Tribunal traduction Espagnol
7,889 traduction parallèle
Mahkemede güvenlik görevlisi.
- ¿ Cómo lo sabe? - Trabaja en el Tribunal, es auxiliar de limpieza.
Mahkemede kimse ona katlanamıyormuş.
Pero no hay uno... en el Tribunal, que lo aguante.
Pekala. Mahkememize Bay Beclin'le yatak odanızın ortak duvarı olup olmadığını söyler misiniz?
El Tribunal quisiera saber si vuestro dormitorio está contra el dormitorio de sus vecinos, la Sra. y el Sr. Martial Beclin.
Mahkememize komşunuzun evinden gelen sesler duyup duymadığınızı söyleyin.
Lo que el Tribunal quiere saber es... ¿ Desde vuestra casa se oye el ruido de los vecinos? - Sí.
Genel mahkeme yargıcı jüri üyesiyle birlikte...
Un presidente de tribunal que se cita con un miembro del jurado.
Genel mahkeme değil. Ceza mahkemesi.
No de un tribunal, del Tribunal en lo Penal.
Açıkça duruşma salonunu etkilemeye çalışmışsın.
No me digas que no fue para impresionar al tribunal.
Herkes kalksın!
¡ El Tribunal!
- Yüzünüzü mahkemeye dönün.
- ¿ Es decir? - Mire al tribunal, por favor.
Michel Racine, Ceza Mahkemesi başkanı.
Michel Racine, el presidente del trib... - del Tribunal en lo Penal.
Evet, fakat mahkemede...
Sí, pero en el tribunal...
Burası mahkeme salonu değil.
Sí, pero ahora no estamos en el tribunal.
Jürinin cevabı : suçsuz
La respuesta del Tribunal es "No".
Sonuç olarak mahkeme Martial Beclin'in bu suçtan aklandığını ve hemen salıverilmesi gerektiğini ilan eder.
En consecuencia el Tribunal declara la inocencia de Martial Beclin y ordena su puesta en libertad inmediata.
Yasal olarak ölüm belgesini değiştiremem. Ancak mahkeme kararı ile değiştirilebilir.
Legalmente no puedo alterar ese certificado de defunción a menos que me lo ordene un tribunal.
Eğer bir değişiklik istiyorsan, mahkemede delil sunmak zorundasın.
Así que, si quieres una modificación, vas a tener que presentar pruebas en un tribunal de justicia.
Mahkemede görüşürüz.
Le veré en el tribunal.
Mark, Daisy ve Kyle'in fotoğrafları mahkeme salonu etrafına dağıtıldı güvenlik yükseltildi ve her ihtimale karşı RKU'nun bölgede olmasını istedim.
Las fotos de Mark, Daisy y Kyle se han hecho circular por el tribunal, se ha incrementado la seguridad, y he pedido al equipo de respuesta rápida que esté a la espera en la escena por si acaso.
Özel bir güvenlik ekibiyle, mahkemenin yakınlarındaki bir otelde kalıyor.
Se aloja en un hotel cerca del tribunal con un equipo de seguridad privado.
Sağ ol, Jim. FBI'ın, Joe Carroll'un akıl hocası olduğunu iddia ettiği Dr. Arthur Strauss'un adam kaçırma, zorla alıkoyma ve cinayette teşebbüsten yargılanacağı New York'taki federal mahkemedeyiz.
Estamos en el tribunal federal de Nueva York donde Arthur Strauss, el hombre que según el FBI, es el mentor de Joe Carroll, se enfrentará a un jurado por los cargos de asesinato, retención ilegal e intento de asesinato.
Sonra polisleri ararız ve mahkemeye doğru yola çıkarız.
Luego llamaremos a los Marshal e iremos al tribunal.
Bugün mahkemede gösterilen Clarke'ın e-mailleri güvenli sunucumuzda, hep buradaymış gibi zaman damgası ve bilgileri var.
Es el correo de Clarke el de hoy en el tribunal, en nuestro servidor seguro, con código de tiempo y alojado como si siempre hubiera estado aquí.
- Siberler bunun neredeyse imkânsız olduğunu söyledi ama şimdi daha da kötüleşiyor çünkü Adalet Bakanlığı bugün mahkemede olanlardan dolayı üçünüze dava açıyor.
- El de informática dice que eso es virtualmente imposible pero hay algo peor y es que Justicia os ha abierto una investigación oficial a los tres por lo que ha pasado hoy en el tribunal.
Mahkemeden ayrıldığı anda kayboldu ve avukatlar da konuşmuyor.
Desapareció en cuanto salió del tribunal, y los abogados no quieren hablar.
Bilirsin, bugün mahkemede otururken...
