak bir tat verir.
Con un buen vino, como éste, claro, percibirás el aroma.
Siz yeryüzünün tuzusunuz. Ama tuz tadını yitirirse, ona tekrar nasıl tat verilebilir?
Sois la sal de la tierra, pero si ésta se torna desabrida, ¿ con qué le devolveréis el sabor?
Ama Cordoba'lılar daha narin bir tat ararlar.
Pero en Córdoba prefieren un sabor más suave.
L'Enfentatta tititatta benim kıçıma.
LEnfante ta tat taaa para mi bocota.
Görünüş her zaman onun tatı ile bağlantılıdır.
La apariencia se relaciona con el sabor.
Ama 5000 yıl sonra bile her gün, yeni bir tat. Bunu anlayabiliyor musun?
Pero, incluso tras 5,000 años cada día, un sabor diferente. ¿ Me entiendes?
Tat-lım!
¡ Cariño!
Genç bir çiftin yıl dönümünü geliştirecek ya da deyim yerindeyse tat katacak şeyler satan bir yer.
Articulos divertidos que puedan mejorar o ponerle sabor, por decirlo asi a un aniversario de una joven pareja?
Bu Tom ve senin onun boş zamanlarını nasıl geçirdiği konusundaki ilk tatışmanız değil.
No es la primera vez que tú y Tom tienen una discusión sobre como él pasa su tiempo libre.
Biberli üçgenler. Bu sizin için. Tatlılığa değişik bir tat katmak için biraz acı biberlenmiş.
Un triangulito para Ud. Una pequeña pizca de ají para contrarrestar el dulce.
"Ateşini alıyor ama ılık bir tat kalıyor."
"Sin ardor pero lleno de calidez".
Kılıcımı tat, iblis tohumu!
¡ Prueba mi espada, engendro del mal!
Karşılıklı çekim gücünde dokunma ve tat duyularında artış yaşayacaksınız.
Experimentaréis un aumento de la atracción mútua y se intensificarán los sentidos del tacto y el gusto. "
Karşılıklı çekim gücünde dokunma ve tat duyularında artış yaşayacak.
Experimenta el aumento de la atracción mútua y los sentidos del tacto y el gusto intensificados.
Ama politik arenaya olan ilk akınında başarılı olursa, Çok kötü bir tat geliştirip, bütün dünyayı yutmak isteyeceğinden korkuyorum.
Pero si triunfa en su primera incursión en el ruedo político me temo que desarrollará un gusto tan feroz por él, que seguirá hasta devorar el mundo entero.
Kültürlü ya da temkinli olmak gerekmiyor bunun için Korkunç bir tat için, 20 yıl
20 años de nuestra cultura dentro del recinto de un solo hombre con terrible gusto.
- Ne söyleniyor ki? Bu yılın şarapları için damağı rahatsız etmez ama biraz kuvvetlidir diyorlar. İçtikten sonra bıraktığı tat çok etkiliymiş.
Bien, a mi modesto entender, esta cosecha en particular es... liviana en el paladar, un poco con roble, pero con un afectivo dejo.
Etraftaki cezbedici şeylerle, bu günlerde, başka nasıl tat katman gerekir bir evliliğe?
Con tantas tentaciones, ¿ cómo se le da sabor al matrimonio?
Hadi onu geri döndürüp birşeyler tatıralım. - İşte. Bakalım nasıl olmuş.
A ver si esto ayuda.
Böyle bir tat nasıl ortaya çıkardın?
¿ Cómo hiciste este sabor?
Üzümde bulunan doğal ester. İçecek, çiklet, şekerlemelere tat vermek için kullanılır.
Es un éter natural encontrado en las uvas y es usado para saborear refrescos, chicles y caramelos
Nasıl bir tat bu?
¿ Qué es ese sabor?
Buraya gelipte 10 tat deniyen insanlara bayılıyorum, biliyor musun?
Amo esta gente que viene y piden 10 muestras, ¿ sabes?
"Zengin Zenci Yapımcılık'a hoşgeldiniz. Burası" Zack ve Miri Pornonuzu Çekiyor " un yapımevi. Bu yapımevi çiftlerin seks hayatına yeni bir tat getirmeyi amaçlıyor.
Bienvenido a Negro Rico Producciones hogar de Zack y Miri Hacen Tu Porno ZACK y MIRI hacen TU Porno la producción casera para la pareja que quiere calentar su vida sexual.
Savcılık bu yılın en çok tatışılan davasının suçlamalarını resmi olarak bugün duyurdu.
El fiscal anunció oficialmente la pena de uno de los casos criminales más hablados de estos años.
