Tribüne traduction Espagnol
38 traduction parallèle
Çünkü yalnïz tribüne oynuyorsun, aynï zamanda sahtesin.
Porque es un fanfarrón, además de un farsante.
Ve sen, bakire Jean, tribüne.
Y usted, doncella Jean, en el palco.
Kameranızı yine o tribüne döndürebilir misiniz?
Barre otra vez la zona con la cámara.
Arabasını kapalı tribüne geçirdi.
Ha encastrado su coche en la recta de tribunas.
Kuzeyden şu tribüne yaklaşmamız için telefon tellerinin üzerinden gelmemiz gerekecek.
Si pasa al norte, nos acercaremos a los alambres telefónicos para sobrevolar las tribunas.
Paraya falan ihtiyacın varsa... Tribüne çık.
Bien... quizás necesites dinero... o cualquier otra cosa.
Neden illa tribüne gidelim diye tutturdun ki?
¿ Por qué quieres ir a las gradas?
Normal adamlar tribüne gider.
Las gradas son donde va la gente normal.
- Tribüne gittiğimizi sanıyordum.
- Creía que íbamos a las gradas.
Ve top numaralı tribüne gidiyor. Ve bir sayı daha.
un tremendo jonron muy alto
Top numaralı tribüne gidiyor ve, "homerun" olacak. Şimdi yankees 2-0 önde.
aquí viene el lanzamiento le da al lanzamiento y manda la bola lejos por el jardín derecho lejos, muy lejos y se fue de la cerca y ahora hay dos carreras de los Yankees contra 0
Bu tavrınla ancak tribüne ait olabilirsin evlat.
Te toca estar en las gradas, niño.
Kendine hakim ol yoksa tribüne gönderirim.
O se sienta y se comporta bien...
Açık tribüne hoşgeldiniz.
Bienvenidas a las tribunas.
Tribüne bakmayı kes!
¡ No mires las gradas!
Benim şöhret topumu tribüne attı.
Tiró la bola que me puso en el Salón de la Fama a la tribuna.
Ben "tribüne oynamıyorum," Gunn.
No estoy actuando para el público, Gunn.
Top kalenin üstünden tribüne gitti.
Un poco alta y va hacia el público.
Sen kadınları bir araya toplarsın... ve ben de erkekleri bir araya toplar tribüne gideriz.
Quiero que reúnas a todas las mujeres... y yo reuniré a los hombres e iremos a las gradas.
Homer, tribüne bu şekilde çıkamam.
No puedo subir al estrado vestida así.
James Clivus. 39 yaşında. Tribüne Kulesi'ne tırmanırken altı metreden düşmüş.
James Clivus, 39, se cayó de una escalera de 6 metros en la Torre Tribune.
Sonunda topu yerden aldım ve tribüne doğru fırlattım.
Cuando finalmente atrape el balón... La lancé hacia las gradas...
Onu tribüne yolla.
Sácalo de las gradas.
Tribüne çıkın.
Llévalo fuera de las gradas.
Güneş doğduğunda vampirin yanışını ve son olarak da yanan mezarını görmek için cemaat açık tribüne geçer.
Y cuando el sol aparece, la congregación puede ver desde las gradas cómo el vampiro se prende fuego y es enviado a su tumba ardiente de una vez y para siempre.
Git tribüne otur.
Ve a sentarte en la tribuna.
Tribüne yaklaşırken Hollanda çeyrek boy farkı koruyor.
Llegando a las graderías Hollandia mantiene una delantera de 3 / 4.
Beysbolda tribüne düşen topu yakalamak gibi.
Es como atrapar una bola en un partido de béisbol.
Hadi tribüne gidelim.
Bueno, vámonos a las gradas.
Pekâlâ dinleyin, burada misafir olduğumun farkındayım o yüzden açık tribüne geçen ben olmalıyım.
Vale, mira, me doy cuenta de que aquí soy la invitada, así que yo debería ser la que se sentara en las gradas.
İşte karşındaki başsavcı, daha 13 yaşındayken üzerindeki iş kıyafeti ile bize izin alıyor. Yiyecek stantlarını teker teker dolaşıyoruz ve onlara iş yerinden geldiğimizi söyleyip, yiyecekleri ücretsiz alıyoruz. - Sonra da stadyumda üst tribüne geçiyoruz.
Entonces, este futuro fiscal del estado de trece años roba el uniforme del trabajador de un puesto, vamos de puesto de comida en puesto de comida diciéndoles que nos hemos quedado sin salchichas en el lado derecho de la grada.
Tribüne doğru,..
... mientras camina hacia la banca...
Elimde basketbol topuyla kendi kısmımı söyleyerek tribüne çıkıyorum.
Corro en las gradas, cantando mi línea con una pelota de básquet en mi mano.
- Neden tribüne geri dönmüyorsunuz?
- así que, ¿ por qué no vuelve a las gradas?
- Açık tribüne kadar yarışalım.
Una carrera hasta la grada.
Vuruş yapıyor ve hakikaten de topu açık tribüne uçuruyor.
Le lanzó unas bolas y, en efecto hasta la tribuna. Ted le preguntó qué más sabía hacer.
Steve beni tribüne tekrar isim kazımak için eski spor salonumuza götürdü.
Sí, Steve me llevó a la escuela para tallar nuestras iniciales.
Gibson bir tane tribüne salladı ve kadın gitti.
Gibson, manda una a las gradas y ella se ha ido.