Toblerone traduction Espagnol
52 traduction parallèle
Havaalanına gitmişken bana şu çikolatalardan alır mısın?
¿ Podrías traerme una barra de Toblerone del aeropuerto?
Biraz MM, Toblerone.
Hay MM y Toblerone.
Hey, Toblerone'u paylaşmak ister misin?
¿ Quieres la mitad del Toblerone?
Ben, sizin gibi sorumsuzlar yüzünden şişmanladım.
Fueron bandoleros Toblerone como usted los que me hicieron gordo.
Ben çikita muzum ve size şunu söylemek istiyorum : bu çikolatayı yiyip parasını ödemeyeceğim.
Soy Chiquita Banana y aquí les diré Que me comeré este Toblerone y que no pagaré
Hediye satan dükkâna gitmeyi unutma, Toblerone al.
No olvides que querías ir a la tienda de regalos... y comprar un Toblerone.
Pupa mı, Toblerone mi?
¿ Popó o chocolate?
Toblerone Çikolatası?
¿ Chocolate?
- Buna bayılacaksınız. - Toblerone kadar güzel mi?
Os va a encantar
- Toblerone'dan iyi.
- Es mejor que el Toblerone? - Es mejor que el Toblerone
Toblerone konusunu sen açtın. Ben de ondan iyi olduğunu söyledim.
Tú has hablado del Toblerone
Aynen Toblerone çikolatasına benziyor.
Tipo Toblerone.
Son birkaç haftadır,.. ... bir odayı kontrol ediyorum, mini bara dokunulmamış oluyor. Ertesi gün Toblerone'lar gitmiş oluyor.
Las últimas semanas he revisado una habitación y el minibar estaba intacto, y al otro día, faltan Toblerones.
... imzalamamı bekliyor ve sonra Toblerone'ları çalıyor. - Belki sen yanlış saymışsındır.
Esperan hasta que reviso mi lista y sólo roban los Toblerones.
Belki fazla Toblerone yemektendir.
Y Celia ha subido de peso. Quizás demasiados Toblerones.
Burada çok rahat ettim. Toblerone falan da vardı ve çok iyi vakit geçirdim.
y había Toblerones, y lo pasé muy bien.
İsviçre'ye gel, Toblerone ye!
Y se te ocurren cosas ilógicas.
- Necco ve Toblerone.
- Necco. - Y Toblerone.
- Toblerone'a bayılırım.
- Me encanta Toblerone.
Bunlardan birine sahip olmaya en yakın şey gidip bir Toblerone almaktır.
Lo más cerca que estarás de conseguir uno de esos es comprando un maldito Toblerone. Te veo en el auto.
Uzun kokain çizgilerine bayılırım.
A mí me gustan las líneas del tamaño de un Toblerone.
Toblerone.
Toblerone.
Sana Toblerone veririm.
Te daré un Toblerone.
Kredi kartımla sizin için aldığım diğer şeyler ise ; Yves Saint Laurent marka atkı, iPad ve en büyük boy Toblerone.
Y las otras cosas que puse en mi tarjeta de crédito para usted, la bufanda de Yves Saint Laurent, el iPad - y el Toblerone gigante. - Sí.
Fıstık ve bademli çikolata hariç ne ararsan var.
Completamente aprovisionado, excepto de Mms y Toblerone
Odalardaki mini barda Toblerone da var.
Los cuartos aquí tienen barras de Toblerone en el minibar.
Şimdi, eve gidip üçlü yapmak üzereyim İki toblerone, ve ardından yatak. - Al bunu.
Ahora, me voy a casa a hacer un trío con dos toblerones, y después me iré a la cama.
Evet, Gerrard ama kuyrukta iğne kinder yumurtada akrep, Toblerone'da çivi vardır ve ben geldim.
Sí, Gerard, pero hay un aguijón en la cola un escorpión en el huevo Kinder, un clavo en el Toblerone, ¡ y soy yo! ¡ Oh!
Toblerone...
Toblerone...
Benimki de Charleston Chew'ın en büyük boyu gibi, ve de sen kendi sürtüğünün tatlı sevdiğini biliyorsun.
Cuando yo tengo un Toblerone, la versión extra, y sabes que tu zorra es una golosa.
Çikolatayı almamın bir sakıncası var mı?
¿ Te importa si tomo el "Toblerone"?
- Toblerone dünyanın en güzel şeyi mi?
Sí, ¿ Toblerone es lo más apetecible del mundo?
Mini bardan Toblerone vermemi ister misin?
¿ Puedo ofrecerte un Toblerone del minibar?
Ağzında yarım Toblerone, pantolonsuz bir vaziyette annemin önünde.
En frente de mi mamá, sin pantalones y con medio chocolate en la boca.
- Yok, ama su Toblerone'u açacaksan bir parça alirim.
- No. Pero podrías abrir ese Toblerone.
Bilirsiniz... - Toblerone.
Sabe, los...
Tabii ki.
- Toblerone, claro.
Şey... Toblerone.
Toblerone.
Bana şu büyük Toblerone'lardan bir tane getirir misin?
¿ Me traerías una barra grande de Toblerone?
Benim de o Toblerone'a ihtiyacım var.
Y yo necesito ese Toblerone.
Toblerone var.
Hay Toblerone.
Hemen Toblerone'a daldın.
Directo al Toblerone.
Karamel'den önce, neredeyse zavallı Tobleron'u ortadan kaldırıyorlardı.
Antes de Caramelo, casi matan al pobre Toblerone.
Küçükken annemin regl zulasından üçgen Toblerone parçaları çalardım, bir kere beni yakalayıp ceza olarak koskoca çikolatanın hepsini yedirmişti.
Cuando era niño, robaba triángulos de Toblerone que mi mamá guardaba para su período, y una vez, me descubrió y me hizo comer una barra gigante entera como castigo.
Ve bana bu gümrükten muaf Toblerone'u getirdi.
Y me ha traído este Toblerone de la tienda del aeropuerto.
Leonard'a inanamıyorum. Toblerone'dan bahsetti ama bu kısmı atlamış.
No puedo creer que Leonard me contara lo del Toblerone pero no mencionara esto.
Gerçekten mi? Leonard'ın tek söylediği, Toblerone'un fınıdıklı olmasıydı.
Todo lo que me dijo Leonard fue que la barra de Toblerone tenía nueces.
Toblerone'la kıyasladın.
- Qué chocolate?
Çikolata odur.
Lo comparaste al Toblerone, que es chocolate
- Sadece Toblerone'lar.
Qué?
Toblerone?
Toblerone?