Tiburón traduction Espagnol
2,945 traduction parallèle
Köpek balığından kalanları atın!
¡ Arroja el resto del tiburón!
Köpekbalığı yok muydu?
¿ Ningún tiburón?
4.5 metre boyunca bir köpekbalığı gördüm.
Vi un tiburón de cinco metros.
O zaman köpekbalığının Harold Holt'u yediğine inanıyorum de.
Entonces dime qué crees que este tiburón se comió a Harold Holt.
Bu Harold Holt'u yiyen köpekbalığı.
Este tiburón es el que se comió a Harold Holt.
Trout köpekbalığı değil.
Trout no es un tiburón.
Delilik te köpekbalığıdır.
La locura es un tiburón.
Delilikle savaştım ve o bir köpekbalığı.
He combatido la locura, y es un tiburón.
Eski kocamın köpekbalığını çalacağız o kadar.
Estamos robando el tiburón de mi ex.
Onu kocamın köpekbalıklarından biri öldürdü.
Se la llevó un tiburón... su tiburón, el del show.
O balığı beş yıl önce Grace'in kaybolduğunun ertesi günü yakaladı. Çünkü onun kızımı yediğini biliyordu.
Lo atrapó hace cinco años, el día después que Grace desapareció porque sabía que el tiburón se la había llevado.
Aptal ve yalnızları seçiyor, bizi pohpohluyor bizler daha farkına varmadan intikamını alıyor. Biz de boyalı yüzlerle ölü bir köpekbalığı çalmasına yardım ediyoruz!
¡ Elige a estúpidos y solitarios, y los alaga, los venga, y antes de que se den cuenta, tienes pomada en la cara, ayudándola a robar un tiburón muerto!
Ölü bir köpekbalığının içinden kızının seni çağırdığını duyuyorsun.
Oyes la voz de tu hija llamándote desde un tiburón muerto.
Köpekbalığını versen ne olurdu?
¿ Por qué no le entregas el tiburón?
Onu asla alamayacak.
Nunca llega al tiburón.
Coral üzgün olduğunu ama köpekbalığı çalmaya gittiklerini söyledi.
Oh, Coral dice que lo lamenta pero te han robado el tiburón.
Sesi lanet köpekbalığının içinden gelmiyor!
¡ Pero no desde este maldito tiburón!
- Sen köpek balığısın.
- Tú eres el tiburón.
Daha hızlı, sizi değersiz, sudan bahanelerle köpekbalığı yemi olmuş buğday bitlerinin kurtlu çocukları!
¡ Más rápido, inútiles, hijos de lamentables excusas de gorgojo carnada para tiburón!
Her ne kadar adli tıp cesetler üzerinde yara izleri bulmuş olsa da ölüm nedenlerinin bilinmediği bildirildi. Yara izleri köpek balıkları tarafından yapılmış olabilirdi.
La causa de la muerte aún es desconocida, aunque los médicos forenses encontraron numerosas heridas en el cuerpo que puede estar relacionadas a mordeduras de tiburón.
Körfezde normal olarak köpek balığı saldırısı diye bir şey duymazsınız.
Normalmente, no escuchas de ataques de tiburón en la bahía.
Evet, sanırım vahşi köpek balıkları saldırgan olabiliyor.
Bueno, creo que el tiburón toro puede ser agresivo.
Doğal Kaynaklar Polisi, köpek balığı ısırması olduğunu düşündü.
Que fueron encontrados en el agua. La policía pensó que era una mordida de tiburón toro.
Ve insanları sudan çıkarmak için hazırlanıyorlardı. Ve bir köpek balığı uyarısı koymak için. Ama bir tıbbi müfettiş bunun bir köpek balığı ısırığı olmadığına karar verdi.
Se estaban preparando para sacar a la gente del agua y poner una alerta de tiburón, pero el forense medico dictaminó que no es una mordida de tiburón.
Köpekbalıklarının insan yemesini izledim ben.
He visto a un tiburón comerse a alguien en Shark Week.
Jaws'ın sonunu izledin mi?
¿ Has visto "Tiburón"?
- Şey, onlar...
Bueno, dijeron que el tiburón...
Oyununu adam gibi oyna, şimdi onu yavaşça bırak.
Necesitas un tiburón para reconocer a otro tiburón, ahora suéltale despacio.
Gerçek şu ki, bu kafa ve o izler bunu köpekbalığı saldırısı yapamayacak kadar uzakta.
El hecho es que esta cabeza y esas marcas están muy lejos del agua para ser un ataque de Tiburón.
Köpekbalığı dışında bir hayvan.
¡ Además de un Tiburón!
Birkaç yıI önce bize bir köpekbalığı saldırısında yardımcı olmuştu. Köpekbalıklarını araştırmak yerine onlarla yüzdüğünü düşünmüştüm.
Nos ayudó con un ataque de Tiburón hace unos años y tuve el presentimiento de que prefería nadar con Tiburones que estudiarlos.
Bir köpekbalığı saldırısı daha yaşanmadı, değil mi?
No tuvieron otro ataque de Tiburón, ¿ o sí?
Karını ve çocuğunu bir köpekbalığı saldırısında kaybettin.
Perdiste a tu esposa e hijo en un ataque de Tiburón.
Durun biraz. Bunun bir köpekbalığı saldırısı olduğunu söylemiyoruz.
¡ Oye, no estamos diciendo que fue un ataque de Tiburón!
- Hayır. Sığ suda yüzen bir köpekbalığı olduğundan eminim.
No, Bob, seguro fue solo un Tiburón nadando en aguas poco profundas.
Bu kum köpekbalığını ben yakalayabilirim.
¡ Yo atraparé a su Tiburón de Arena!
- O bir kum köpekbalığı.
Y es un Tiburón de Arena.
- O kadar büyük bir... -... kum köpekbalığı görmedik.
Nunca había visto un Tiburón de Arena tan grande.
Büyük, çünkü farklı bir kum köpekbalığı değil. Gerçek bir kum köpekbalığı.
¡ Es grande porque no es un Tiburón Arenero!
Kumların içinde yüzüyor.
¡ Es un Tiburón de Arena! Nada en la arena.
- Bir köpekbalığı mı?
Es el mismo animal. - ¿ Es de un Tiburón?
Bir köpekbalığı!
- ¿ Fue un Tiburón? - ¡ Sí!
Orada bir köpekbalığı varken insanlar buraya asla gelmeyeceklerdir.
Con un Tiburón allá afuera nadie va a querer venir a la Playa.
Sen köpekbalığını bana bırak.
Yo me encargaré del Tiburón.
- Bir köpekbalığı dişine benziyor.
Parece un diente de Tiburón.
Bir bebeklik dişine benziyor. Ama gördüğüm tüm yetişkin büyük beyaz köpekbalığı... -... dişlerinden büyük.
Parece un diente de leche pero es más grande que el de un Tiburón Blanco adulto.
- Bu, büyük beyaz mı?
¿ Es un Tiburón Blanco?
Daha çok kaplan köpekbalığına benziyor, ama...
Parece más un Tiburón Tigre Arenero pero...
- O halde bir kaplan köpekbalığı.
¿ Entonces es un Tiburón Tigre?
Buna benzeyen tek bir diş gördüm. Babamın prehistorik bir kaplan köpekbalığından getirdiği bir dişti.
Solo he visto un diente así y fue uno que mi Papá trajo de vuelta de Joshua Tree de un Tiburón Tigre Arenero prehistórico.
O şurada işte.
- ¿ Crees que fue un tiburón toro?