İki yıl önce birincilik ödülü olan o mavi kurdeleyi alma zevkini tadabilirmiş, ancak bu tat yerini sonradan mağlubiyetin acı tadına bırakmış.
Dijo que hace dos años podía casi saborear aquella cinta azul del primer premio y luego ese sabor fue reemplazado por el amargo sabor de la derrota.
Tat tomurcuklarını uyarıyor ve içki yayılıp ağzını tamamen dolduruyor.
Hace explotar tus papilas gustativas, así que la bebida envuelve tu boca.
Lslak kılıcımı tat.
Conoce a mi espada húmeda.
Bu laf ağzında nasıl bir tat bıraktı?
¿ Cómo saben esas palabras saliendo de tu boca?
İçine koyacaklarımı seçerken düşündüm ve... daha fazla nasıl tat veririm dedim.
Tenía los ingredientes y pensé... ¿ Cómo les doy más sabor?
Çünkü yemeğin nasıl bir tat verdiğini bilmezsin çünkü sanki günlerdir yememiş gibi yemezsin seni kurt adam.
Y tú, hombre, tú no sabes a que sabe la comida... Porque comes como lobo hambriento, como si no hubieras comido en días.
Kim olduğun ve benim senin nasıl olmanı istediğimi ifade eden bir tat yaratacağım. - Senin kim olmak istediğin.
Voy a crear una gama que exprese quien eres, quien quiero que seas- - quien tú quieres ser.
Ekselanslarının koleksiyonunda bir tat olduğunu düşünürdüm. Ama Eğer bu gerçekse duvarda asılı bir taklit görmeyi beklemiyordum.
Pensaba que la colección de Su Alteza tenía gusto, pero no esperaba ver una falsificación colgada como si fuera real.
Uşkun reçelinden bir tat. Kimilerinin hoşuna gitmez ama ben bayılırım.
A algunos no les gusta, pero a mí me encanta.
Tat farkı anlaşılıyor.
Puedes saborear la diferencia.
Yumuşacık bir tat.Zengin bir lezzet.. her lokmada, tadı vücuduma dağılır gibi!
Fácil de comer, y tan sabroso... Siento como recupero las fuerzas con cada bocado.
Jaime Harrenhal'dan ayrılıyor ama ağzında kötü bir tat var.
Jaime deja Harrenhal. Se va con un mal sabor de boca.
Geçen yılın soğuk etlerinin az bir tat bıraktığını hissetti.
Ella cree que la carne fria del año pasado dejó un poco que desear.
Dostum, nasıl bir tat bulmayı bekliyordum bilmiyorum.
Viejo, yo no esperaba que tuviera ese sabor.
Tat abartılıyor.
Bueno, el sabor está sobrevaluado.
Senin kusursuz tat alma hissine ve enolojik koklama duyarlılığına göre.
¿ Según tu impecable sentido del gusto y tu agudeza olfativa enológica?
Tat testi viski dolandırıcılığı için gerekli bir şey.
La degustación es una parte necesaria en la falsificación de whisky.
Gördüğünüz gibi nehir oldukça bulanık fakat tat alma duyusu nehirde olup biteni algılama işlevi görüyor. Ve bu da nasıl avlandığını ve dana gibi olduğunu açıklıyor.
Como se puede ver, este río es muy fangoso, pero es el sentido del gusto el que hace el trabajo de crear una imagen del mundo, y así es como caza, y pesa una tonelada.
Yok ama size mahkemede bunun nasıl bir şey olacağına dair bir tat vermek ve Nick'in onu sırtından bıçaklayıp hala gözünün içine bakamamasının nasıl bir şey olduğunu göstereceğiz.
No, pero queríamos que probaras un poco de lo que será en el tribubal cuando Nick no sea capaz de mirarte a los ojos mientras le da la puñalada trapera.
Sen de Cha Eun Sang'ı başkasına kaptırmak nasıl bir hismiş tat bakalım.
Por el precio de conseguir a Cha Eun San, tendrás que perder a alguien más.
Nasıl pişireceğini öğrenmenin ilk adımı nasıl tat alacağını öğrenmektir.
Bien, el primer paso para aprender a cocinar es aprender los sabores.
Ama genellikle bana öğretilen nasıl tat alınacağıydı.
Pero, más que nada, me enseñó a saborear.
Bu tat alma yetisiyle de bağlantılı değil mi?
¿ No está eso conectado con su sentido del gusto?
O halde tat alma yetisini kaybettikten sonra nasıl oluyor da beş yıldızlı bir eleştiri alıyor?
Sí. ¿ Entonces cómo pudo conseguir una valoración de cinco estrellas después de perder su sentido del gusto?