¿ Sabes? , hoy en el tribunal...
Var ya, şu an yüzündeki ifade bugün mahkemede başıma gelenlere neredeyse değiyor.
¿ Sabe? , su cara ahora mismo hace que lo que pasó en el tribunal hoy casi merezca la pena.
Ona iyi bir karakter vermem, kanun sınırları içinde olmaz.
Yo no diría nada bueno de él, no en un tribunal.
Sayın yargıç, izniniz olursa herkesin gözünü kapamasını ve bir anımda bana katılmasını istiyorum.
Su señoría, si al tribunal le parece bien, me gustaría que todos cerraran los ojos y me acompañaran en un flashback.
- Buna mahkeme karar verir.
Eso lo tiene que decidir el tribunal.
Mahkemeye kadar sağ çıkamaz.
Nunca llegará al tribunal.
Hayatımın sonuna kadar mahkemeye veya basına karşı kendimi savunmak istemiyorum.
Y no pasaré el resto de mi vida defendiéndome en el tribunal o ante la prensa.
Mahkemenin ve kolluk kuvvetlerindeki arkadaşlarının gözünde bunak olacaksın. Ray de senin koruycu gözetmenin.
- En lo que respecta al tribunal y a nuestras discusiones con tus amigos de las fuerzas de la ley, estás senil y Ray será tu tutor.
Vesayet mahkemesi onaylı akli dengesi yetersiz raporu. - Dosyanıza ekleyebilirsiniz.
Una declaración Non Compos Mentis aprobada por el tribunal para que conste.
Dedektif, Mickey Donovan ve mahkeme tarafından atanan gözetmeni Ray Donovan'ı temsilen buradayım.
Detective, represento a Mickey Donovan así como a su tutor designado por el tribunal, Ray Donovan.
Bugün duruşmam vardı.
Hoy he tenido una vista en el tribunal.
Eğer Bay Solloway'in bir yorumu varsa,... belki de bunu mahkeme ile paylaşmak isteyebilir.
Si el Sr. Solloway tiene algo que decir, ¿ le gustaría compartirlo con el tribunal?
Bu sabah mahkemede hiç dayanağım yoktu.
Esta mañana no tenía ninguna ventaja en el tribunal.
Federal mahkemede yabancıların Amerikan vatandaşlarına dava açmaları yasal aslında.
Sabes, en realidad es legal que los extranjeros demanden a ciudadanos americanos en un tribunal federal.
Mahkemedeki adamı öyle öldürdüm.
Así es como maté al hombre del Tribunal.
Mahkeme davanın gerçeklerini hiç gözlemlemeden bu tarz duygusal bir karara izin vermeye meyilli değildir.
El tribunal no se inclina a dejarle tomar esa clase de decisiones emocionales sin examinar primero los hechos del caso.
İdam cezası için gerekli koşulları mahkemenin emrine sunacağız, Sayın Hakim.
El tribunal estará buscando circunstancias especiales necesarias para la pena capital Su Señoría.
Önemli olan, onun bu kararı kendi başına verebildiğinin mahkeme tarafından ortaya konmasıdır.
Lo que importa es si este tribunal puede considerarlo legítimamente... como capacitado para tomar esa decisión por sí mismo.
Ayrıca psikiyatristin mahkemenin psikiyatristi değil.
Y su psiquiatra no es el de este tribunal.
Bay Maker'ın mahkemenin atayacağı bir psikiyatrist tarafından kapsamlı bir değerlendirmeden geçirilmesine karar veriyorum.
Ordeno que el señor Maker... se someta a una evaluación psiquiátrica rigurosa... con un médico elegido por el tribunal.
- aleyhinize kullanılabilir.
- ante un tribunal.
Kusura bakma... Ben.. sadece... Gergin olduğumda adliyeye erkenden varmak istiyorum.
Lo siento, es que... me gusta llegar pronto al tribunal cuando estoy nervioso.
Sonra Gwendolyn Summers söz aldı, oğlunu kaybetmesi üzerine olan ifadesini verdi, ve cidden, o mahkemeyi darmadağın ederken, öylece kalakaldım.
Y entonces Gwendlyn Summers subió al estrado... y leyó su declaración sobre perder a su hijo... y la verdad, di un paso atrás y observé... cómo destrozaba el tribunal.
Beni mahkemeye çıkarmalısın Müfettiş.
Deberías llevarme al tribunal ahora, Inspector.
Size soruyorum, jüriye ve mahkememize
- Lo imaginamos. Lo que le pido es que cuente al Tribunal, al jurado, lo que les dijo a los policías.
Herkes kalksın.
¡ El Tribunal!
- Mahkeme sona erdi.
El Tribunal levanta la sesión.